Rüya
Berkan'la evin verandasında oturmuş sigara içiyorduk. Bu çocukta farklı bir şeyler vardı. Herkesin yardımına koşmaya çalışıyordu. Özellikle Pamir'in. Ona çok başka bir sevgisi var gibiydi. Pamir'i önemsediği kadar Kayla'yı da önemsiyordu. Uzun uzun konuşmalarımızın ardından kıpırdanmaya başladı."Onu seviyor musun?" Kimden bahsettiğini anlamıştım. Ama ne diyecektim ki? Evet onu her gördüğüm de kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor mu? Karnımın içindeki kelebekleri bırak kalbimin kanatlanıp uçtuğunu mu anlatacaktım?
Hiç bir şey söyleyemedim. Gözlerim dolmuştu. Çok zordu. Ona aşık olmuştum ama onun kalbine ölmüş sevgilisi hala hakimdi. Haklıydı. Bana hikayelerini çokça anlatmıştı. Hem Aras'a hem de Hayal'e çok üzülmüştüm. Ona aşıktım evet ama Hayal'in yaşamasını ve mutlu olmalarını isterdim. Hayal aşkı için kendinden vazgeçmişti. Bu nasıl bir fedakarlıktı böyle? Onun yaşaması için kendi kanını akıtmış kendi nefesini kesmişti. Bunu düşünce tüylerimin diken diken olduğunu hissettim."Tabiki seviyorum, Kayla'yı nasıl seviyorsam onu da öyle." Alaycı bir şekilde dudakları kıvrıldı.
"Bence ne demek istediğimi çok iyi anladın." ben ne yapacağımı şaşırmıştım. Benim bu halim onu daha da güldürüyordu. Sigaramı söndürüp attım ve hemen ayaklandım.
"Ben en iyisi Aras'a bakayım."
"Tabi tabi bak." aptal herif! Huzurumu kaçırmak zorunda mıydı? Şimdi kıpkırmızı olduğumdan emindim.
"Evet onu seviyorum seni aptal." diye mırıldandım ama tabiki o duymamıştı. Belkide sadece kendime itiraf ediyordum. Ama onunla birlikte olmak istemiyordum. Tamam istiyordum ama kalbindeki Hayal'e saygım vardı. Onu asla unutamayacağını, asla kalbine gömemeyeceğini biliyordum mesela. İçten içe Hayal'in yerinde olmak istiyordum. Ölmüş bile olsa bir adamın sevgisi hala onunlaydı.
Bazen Aras'ta abimi görüyordum. Oda bir zamanlar bu kadar çaresizdi. Oda Hayal gibi çekip gitti. Abimi düşünür düşünmez kalbim nasılda hızlı hızlı atıyordu böyle.
Yavaşça Aras'ın uyuduğu odanın kapısını açtım. Üstünde tşört yoktu. Kolu sargılıydı. Gözleri kapalı dünyadaki tüm acılardan habersiz uyuyordu. Parmak uçlarımda ona doğru yürümeye başladım. Şimdi yüzünü daha yakından görüyordum ve onun bu masumca uyuyuşu beni benden alıyordu. Yanına çömeldim ve daha da yakından onu izledim. Kendime ne kadar mani olsamda saçlarına dokunmadan edemedim. Uyanma riskini göze alarak ellerimi saçlarına götürdüm.Sen bana haramsın adam, gökyüzü kokuyor saçların. Dokunsam neye yarar ben yeryüzünde kalmış kanatsız bir kuşum.
Aras'a ne zaman baksam böyle. Gözlerimin dolmasını engelleyemezdim. Yavaşça saçlarına yaklaştım ve saçlarından öptüm onu.
Ruhumun dudaklarında öp beni, yağmurlarda öp, bir rüya olayım sana. Tut ellerimden kurtarayım seni hayalinden.
Gözlerimden akan yaşları durdurmak istemiyordum bu defa. Canım çok acıyordu. Sevilmemişliğime yanıyordum. Abimi kaybettikten sonra duygusal anlamda kimseyi yaklaştırmamıştım kendime. Hatta abimin ölümünden sonra o barı asla bırakıp bir yerlere gitmemiştim. Ama sürekli bir bahane ile buradaydım. Aras'ın yanında. Oda memnundu. Aramızda duygusal bir şeyler vardı. Asıl zor olan kalbinde de aklında da hala Hayal'in var olduğunu bilmemdi. Ona kızmıyordum. Sadece canım yanıyordu.
Ellerinden öpsem, silebilirim tüm yalnızlıklarını. Sen uyu adam, ben senin yerinede uykusuz kalırım."
Tekrar saçlarından öpüp ayağa kalktım. Daha fazla burada kalamazdım. Şimdi Berkan gelse yine rezil olacaktım. İmalı imalı konuşacaktı. Ben ayağa kalktığımda Aras'ta kıpranmaya başladı. Hızla parmak ucumda kapıya doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...