Medyadakiler; Kayla ve Pamir :)
"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla." gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı.
"Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek ki. Elimi cebime attım. Sigara çıkarıp dudaklarımın arasına koydum. Titreyen ellerimle çakmağı çaktım ve sigaramı yaktım. O koyu lacivert gözleriyle beni süzüyordu. İstediğim tek şey bu sonsuzluğa atlamaktı...
Okulun ilk haftasıydı. Zorda olsa konservatuvara kayıt yaptırabilmiştim. Hayallerimin peşinden buralara kadar gelmiştim. Her şeyi tüm geçmişimi arkamda bırakmıştım. Beni üzen beni yaralayan benim hayatımı karartan her şey ardımdaydı şimdi. Yepyeni biri olacaktım. Yepyeni bir Kayla olarak hayatıma devam edecektim. Güçlü bir kızdım. Bu yaşıma kadar gelebilmem bile mucizeydi. Yaşadığım şeyler bir anlığınada olsa aklıma gelmişti. Ve içimden şarkı mırıldanmaya başladım. Unutmak adına. Hatırlamamak adına. Bu yeni hayatımın bir başlangıcı olacaktı ve asla insanların bana zarar vermesine izin vermeyecektim.
Tiyatro tarihi teorisi dersine gidiyordum. Etrafta çok garip insanlar vardı. Karanlık dünyamın renkli insanları! Ah! Hızla biri bana çarptı ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde buldum. O sırada gayet yakışıklı hafif kumral bir çocuk
"Şey afedersin çok özür dilerim iyi misin?" diyerek elimden tutup kalkmama yardım etti.
"Sorun değil biraz daha dikkatli olmalısın." dedim nazikçe. Elini uzatıp
"Ben Aras." dedi. Boyu 1.85 felan olmalıydı diye düşündüm. Sempatik bir çocuktu. Çekici bakışları vardı. Bir an ne düşünüyorum ben böyle diye söylendim. Elimi uzattım.
"Bende Kayla."
"Birinci sınıfsın galiba." dedi kitaplarıma bakarak.
"Ah evet daha yeniyim." Bir süre sohbet ettik. Onunda benimle aynı dersi varmış. Birlikte sınıfa geçtik. İyi bir çocuğa benziyordu. Zaten arkadaş bulma konusunda pek iyi sayılmazdım. Böyle bir fırsat ayağıma gelmişken tepmek istemedim.
"Hey Kayla bak bu Hayal." kafamı Aras'ın olduğu tarafa çevirdim. Gösterdiği kıza baktım. Ufak tefek ilginç bir kızdı. Saçları kızıldı. Simsiyah giyinmişti. Kulağındaki küpeler de çok garipti. Ama bu garipliğinin altında gözlerinde bir hüzün vardı. O kızda bir şeyler hissettim. Yanlış ama çok farklı bir şeyler.
Elimi kaldırıp "merhaba bende Kayla." Dediğimde bana gülümsedi.Sevecen bir şekilde
"Memnun oldum Kayla." Sınıf dolmaya başlamıştı. Saçları gri olan bir kız yanıma oturmuştu. İlk günden ve ilk dersten sıkılmamıştım. Çünkü tam da olmak istediğim yerdeydim! O kadar çok hayal etmiştim ki burayı. Yaşadığım her şeyi silip burayı kazanmak zordu. Ama ben zoru severdim.Yeni hayatıma merhaba!
Dersin sonunda çantamı topladım çıkmak üzereyken Aras'in seslenmesiyle ona döndüm.
"Bizimle gelmek ister misin?" Nereye gittiklerini bile bilmiyordum. Anlamsız anlamsız Aras'a baktım.
"Bugün ilk hafta olduğu için bizim dönemin tiyatro gösterisi var gelmelisin hem yakın arkadaşımda oynuyor." tabiki gidecektim. En sevdiğim şeylerden biriydi. Hem insanların yeteneğini ölçmeliydim. Nedense buradaki tüm insanları kendime rakip görüyordum ve en iyi ben olmalıydım.
Tiyatro beni gökyüzüne çıkartabilecek tek sanat.
"Randevu gibi değil değil mi?" Dedim şakayla karışık. Bakışlarında benimle flört etmek istiyor gibi bir şeyler seziyordum.
"Gönül isterdiki randevu gibi olsun ama hayır, ilk randevuda genelde oyun izlemeye götürmem." göz kırptı. Ah erkekler... Koluna vurup
"Hadi gidelim öyleyse" Hayal ve 2 kişi daha bizimleydi. Hepsinin görünüşleri çok farklıydı. Biraz fazla aykırıydılar. Bende severdim öyle olmayı. Gerçi ben görünüşümle değil yaşadıklarımla ve düşüncelerimle yeterince aykırıydım.Tiyatro salonuna geldiğimizde tıklım tıklım doluydu. Aras'ın işaret ettiği yere geçtik ve oyun başlamıştı. İnanamıyorum! Hamlet! Bu oyunu en son 2 yıl önce izlemiştim. William Shakespeare en sevdiğim oyunuydu belkide. İşte en sevdiğim bölüm gelmişti.
