"Neyi söyleyemez?"
Pamir öfkeyle ikinize bakıyordu. Ne diyecektim şimdi? Pamir'e baktığımda korktuğumu hissettim. Uzay'ı ciddi ciddi öldürmüştü. Ya Hayal'e de bir şey yaparsa? Hayal'e bir şey olması umrumda değildi açıkçası. Sadece Pamir bunu kaldıramazdı. Pamir kendini tamamen kaybederdi. Kız kardeşi gibi seviyordu onu. Aras haklı olabilir miydi? Benim için Hayal'e zarar verebilir miydi? Kahretsin! Yalan söylemek istemiyordum. Hayal'i asla affetmeyecektim. Hatta acı çeksin istiyordum. Ama bundan Pamir'in etkilenmesini gram istemiyordum.
"Kayla cevap versene! Neyi söyleyemezsin!?" Yine bana bağırıyordu işte. Sabahtan beridir ne konuşuyorduk biz acaba? Aras'a baktım. Aklıma başka bir şey gelmemişti. Kusura bakma Aras'cım ama Hayal'i öldürmesinden iyidir.
"Neyi mi söyleyemem! Uzay'ı öldürdüğünü öğrendim! Aras benim bildiğimi sanıp ağzından kaçırdı. Şimdide ne olur söyleme ona diyor! Böyle bir şeyi nasıl içimde tutabilirim! Bunu nasıl yaparsın Pamir! Sen böyle biri değilsin!" Sinirle söylüyordum ve bu öfkem gerçekti.
"Kayla ben.."
"Beni yalnız bırak artık!" Dedim ve içeri yürüdüm. Artık Aras'a ne yaptı orada bilmiyorum. Günlerdir yaşadığım, duyduğum, gördüğüm şeyler sadece filmlerde kitaplarda şahit olduğum şeylerdi. Şimdi tam olarak tüm bunların başrolündeydim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Belkide kaçıp gitmeliydim burdan. Ya da hayatıma, bölümüme hayallerime devam etmeliyim. Pamir'e olan sevgim o kadar güçlüydü ki, bir adım uzaklaşamıyordum ondan. Uzay'la ne kadar araları kötü olsada bir zamanlar dostlardı. Ne yani şimdi Aras'la bir şey olsa, onu da mı? Yo hayır! Düşünmek istemiyordum. Pencereye doğru yürüyüp onlara baktım. Pamir benim korucuyu meleğimdi. O benim kurtarıcımdı. Hep beni kurtardı. Kötü biri değildi olamazdı. Sonra koluma baktım. Bu kadar kısa sürede morarması normal miydi? Anlam veremiyordum. O gün bir yoksunluk hissetmiştim. Ve o acı beni öldürmüştü. Yine yaşayacak mıydım? Bilmiyorum kahretsin ki bilmiyorum. Kullandığım zaman hissettirdikleri şey mükemmel ötesiydi. Gerçekten kendimi bulutların üzerinde hissediyordum. Peki şimdi yine yoksunluk çeksem ne olacaktı? Pamir izin verecek miydi? Ya yoksunluk çektiğimi görse ne olacaktı. Ondan gizli kullanabilir miydim acaba? Kahretsin! Bir yanım kurtulmak isterken bir yanım daha fazla madde istiyordu! Her şey üst üste geliyordu ve ben sıkışıp kalmıştım... Artık yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Pamir
"Ulan sen nasıl söylersin!" Sinirden deliye dönmüştüm. Eski Pamir oluyordum yavaştan ve ben o karanlığı içimde hissediyordum. Bir kere başlarsam duramayacağımı biliyordum ve ben bir kere başlamıştım! İçimde büyüyen öfkeye hakim olamıyordum."Öğrenecekti zaten Pamir!
Öğrenemeyeceğini mi sanıyorsun!" Yakasına yapışmıştım şimdi.
"Yapma pencereden bakıyor." dedi sessizce Aras. Kendime hakim olmaya çalışarak ellerimi çektim.
"Kartal abiyle girdiğin işi biliyor mu? Yapacağın pisliklerden haberi var mı?" Şimdi öfkelenemiyordum. Karnıma yumruk yemiş gibi hissettim. Haklıydı! Kahretsin haklıydı! Ne olacaktı şimdi.
"Pamir ona kendin anlatmalısın, anlayacağından eminim."
"Salak salak konuşma Aras! Kayla öğrenmemeli! Benden nefret etmesi bir yana kendini suçlayacak."
"Pamir, girdiğin işin sonunda Kayla'da zarar görebilir. Berkan gördü kızı. Sen istediğin kadar sakla! Ters bir şey de eminim sana değil ona zarar verirler. Ne kadar değer verdiğinide gördüler!" Ne demek istiyordu bu şimdi? Ne yapmam gerekiyordu.
"Ne yapayım Aras! Hayatında mı çıkayım? Bunu unut! Bu asla olamaz!"
"Bilmiyorum Pamir! Ben de bilmiyorum. Bunları daha sonra düşünürüz. Git ve kızla konuş. Senden korktuğuna eminim." Kayla zaten yeni huy edinmiş her yaptığım hareketten korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...