Karanlıktan korkmamayı öğreneceksiniz çünkü karanlık içimizde...
Şuan gözlerimin gördüğü şeyin kabus olmasına ihtiyacım vardı. Yaşadığım her şeyin birer kabus olmasını diliyordum. Geçmişimin kanlı elleri beni kirletmeye hazırdı şimdi. Karanlıj rüzgarı yüzüme çarpıyordu. Beni içine çekmek için ve beni yok etmeye and içmiş bir gülümseme vardı. Yıllar önce kendimle verdiğim savaşımı kaybettiğimi hissettim. Tüm geçmişimi arkada bırakıp buraya gelişimle gerçekten geçmişi hiç yaşanmamış sayabileceğimi düşünmüştüm. Fakat yanılmışım. Yıllar önce gözlerimin önünde annemi katleden cani adam tam karşımda duruyordu. Onun gözlerinin içine bu şekilde bakma fırsatım hiç olmamıştı. Başta karıştırdım sanmıştım. Belkide benzettiğimi düşünmüştüm. Ama bu katil kana susamış bakışları asla ama asla unutamazdım. Pamir ona tutunduğumu, yüzümün aldığı ifadeyi farketmemişti bile.
"Merhaba Pamir." adam Pamir'e elini uzattı. Pamir'de elini sıktı. Kartal bana dönerek.
"Kayla bu Yahya Bey, bizim ortağımız, Pamir onunlada iş yapıyor." sonra o adam elini bana uzattı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Pamir'e onun annemi öldüren üvey babam olduğunu nasıl söylecektim? Ben onu söylediğimde geçmişimde üstünü örttüğüm her şey ortaya çıkacaktı. Yahya susmayacaktı. Susmazdı! Ne yapacağımı bilemden elimi uzattım.
"Kayla." dedim. Oda gülümsedi.
"Kayla demek, bu isim bana çok tanıdık geldi." adamdan elimi zor kurtardım. Hala gülümsüyordu. Kafamın içinde çocukluğumun çığlıklarını duyuyordum şimdi. Benim defalarca unutmaya çalıştığım şeyler. Bu adam tek bir bakışıyla bile her şeyi geri canlandırmıştı. Bana eziyet ediyordu. Bana yaptıklarını nasıl unutabileceğimi düşünmüştüm ki?
"Rahat bırak beni. Annemi istiyorum annem nerde." Yine o adam beni duvarın kenarına sıkıştırmıştı. Bana dokunduğu zaman ondan nefret ediyordum. O adam benim gerçek babam değildi. Annem öyle olduğunu söylüyordu. Ama değildi.
"Uslu bir kız ol ve benim istediklerimi yap." sonra elindeki siyah bandı gözlerime geçirmişti.Çığlık atmak istiyordum şimdi. Hayır hayır hiç birini hatırlamak istemiyordum!
"Anneeee!!! Nerdesin anne!!"
"Bir gün anneni öldüreceğim ufaklık ve buradan seninle gideceğiz."Geçmişimden nefret ediyordum. Her şeyden nefret ediyordum.
"Sevgilim iyi misin?" Pamir'in kolumdan tutmasıyla kendime geldim. Gözlerimden yaşlar akmıştı ve ben bunun farkına bile varamamıştım. Pamir kolumdan sürüklemeye başladı. Hızla oradan uzaklaştık. Beni bir köşeye çekip göz yaşlarımı sildi.
"Sana orada ne oldu!" Bir eliyle orayı gösteriyordu. Suratı yine sinirli bir hal almıştı. Daha fazla dayanamadım ve olduğum yere çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım. Kafamın içinde geçmişin sesleri susmuyordu. Küçük Kayla çığlık çığlığa ağlıyordu! Acı çekiyordu Kayla! Ruhu acı çekiyordu onun! Kafamı ellerimin arasına aldım. Pamir önüme çöktü.
"Gidelim burdan." diyip beni yavaşça kaldırmaya çalıştı. Biz giderken Yahya'ya öldürücü bakışlarını atmayı ihmal etmedi. Demekki Pamir'in iş yaptığı Olga'yı alan götüren adam benim üvey babamdı. Demekki bana bu kadar yakındı.
Pamir beni zar zor arabaya bindirdi. Biraz sürdükten sonra durdu ve beni kollarına aldı. Hiç bir şey sormadı. Dayanamadım onun göğüsüne kafamı koydum ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. O kadar canım yanıyordu ki. Çığlık atmak istiyordum. Kollarını sıktığımı tırnakladığımı çok sonra farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
De Todo"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...