Medyadaki; Kayla
Boşlukta süzülüyordum. Karanlık. Her yer karanlık. Kısa zamanda yaşayıp gördüklerimi, duyduklarımı, şahit olduklarımı görüyorum. Tekrar ve tekrar yaşıyorum. Her şeyi... Her anı. Artemis'in ve bebeğin öldüğü günde her şey son buluyor ve tekrar başa dönüyorum. Ruhum karanlıkta savrulurken hareket etmek zorlaşıyor, nefes almak zorlaşıyor, yaşamak zorlaşıyor, insan olmak, insan kalmak zorlaşıyor. Düşüncelerim beni kontrol ediyor. Her şey zor her şey anlamsız. Alevlerin ortasında yanıp kül olup tekrardan doğuyorum ve tekrardan kül oluyorum. Bir döngü gibi hiç durmuyor.
Karanlık beni hapsediyor. Ruhumu hapsediyor. Yok oluyorum. Bu yük çok ağır ben altında ezilirken onlar yaşıyor. Ben soluduğum havadan zehirlenirken onlar nefes alıyor. Karanlık beni yutuyor...Telefonumun çalmasıyla gözlerimi diktiğim tavandan ayırıp yan tarafıma döndüm. Telefonu komidinin üzerinden aldım. Arayan Aras'tı. Aras mı? Cidden mi? Sessize alıp gözlerimi tekrar tavana diktim. 1 haftadan fazla olmuştu. Hiç birinin yüzünü görmemiştim. Ne yaptıklarını nerede olduklarını bilmiyordum. Açıkçası bilmekte istemiyordum. En başta Pamir'i dinlemeliydim. Onlardan uzak durmam gerekirdi. Uzak dursaydım bu vebalın ağırlığında onlar gibi eziliyor olmayacaktım. Haberim bile olmayacaktı. Yaşayıp gidecektim. Şimdiyse rüyalarıma giriyordu. Tüm o şeyleri dinlediğimde o insanların bunu yapmış olacağına inanmadım. Bir insanı bile isteye ölüme sürüklemişlerdi. Bebeği olan birini. Gözlerimden akan yaşları tutamadım. Her günüm böyle geçiyordu. Okula ruh gibi gidip geliyordum. Oysa ne heveslerle gelmiştim buraya. Geçmişi yakmıştım. Yok etmiştim. Şimdiyse geçmişte bıraktıklarımdan daha ağır şeyler gördüm. Ve bunun sebebi bendim. Söz dinleseydim böyle olmazdı. Hepsi madde kullanan insanlardı ne işim vardı ki onlarla?
Çok düşündüm çok fazla. Evet Artemis ten sonra Pamir çok değişmiş. O gece bundan da bahsetmişti. Haklıydı. Gerçekten değişmişti. Belkide gerçekten pişmandı. Beni şimdi neden sürekli uzaklaştırdığını anlıyordum. Onun başına gelenler benimde başıma gelir düşüncesi vardı. Korkuyordu. Aras korkmazken Pamir çok korkuyordu. Çünkü ne kendine ne de arkadaşlarına güveniyordu.
Günlerdir ne onlar beni aradı ne de ben onları. Aras acaba neden aramıştı. Bir şey mi olmuştu? Hiç biri aramamıştı. Hiç biri açıklama yapmamıştı. Düşüncelerimden sıyrılıp okula gitmeye karar verdim. Hayat devam ediyordu evet bir de kafamın içindeki sesler sussa...
Aras
"Açmayacak boşuna arıyorsun." Hayal gözlerini devirerek bana baktı."Hiç aramadım, hiç konuşmadım hiç karşısına çıkmadım. Rahatsız etmedim, bizi merak etmeliydi." Şimdi karşımda durmuş gülüyordu.
"Sahi mi? Merak mı etmeliydi? Pamir her şeyi anlattı ona. Evet biz öldürmedik ama ölmesini istedik katiliz biz ve Kayla bunu biliyor." bu sözlerinin üzerine kafamı salladım. Her zaman yaptığı gibi geldi ve bana sarıldı. Kollarını bana dolamıştı. Bana hala aşktı. Bunu o gece anlamıştım. Ve dün gece birlikte uyumuştuk. Kayla'ya hislerimi bilmesine rağmen o yokmuş gibi davranabiliyordu.
"Pamir ne zaman bizi gelip alacak burdan." dedi kafasını yüzüme çevirirken.
"Uzay'la işi bittiğinde evimize geri döneceğiz Hayal, biz aileyiz mekan da bizim evimiz." elimi yüzüne koydum. Hepimizin teselliye ihtiyacı vardı.
"Peki iş bittikten sonra Uzay duracak mı?"
"Hiç bir fikrim yok, tek istediğim bizden uzak durması."
"Umarım Pamir iyidir."
"Umarım."
Hayal kollarımda uyuya kalmıştı. Uyurken çok güzel görünüyordu. Masum, temiz... Eski hali geldi aklıma. Çocukluğumuz, gençliğimiz... O zamanlar hep aşıktım ona hayatta açılamazdım. Çokta utangaçtım. Şimdi ki hayal acı çekmiş yıpranmış tükenmişti. Ondaki masumiyeti almamış olsaydım belki de onu sevebilirdim. Yine yeniden... Belki de Kayla'daki masumiyet beni çekmişti. Bir masumiyeti daha ziyan etmek istemiştim belkide bilmiyorum. Bugün aramıştım çünkü artık konuşmalıydık. Belkide bize olan siniri azda olsa geçmiştir diye düşünmüştüm. Oraya döndüğümüzde ilk işim evine gitmek olacaktı. Şu işi atlatmalıydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...