18.Bölüm

1.9K 164 42
                                    

Medyadakiler; Pamir ve Aras

Pamir
"Ne istiyorsun Aras?" Kayla'yı orada tek bırakmak hiç içime sinmemişti ve ben onu tek bırakmıştım. Lanet olsun! Hala suratıma bön bön bakıyordu.

"Ne istiyorsun diyorum sana Aras!"

"Pamir sakin olur musun? Doğru
kelimeleri seçmeye çalışıyorum! Yani yaptığım çok saçmaydı biliyorum. Ben pişmanım, yani konuşmak istiyorum seninle."

"Kaç dakikadır burda konuşmanı bekliyorum Aras." ağzında geveleyip duruyordu. Sonra gözüm hemen arka tarafta bir şeye kaydı. Beyaz bir elbise, biri sırtlamış arabaya bindiriyordu. Aras anlatıyordu ama ben o kişiye bakıyordum. Sonra yüzünü gördüm! Ne ne ne! Hayır hayır hayır! Kayla'ydı bu. Aras'ı hızla itip koşmaya başladım. O kişi beni farketmiş olacak ki gazlayıp gitti! Arkasından koştum koştum yetişemedim. Aras'ta bana aval aval bakıyordu. Arabam çok ters taraftaydı. Kesinlikle kaçırırdım eğer arabama koşsaydım ki böylede yetişememiştim. Kim Kayla'yı götürmek isterdi ki?

"Kayla!" diye bağırdım. Yere çöktüm. O an ne yapacağımı ne hissedeceğimi bilmiyordum. Yanıma gelen Aras'ın yakasına yapıştım.

"Sen yaptın! Sen yaptın! Beni oyalayıp onu kaçırttın! Hırsından sen yaptın!"

"Allah aşkına ne diyorsun sen Pamir ne kaçırması kimi kaçırttım?"

"Anlamamazlıktan gelme lan arabaya biri Kayla'yı attı götürdü." o an gözlerini açıp bana baktı.

"Ne diyorsun lan sen! Kim nasıl!"

"Beni oyaladın!"

"Pamir aklın alıyor mu! Lanet olsun ben buna cesaret edebilir miyim? Lan kaçıracak olsam bende onlarla giderdim senin yanında kalabilir miyim sence? Lanet olsun kim yapar bunu!" O hızla içeri koştum. Herkesi tek tek sorguladık. Kimse bir şey bilmiyordu.

"Lan Cenk! Sana emanet etmedim mi ben kızı!" Artık sinirden duvarları yumrukluyordum herkes bana bakıyordu.

"Abi en son lavaboya gitmek istedi. Ben de bir şey demedim." o sırada sıktığım yumruğumu suratına geçirdim. Allah kahretsin! Kahretsin! Kahretsin! Kim neden bunu yapardı? Kim neden kaçırırdı? Aras itinden hala şüpheleniyordum. Ama tepkileri gerçekçiydi.

"Pamir burdan bir şey çıkmayacak! Yürü gidelim arayalım." o kendi arabasına bindi ben kendi arabama. Tüm sokaklarda, tüm caddelerde onu aradık. Yoktu. Kayla yoktu! Elimde ne bir iz ne başka bir şey! Hiç bir şey yoktu. Sahile çektim arabamı bir banka oturdum. Aras'ta beni takip etmiş olacak ki yanıma geldi.

"Sana yemin ederim benim bir ilgim yok Pamir." sesimi çıkarmadım. Denizi izliyordum.

"Uzay olabilir." dedi Aras. O an ona döndüm. Haklıydı! Uzay'dan başkası olamazdı. O partide benim yanımdaki kızı kaçırmaya kimse cesaret edemezdi. Uzay yaptı! Benden sevdiğim kadını almak istiyor!

"Yürü gidiyoruz." dedim. Ve kalktık. İlk işim o itin evini bulmaktı...
    Geldiğimizde evde kimse yoktu. Ne Uzay'dan eser ne başka bir şey. Yapabileceğimiz hiç bir şey yoktu. Kalbimin söküldüğünü hissettim. Ya onu bir daha asla göremeyeceksem? Ya o şerefsiz ona bir şey yaparsa? Ya zarar verirse. Kayla'nın o bedeni aklıma geldi. Ben bile dokunmaya kıyamamışken ya o adam ona bir şey yaparsa? Allahım çıldırmak üzereydim. Ellerimden hayata tutunduğum tek şeyin kayıp gittiğini hissettim bir an. Ona söz vermiştim! Ona onu koruyacağıma söz vermiştim! Kendimden bile koruyacaktım! Ne kendimden ne de çevremden koruyabilmiştim! Ona yaklaşmak bile hataydı. Ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim! Ona bir şey olamazdı. Onu kaybedemezdim. Ben onunla yaşayıp onunla nefes alıyordum. O benden gidemezdi. Ona dokunan herkesi her şeyi yok etmeye and içtim. Onu kaçıranı yada kaçıranları bulup cezalarını kendi ellerimle verecektim. Ve öldüklerinde cehenneme gidip onları orada da bulacaktım. Öfkemi kontrol edemedim ve ne var ne yok kırıp döktüm...

KURTARMAK UĞRUNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin