Pamir
Kartal canı sıkıldıkça beni yanına çağırıyordu galiba. Bunlardan kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım. Bir şeyler yapmalıydım ve Kayla'yı da buradan alıp kaçmalıydım. Keşke kurtulmanın bir yolu olsaydı. Kendi evime geçecektim aslında. Çok yorgundum. Fakat kendimi Kayla'nın evine giden yolda buldum. Tabi giderken şu renkli halka şekerlerden almıştım. Hala çocuk gibi deli oluyordu onlara. Yüzündeki o masum çocuk gülümsemesine ihtiyacım olduğunu farkettim.Geldiğimde yan koltuktaki şekerleri aldım ve indim arabadan. Islık çala çala evin yolunu tuttum. Zile bastım ama ne ses vardı ne seda. Hiç bir şey yoktu. Ama nereye giderdi ki Kayla? Hem de benim haberim olmadan. Sonra yine zile bastım. Ses yok. Uyuyordu belkide. Hemen telefonumu alıp aradım. İçeriden telefonunun sesi geliyordu. Demekki içerideydi ama Kayla nın uyuyorsa da çoktan uyanması gerekiyordu. Bu işte kesinlikle bir terslik vardı. Kapıya omuz attım. Kapıya defalarca omuz atmamın sonunda açıldı. Direk içeri koştum. Ve gördüğüm manzara karşısında nefesim kesildi. Elimdeki şekerler yere düşüp parçalandı, onun sesiyle irkildim. Hayır! Hayır! Hayır asla olamaz! Bunu yapmış olamaz!
Kayla'nın gözleri yarı açık tavana bakıyordu. Şırınga yerdeydi ve ağzından beyaz bir sıvı geliyordu. Hemen koştum! Hayır! Fazla doz almıştı! Amacı neydi? İntihar mı? Altın vuruş mu yapacaktı! Beni hiç mi düşünmemişti! Kayla'nın o haline bakıyordum. Büyük bir çığlık atmak istedim. Belki şuan da hissettiğim bu inanılmaz acı diner diye. Ama nafile. Yine benim yüreğimdeki o küçük kuşlar ölüyordu. Sevdiğim kadın yine gözlerimin önünde mahvoluyordu.
Hemen telefonu alıp Aras'ı aradım. Durumu anlattım.Kayla'yı hemen Kaan abinin oraya götürdüm. Sedyeye alıp götürdüler. Ellerimle saçlarımı çekmeye başladım. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Onu kurtaramazlarsa ben ne yapacaktım! Kayla bana ihanet etmişti! Beni bırakmayı düşünmüştü. Bana doğru gelen Aras'a baktım.
"Bunu neden yaptı!"
"Ben nerden bileyim!" Sinirden ölmek bir yana acıdan geberiyordum.
"Aranızda bir şey geçmedi değil mi? Onu buna itecek bir şey."
"Hayır Aras aramız çok iyiydi. Sorun yoktu. Son zamanlarda garip davranıyordu sadece. Anlayamadım." ağlamamak için kendimi zor tutuyordum şuanda.
"Pamir, içiyordu değil mi?" Bir kaç defa hissetmiştim. Yüzünden anlamıştım ama ne olursa olsun iyileşmek istediğine inanmıştım. Üstüne baska yapmak istememiştim! Ozaman keşke o baskıyı yapsaydım.
"Ona bir şey olursa ben yaşayamam Aras! Ben ölürüm." olduğum yere çöktüm.
Kim demişti erkekler ağlamaz diye? Külliyen yalan. Küçük çocuklar gibi dizlerimin üzerinde ağlıyordum işte.Nasıl hiç bir şey düşünmeden bunu yapabilmişti? Beni nasıl arkasında bırakmayı düşünebilmişti. Bana nasıl veda etmeden gitmeyi düşünebilmişti! Ben onun canı en ufak yansa dünyayı yakacak insanken o nasıl beni bir saniyede olsa düşünmemişti? Peki ya ona bir şey olursa? Nasıl nefes alacaktım! Kayla yokken nasıl nefes alacaktım! Zaten her şey boğuyordu beni. Tüm bu yüklerin altında boğuluyordum! Her gün işlediğim suçların haddi hesabı yoktu belkide! Yaptığım şeylerin vebali büyüktü. Ve ben sadece Kayla'nın yanında kendimi iyi güçlü mutlu masum aşk dolu hissediyordum! Ben Kayla ile insan olduğumu hissediyordum! O olmadan nasıl insanlığımı bulabilirdim! Ama o tüm bunları hiçe sayarak gitmek istedi. Beni bırakmak istedi.
"Ya geç kalsaydım." diye mırıldandım.
"O an ben onun evi yerine kendi evime gitseydim şimdi o." daha fazla konuşamadım."Şşşş hayır Pamir o iyi olacak lütfen. Sen bekle ben bir yere gidip gelicem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...