Aras
Şok olmuş bir şekilde bir adama bir de Pamir'in cansızmış gibi yatan bedenine bakıyordum. Adam da orada olduğumu hissetmiş olacak ki kafasını bana çevirdi. Yere bakınca kanın Pamir'e ait olmadığını farkettim. 2 koruma yerde yatıyordu. Adam hızla Pamir'e doğrulttuğu silahı bana çevirdi. Ben de silahımı ona doğrulttum."Kimsin lan sen?" diye bağırdığımda adamın yüzünde oluşan o alaycı ve iğneleyici gülümseme daha da sinirlenmeme neden olmuştu.
"Bir taşla iki kuş demek, Yahya bey buna çok memnun olacak." karşımda aptal gibi sırıtıyordu. Yahya'nın adamı olduğunu zaten biliyordum.
Kanım çekiliyor gibi hissetmiştim. Aynı anda ateşlesek benim ıskalama riskim vardı ama onun yoktu. Pamir'e çok yakın duruyordu. Ben hiç bir zaman Pamir kadar iyi nişancı olmamıştım. Hatta ben hiç iyi olamadım ki. Lanet olsun ben anca dövüşmekten anlardım zaten!
"O kadar emin olma, o silahı ona doğrultmanın bile acısını fazla fazla çektireceğim sana."
evet korkmamış gibi davranıyordum. Ama ne olursa olsun Pamir'i kurtaracaktım. Ben ölmek zorunda kalsam bile. Onun bir bebeği olacaktı oysa benim bu hayatta değer verdiğim tek şey toprağın altındaydı. Ölümü hakeden tam olarak bendim. O değil!Adam yine gülümsüyordu. Böyle adamları iyi bilirdim. Bir insan öldürmekten zevk alır mıydı? Alıyordu işte. Katil olmanın verdiği hazzı yaşıyorlardı. Oysa ben Hayal'in ölümünden sorumlu olduğum için bile geceleri kabuslardan uyuyamıyordum. Bu adamlar kendi elleriyle aldıkları canlarla övünüyorlardı. Vicdan insanlara bahşedilmiş en değerli şeydi. Maalesef bazı insanlar vicdanlarının nerede olduğunu bile bilmiyorlardı.
Ellerimin titrediğini belli etmek istemedim ve silahı daha çok adama doğrulttum.
"Eğer ona bir şey olursa buradan sağ çıkamayacaksın biliyorsun değil mi? İşte tam burada azrailin olarak bekliyor olacağım." benim sözlerimin üzerine güldü. Çok fazla güldü ve silahı Pamir'in kafasından çekip bana doğrulttu.
"O yüzden önce seni öldüreceğim!" Daha sözünü bitirmeden gözlerimi kapatıp ateş ettim. Sonra bir patlama sesi daha. Kolumda bir sızı hissettim ve gözlerimi açtım. Adam yere düşmüştü ve düşerken beni de yaralamıştı. Gözlerim koluma kaydı. Canım çok acıyordu ama umrumda bile değildi. Adamın yanına yaklaştım. Silahını ayağımla ittim. Silahı kafasına dayadım.
"Bir daha söyle!" Diye bağırdım. Kendimi kaybettiğimi hissediyordum. Bu ve bunun gibi adamlardan nefret ediyordum. Bizim hayatımızı mahveden tam olarak bu heriflerdi.
"Lütfen, lütfen dur! 5 yaşında bir kızım var benim." gözlerindeki korkuyu görüyordum adamın. Nasıl da yalvarıyordu. Daha demin konuşan cellata ne olmuştu? Öldüreceği için ağzından salyalar akan adam? Şimdi kızı için yalvarıyordu.
"Kirli ellerinde o küçük kızın masumluğunu daha fazla kirletemeyecek desene." dedim ve kafasına sıktım. O patlama beni ürkütmüştü. Yüreğimde bir acı hissetmiştim. Affet beni küçük kız. Hayatın boyunca babanın katilini merak edeceksin. Belkide benden nefret edeceksin. Gözlerimden bir damla yaş aktı. Benim vicdanım çok fazlaydı tüm bu olanlara. Hiç düşünmeden adamı vurmuştum. Kolumun acısına daha fazla dayanamadım olduğum yere çöktüm. Pamir'e doğru ilerlemeye çalıştım. Ama galiba çok fazla kan kaybediyordum. Yattığı kanapeye gelince elimi şah damarının olduğu yere götürdüm. Atıyordu! Bir rahatlamadan sonra gözlerimin karardığını hissettim.
Gözlerimi kapattığımda seni görebilir miyim sevgilim? Senin beyazlar içinde masumluğundan öpebilir miyim?
Pamir
Yavaşça gözlerimi araladım. Üstümde bir ağırlık vardı. Ne olmuştu bana? Ne zaman böylesine ağır bir şekilde uyumuştum ben? Gözlerimi tam açtığımda Berkan'ın tepemde dikildiğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...