1 hafta sonra
Günlerdir kabuslarla boğuşuyordum. Acı cekiyordum. Ruhum ızdıraplar içinde çığlıklar atarken ben gözlerimi bu dünyaya geri açıyordum.
1 haftayı daha geride bırakmıştım. Okuldaki kızlardan aldığım haber kadarıyla Pamir'ler bir süredir yokmuş burada. Acaba nereye gitmişlerdi? Mekana gidip baksam... Zaten yoklardı orada. Gitsem ne olacaktı ki. Hem Pamir'le konuştuğumuz o uçurumun orayada gidebilirdim. Bir de gündüz gözüyle görmek istiyordum.Okuldan çıktığımda hemen bir taksi çağırıp yola koyuldum.
Ellerim titriyordu. Neden heyecanlanıyordum ki? Belki birini görme umuduyla tabi, o da olabilirdi. Bilmiyorum haftalardır onları görmemiştim. Pamir'i özlüyordum. Bana sarıldığı o anı. İlk ve son...
Kalbim acıdı. Kalbimin tüm kırıkları bütün bedenime batıyordu. Acı çekiyordum.
Geldiğimizde taksicinin parasını verip indim. Ağaçların içine doğru yürümeye başladım.
Mekana girdiğimde görünürde kimse yoktu. İçerideki sandalyenin üstünde Pamir'in bordo hırkası duruyordu. Yavaşça alıp kokladım. Çok güzel kokuyordu. Gözlerimin dolmasını engelliyemedim. O sırada bir tıkırtı duydum hırkayı elimden bıraktım yere düştü. Karşımda Aras bana bakıyordu. Zayıflamış mıydı? Gözleri kıpkırmızıydı."A-aras ben şey, yoksunuz sanıyordum."
"Kayla? Ne yapıyorsun burada."
"Öyle bir bakmaya gelmiştim ben hemen gidiyorum." çantamı koltuktan alıp yürüyordum ki kolumu tuttu.
"Gitme biraz kal, kimse yok gelmeyecekler." kolumdaki eline baktım. Elini hemen çekti.
"Şey affedersin, otursana." kafamı sallayıp oturdum.
"Seni aramıştım."
"Açmaya hazır değildim Aras ben şey."
"Biliyorum Kayla bizden nefret ediyorsun. Yaptığımız şey asla kabul edilemez ama şunu bilmelisin ki mantıklı düşünemiyorduk. Gerçekten bağımlı olduğun zaman ve o zamanlar çok içiyorduk, mantıklı düşünemiyorduk." Aras'a baktığımda gözleri dolmuştu. Öylece yere bakıyordu. İlk gördüğümde de ağlamış gibiydi zaten.
"Hayal nasıl?" diye sorduğumda yüzünde bir gülümseme belirdi. Farklı bir gülümsemeydi. İçli içli gülüyordu.
"O iyi, yaşamaya çalışıyor." sonra gözlerini bana dikti.
"Neredeydiniz ki, neden burada değilsiniz?"
"Bu zaman aralığında çok şey değişti Kayla."
"Peki ya Pamir?" O an yüzü buz gibi oldu. Sonra gözleri dolmaya başladı. Aras'ı ilk defa böyle görüyordum. Ellerini gözlerine götürdü. Yaş mı gelmişti?
"Hey o iyi mi Aras?" bir hışımla ayağa kalktım. Neler oluyordu? Pamir'e bir şey mi olmuştu?
"Kayla otur." sesi sert çıkmıştı.
"O iyi mi diyorum sana!" Lanet olsun. Neden haberin yoktu.
"Kayla bak." gözlerinden yaşlar gelmeye başladı.
"Pamir'i kaybettik Kayla, Pamir öldü anlıyor musun öldü!" Ve ağlamaya başladı. O an neler olduğunu anlamada ayaklarımın bağı çözüldü ve yere yığıldım.
"Kayla!" Aras beni tutmaya çalıştı ama nafile. Ölmek istiyordum yaşamak istemiyordum. Nefes almak istemiyordum.
Ona bir kez bile onu sevdiğimi söyleyememiştim. Bir kez bile sarılıp öpememiştim. Bir kez bile ona dilediğimce dokunamamıştım. O geceden sonra her şeyin böyle olacağını bilmiyordum. O gece bizim sonumuz olacağını bilmiyordum. Nasıl bilebilirdim ki? Ellerimden kayıp gitmesine mi yanarım bilmiyorum. Onun ölmüş olabileceği ihtimali beni yaktı yıktı.
Onun zehirinde bende boğulmayayım diye çekip gitmişti. Beni terk etmişti. Şimdi tamamen dünyadan silindi. Ondan kopmam için onu sevmemem için gitti. Ona bir kere bile sahip olamamıştım. Ona bir kere bile dilediğimce uzun uzun bakamamıştım. Öyle bir şansım olsa saatlerce o güzel yüzüne bakardım. Saatlerce gözlerini izlerdim. İstediğimde saçlarıyla oynayıp saçlarından öpememiştim. Şimdi canım yanıyordu. İçimi neden bu kadar boş hissediyordum bilmiyorum. Ağlamalarım susmadı. Gözlerim kapandı. Bir daha açılmamalıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Ngẫu nhiên"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...