"Ah bu katı kaskatı beden bir dağılsa, eriyip gitse bir çiğ tanesinde sabahın!
Ya da Tanrı yasak etmemiş olsa
Kendi kendini öldürmesini insanın! "
Kitlenmiş bir şekilde sahneye bakıyordum. Hamlet'i canlandıran kimse mükemmeldi. Hem büyüleyici bir yakışıklılığı vardı hem de ses tonu. Bunların yanı sıra o sahnede muazzam bir parçaymış gibi duruyordu. Sanki onu sahneden alsak o sahne boş kalacakmış ta sahne sahnelikten çıkacakmış gibi! Gözlerimin dolmasını engelliyemiyordum. Sevdiğim oyun olmasına mı ağlayayım sahnedeki çocuğun inanılmaz derecede yakışıklı olmasına mı? Porselen gibi bembeyaz bir teni vardı. Buz gibiydi yüz hatları."Kadın zaaf demekmiş meğer... Kısacık bir ay."
Sanki gerçek Hamlet'ti. Duyguları sesi... Bir insan aşık olurdu bu adamın sahnedeki haline. Büyülenmiş bir şekilde sahneye bakıyordum.
Oyun bitmişti. Perde kapandı. Ben hala büyülenmiş bir şekilde kendime gelmeye çalışıyordum. Neydi bu şimdi?"Hadi seni arkadaşımla tanıştırayım." bu sesle irkildim ve Aras'a cevap bile vermeden kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Kafamı Aras'ın konuştuğu kişiye çevirdiğimde onu gördüm. Hamlet'i. Demek Aras'ın arkadaşı sensin dedim içimden. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyordım.
"Kayla bu Pamir, bu da Kayla" ikimizi tanıştırdı. Pamir bir 30 saniye hiç bir şey yapmadan gözlerime kitlenmişti. O mükemmel mavi gözleri sanki içimi delip geçmişti. Neden böyle bakıyordu bana? Biraz daha öyle bakmaya devam ederse düşüp bayılacaktım galiba. Sonra elini uzattı;
"Memnun oldum." O kadar soğuk ve boş bakıyordu ki bana bu beni germişti. Ve aslında hiç tanımadığım bir insana kırılmıştım. Bu mümkün müydü? Saçmalama Kayla tanımıyorsun bile bu herifi! Umursamaz, kendini beğenmiş biri işte. Onu izlediğimden beri onun hakkında düşündüğüm her şey yerle bir olmuştu.
"Bende." dedim gülümseyerek.
"Çok başarılısın tebrik ederim" diye de ekledim. Bunu söylemezsem içimde kalırdı.
"Teşekkürler" resmen soğuk nevale. Egoist mavi. Aras'ın ısrarlarıyla onların peşinden sürüklenip duruyordum. Yalnızlığımın yeni eğlenceli elemanları bunlardı galiba.
Hep birlikte bir kafeye gelmiştik. Pamir sanki benden rahatsız oluyor gibiydi. Uyuz uyuz surat asıyordu. Aras'a kaç kere kaş göz yaptığını farketmiştim.
"Ev arkadaşı mı arıyorsun Kayla?" Diye sordu adının Tamay olduğunu öğrendiğim kız.
"Evet." dedim gülümseyerek.
"Aslında benim de ev arkadaşına ihtiyacım var." İşte bu çok iyi olabilirdi. Yani gerçekten birileriyle tanışmam için önce onların bana adım atması gerekirdi. Bu arkadaşlar fazla fazla adım atıyordu. Pamir hariç tabiki.
"Hayır Tamay! Yok." Sesin sahibine baktığımda Pamir olduğunu gördüm. Herkes ona bakıyordu.
"Hayal seninle kalacaktır. Eminim ki o kendi döneminden birilerini bulur." diye de devam etmişti. Bu şimdi neydi yani? Arkadaşlarıyla yakın olmamı istemiyordu belli ki. Hatta benden hoşlanmadığına yemin edebilirim.
"Tabi öyle yaparım, benim artık kalkmam gerekiyor." ve hepsine veda ettikten sonra yürümeye başladım.
"Ben seni bırakayım güzellik" Aras çoktan ceketini almış yanıma geliyordu. Biraz yürüdük.
"Onun benimle derdi ne." Pamir den bahsediyordum tabiki.
"Seninle bir derdi yok, o hep öyledir boşver sen onu." Düşünmeden edemiyordum işte. Öyle davranmasının bir sebebi olmalıydı. Burada yeniydim. Eminim öğrenecektim çoğu şeyi. Tek istediğim bir an önce eve gitmekti...
Yepyeni bir hikayeyle birlikteyiz arkadaşlar. Bu kez çok farklı çok başka bir hikaye göreceksiniz. Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölümler heycanlı bir şekilde devam edicekk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Разное"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...