Hayal
Günler geçmişti. Aras'la Pamir hiç konuşmamışlardı. Aras yine içiyordu. Aras hep içiyordu. Aras hep kötüydü. Aşık olduğun insanın karşında başkası için acı çektiğini görmek ve bunu bile bile yanında kalmak sahiden yürek ister. Bazı insanların bunu kaldırmaya cesareti yoktur, kaçarlar. Ama ben cesurdum. Benim bu cesaretim ise ona olan aşkımdan geliyordu. Onun vereceği acıyı bile seve seve yaşamaya razı gelmekti benimkisi. Ben onun için içerdim o başkası için. Eskiden gözlerinde kendimi gördüğüm adamın şimdi gözleri beni görmüyordu bile. Bu çok acıtıyordu. Kendinden bir şeyler ararsın o gözlerde ama gördüğün tek şey bir başkası olur. Daha fazla düşünüp kendimi üzmeyecektim."Aslında biliyor musun Hayal, ona aşık değilim ben." gözleri kıpkırmızı çok fazla ot içmişti. Ben tüm bunları düşünürken o bunu söylemişti.
"Yani takıntı gibi bir şey, ama aşk bu değil. Onun temizliği beni çekiyor, saflığı... O bizim gibi değil Hayal, o bizden farklı belkide ona bakınca kendi asıl benliğimizi gördük diye böyle oldu. Bence Pamir de bu yüzden sevdi. Yani aramızda vakit geçirip temiz kaldı. Düşünsene." düşünüyordum Aras. Ben bunu her dakika her saniye düşünüyordum. Uzay'la Aras'ın konuşmasını duyduğum günü hatırladım. Resmen benden iğrenerek bahsetmişti. Bir pislikmişim gibi konusmustu. Hala onları duyduğumu bilmiyordu. Beni Kayla ile kıyaslayıp ben mikropmuşum gibi konuşmuştu. Oysa kendiside aynı bokun içindeydi. Kendisi bu kadar batmışken neden batmamış bir kızı istiyordu ki?
"Pamir'le barışmalısınız." biz şu yaşımıza kadar hiç ayrı kalmamıştık. Şimdi dağılmış durumdaydık.
"Bak Hayal benim hatam çok büyüktü evet ama onun yaptığıda yanlış!" Kükrüyordu. Yanına gittim ellerimle yüzünü avuçladım.
"Üzülmeni istemiyorum daha fazla, sen küçük bir çocuksun ve büyümeye ihtiyacın var." öylece gözlerime baktı. Gözleri dolu doluydu. Sonra gözleri dudaklarıma kaydı. Ve hiç beklemediğim asla da beklemeyeceğim bir şey oldu. Dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. O kadar sert öpüyordu ki. Karşılık vermemek imkansızdı. Öpmelerinin sonucu beni kucaklayıp yatağa yatırdı. O an beni ne kadar çok istediğini anlamıştım. En son ne zaman birlikte olmuştuk hatırlamıyordum. Ama şimdi yine aynı yine biz yine onunla... Mutluluktan ağlamak üzereydim. Belkide artık beni sevmeye başlamıştı. Bilmiyordum bildiğim tek şey yeniden onun olmak istediğimdi...
Kayla
"Pamir! Yine mi uyudun! Kahve yapmaya gider gitmez neden uyuyorsun hey kalk!" Resmen Pamir'in uyanması için üstüne zıplıyordum."Kızım tamam dur ya uyumadım gözümü dinlendiriyordum." Kahkahalarımı tutamadım.
"Başrolleri almamız için çalışmamız şart biliyorsun!"
"Neden bu kadar abartıyorsun ki bu oyunu Kayla." bıkmış bıkmış yüzüme bakıyordu.
"Neden mi? Kimlerin izlemeye geleceğini biliyorsun değil mi? Belkide ilerdeki kariyerimiz buna bağlı! Hem seninde bunda ne kadar çok oynamak istediğini biliyorum."
"Tamam tamam pes ediyorum, evet bende çok istiyorum." biliyordum istediğini. Hem belki benden de çok istiyordu ama ümidi yoktu.
"Hem ben başrolü alır sen alamazsan başkasıyla öpüşmemi oturup izlersin." gülmeye başladım.
Çok pis bir yerden vurmuştum. Çıldıracaktı şimdi ve ben izleyecektim en sevdiğim onu sinir etmekti. Hemen kağıtları elime verdi
"Al şunları hemen çalışıyoruz beni sinir etme. Okumaya başla." sonra bana bakmadan kağıda gömüldü. Kendimi tutamadım daha fazla kahkaha atmaya başladım."Şurda ciddi bir iş yapıyoruz Kayla! Gülme de oku, eğer sen başrolü alamazsan başkasıyla öpüşmemi oturup izlersin." dedi beni taklit ederek. Benim betim benzim atınca gülme sırası ondaydı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Rastgele"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...