Aras
"Ben yaptım Uzay'a ben yardım ettim." öylece Hayal'e bakıyordum. Şaka yapıyordu değil mi? Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Pamir'e olan korkusu bir yana beni kaybetmekten korkuyordu. Ona sadece baktım. Elimi tutmaya çalıştı. Elimi ittim."Sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Aras bak ben yanlış yaptım biliyorum."
"Bunu nasıl yaparsın! Amacınız neydi! Ne yaptınız ona!" ağlıyordu karşımda.
Hüngür hüngür ağlıyordu. Buna inanamıyordum Hayal bunu neden yapardı ki?
"Hayal!" dedim kolunu tutup sıkarken. Canını yaktığımı biliyordum ama kendimi tutamadım."Sana kanıtlamak istedim onu sadece kullanmıyor diye sevdiğini göstermek istedim! Uzay aklıma girdi yemin ederim kendimde değildim tüm bunları yaparken sonra çok pişman oldum hatta bugün yanından ayrılıp onu ordan cıkarmaya gidecektim yemin ederim ki." o kadar hızlı konusmustu ki hiç bir şey anlamadım.
"Bana nasıl kanıtlayacaktın! Onu kaçırıp tutsak ederek mi?" Daha cok ağlamaya başladı. Bu defa susmuştu yere bakıyordu. Ellerimi yüzüne götürdüm. Çenesinden tutuyordum şimdi.
"Yüzüme bak! Ne demek istediğini tam söyle bana!" Konuşmak istiyordu ama kelimeler cıkmıyordu sanki ağzından. Ne yapmışlardı ona? Neden bu kadar kasılıyordu Hayal.
"Ona uyuşturucu verdik." işte o an dünya durdu sanki. Öylece Hayal'e bakıyordum. Yapmaz. Yapamaz. Kendi başına gelenleri biliyordu. Kullandığı zaman neler olduğunu ne acılar çektiğini biliyordu! Bir başkasına bunu yapmazdı. Hayal karıncayı bile incitemezdi. Yapmazdı. İçimdeki kırıkların parçaları tüm ruhumu kesiyordu şimdi. Sevmiştim. Onu zorda olsa sevmiştim. Zor da olsa eskisi gibi değer vermeye başlamıştım. Bunu yapamazdı. Benim tanıdığım Hayal bunu asla yapmazdı. Gözleri hala yerdeydi. Kolumu tutmaya çalıştı.
"Dokunma bana!" Kendi sesimden kendim bile korkmuştum.
"Aras yemin ederim çok pişmanım. Yalvarırım bir şey söyle bana. Ne olur bir şey söyle. Lütfen ben onu kurtaracaktım! Sen dün bana sarılınca ne kadar aptalca düşündüğümü gördüm Aras!" Diyecek bir şeyim yoktu. Ona bakmak bile istemiyordum. Ondan midem bulanıyordu. Tüm bunları yaptığına inanamıyordum. Bu hırs bu kıskançlık onu ne duruma sokmuştu böyle. Neler olacaktı bilmiyorum.
"Pamir'in haberi yoktu, Uzay'ı öldürmüş Hayal! Kayla söyleyecek ona inan ben bile elinden kurtaramam seni." gözlerini bana dikmişti şimdi.
"O bana zarar vermez." vermez mi? Allah aşkına Pamir bunu asla affetmezdi.
"Yanılıyorsun Hayal, o Kayla için benim bile canımı alır." gidip Kayla ile konuşmalıydım. Pamir'in gözü dönmüş durumdaydı. Böyle bir şeyi affetmezdi.
"Bir süre git buradan Hayal ve benden de uzak dur!" Arkamı dönmüş gidecekken;
"Bu mutluluk bu kadar kısa mı sürecekti yani? Birbirimize tam kavuştuk derken." ellerinin titrediğini görebiliyordum.
"Bu mutluluğu sen bitirdin ve bizide bu saatten sonra yok ettin." kapıyı çarpıp çıktım. Kalbi acımıştı biliyorum. Ama benimde acımıştı. En çokta yaşadığım hayal kırıklığından dolayı. Çünkü azda olsa Hayal'in içinde iyi yanın hala olduğuna o küçük çocuğun hala kalbinde olduğuna inanmıştım. Ama yoktu. Sonsuza kadar kaybetmiştim onu. Bunu daha iyi anlamıştım. Ruhumun parçalarıyla çekip gittim. Bir dağ yıkılıyordu sanki ve ben altında kalmıştım. Kayla'ya olanlarda bende sorumluydum. Nereye gittiğimi bilmiyordum öylece yürüyordum. Biraz yalnız kalmaya düşünmeye ihtiyacım vardı. Kendimi hazır hissettiğimde ise Kayla ile konuşmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...