Medyadaki; Tamay
"Onun burada ne işi var yine?" Pamir sert bir şekilde sordu Aras'a. Yüzüme bile bakmadan. Sanki dün odamda uyurken beni izleyen bu adam değilmiş gibi. Bu dengesiz tavırlarından, git gellerinden gerçekten çok sıkılmıştım.
"Bence arkadaşımız olmasında bir sakınca yok." bunu söyleyen Hayal'di gülümsüyordu.
"Size yardım etmeme izin verin." diyebilmiştim.
"Yardım mı" Pamir kahkahalarla gülmeye başladı. Bu kahkahaları acı doluydu. Kimse anlamasa bile ben hissetmiştim.
"Ben de onlara yardım etmek istemiştim." gülmeye devam ediyordu.
"Pamir, içmezse sorun olmaz değil mi?" Aras gayet sakin konuşuyordu. Heralde yumruk yemekten sıkılmıştı.
"Sen kıza içirtmeden durabilecek misin Aras!" Sesi cok sert çıkmıştı.
"Hata yaptım biliyorum."
"Benim adıma konuşmayı keser misiniz? Ben içmek istersem içerim istemezsem içmem bu benim hayatım! Ne Aras beni istediği için beni bataklığa cekebilir, ne de sen beni uzaklaştırmaya çalışabilirsin bu benim hayatım!" Hepsi dönmüş bana bakıyordu. Böyle bir atak beklemiyorlardı galiba.
Aras ellerimden tuttu kendine doğru çekti beni.
"Onu seviyorum Pamir, buna izin ver artık yoksa bende gruptan ayrılmak zorunda kalırım." cidden benim için onları bırakır mıydı? Tamam sen seviyorsun da ben seni seviyor muyum? Ne bu samimiyet. Tabi inat ettiğim için sesimi çıkarmamıştım."Bu yüzden ayrılacak mısın bizden!" Hayal öyle bir bağırmıştı ki Aras'a neye uğradığımı şaşırdım. Pamir'in gözleri Aras'ın tuttuğu elimdeydi.
"Tamam nasıl istiyorsanız." sonra bana dönerek
"Ot dışında başka hiç bir şey içemezsin yanımızda! Kimyasal kullanmak istersen bizden uzakta başka insanlarla alabilirsin. Hayal Tamay ya da Aras la değil! Anladın mı?" Pamir gözlerimin içine bakarak söyledi bunları. Yani diyordu ki içip içmemen umrumda değil bize bela olma yeter ki. Hödük."Hadi mekana gidiyoruz ozaman"
Hayal gülümsüyordu ama öyle bir gülümseme değil, yapmacık acı çekiyormuş gibi bir gülümsemeydi. Tam hayal bana sarılacakken Aras ellerimi öpüp "ben seni temiz seviyorum, hep böyle iyi ve masum kal yanımızda." dedi. Hayal bana sarılmadan yürüyüp gitti. Benle Aras'ta arkalarından gittik.
Medyadaki; mekan diye bahsedilen yer
Mekan dedikleri yer gözden uzakta ev gibi bir yerdi. Ahşaptan yapılmış bir ev. Etrafı ağaçlarla çevriliydi.
"Burayı biz yaptırdık, hep birlikte." dedi Aras. Sonra onlara baktım. Evet pisliğin içindelerdi ama birbirlerine sahip çıkıyorlardı. İçeri geçtik. Ağzım açık etrafa bakıyordum. Bir dolabın üstü şırıngalar iğnelerle doluydu. Evin içinde yürüdüm. Tepsinin içinde bir sürü hap vardı. Mutfağa doğru gittim. Bu gördüklerimin üstüne su içsem iyi olacaktı. Bir dolabı açtım ve içinde bir sürü bıçak vardı. Hayır hayır öyle meyve bıçağı değil. Kelebek, çakı vs vs ne ararsan vardı. Arkamdan bir ses
"Pamir'in koleksiyonu nasıl buldun." dedi. Tamay bana gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Aléatoire"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...