Günler geçmiş olmalıydı. Kendimi çok uzun süredir buradaymışım gibi hissediyordum. Bir süredir beni bağlamıyordu. Ona karşı koyamayacağımı çok iyi bildiği için galiba. Uzay'dan başka kimseyi görmemiştim. Pamir ne yapıyordu kim bilir? Hala beni arıyor muydu? Odada minicik bir pencere vardı. Dışarıyı zar zor görüyordum. Gökyüzüne bakmaya çalıştım. Yıldızları görmek beni mutlu etmişti. Küçükken annemi özlediğim zamanlarda gökyüzünden bir yıldız seçerdim ve bu özlediğim kişi olurdu. Şimdide Pamir'i hissediyordum. Elimi kalbime götürdüm. Buradaydı işte. Belki bedeni yoktu ama onun kalbi içimdeydi. En derininde. Ayak sesleri duydum. Kabusum geliyordu işte. Uzay odaya girince hemen ona baktım.
"Uzay içmek istemiyorum artık nolur."
"Yanlış cevap! İçmek isteyene kadar burada olacaksın!" Sonra ağzıma koydu hapı yuttuğumdan emin olunca çıkıp gitmişti. Sonra yutmadığım o hapı aldım. Ne zaman hap verse içiyor gibi yapıyordum ve asla içmiyordum. Bugün buradan kaçacaktım. Yatağın altında bulduğum kesici aleti elbisemin altına sıkıştırdım ve çığlık atmaya başladım. Kendimi duvardan duvara vuruyordum.
Uzay ne olduğunu anlamak için kapıyı açtığında üstüne atladım ve bacağını kestim. Uzay'ın çığlıkları her yeri kaplamıştı. Hemen oradan çıkıp
koşmaya başlamıştım ki birinin beni yakalamasıyla yere düştüm. Kim olduğunu göremiyordum. Çırpınmaya başladım. O sırada tanıdık bir ses duydum."Şşşş Kayla benim, ben Hayal! seni kurtarmaya geldim sakin ol" demesiyle kalkıp ona sarıldım. Aman allahım! Yaşıyordu! Hayal yaşıyordu! Ölmemişti. Yaşıyordu! Burda durup kahkaha atabilirdim. İntihar edip öldüğünü sanıyordum ve engel olamamak beni kahretmişti. Hayal beni bulduysa Pamir'in de bulması gerekmez miydi? Buraya nasıl tek gelebilmişti.
"İşte böyle." dedi ve o sırada biri beni tuttu. Hayal kendinden uzaklasırdı. Hatta itti.
"Hayal! Hayal ne oluyor! Hayal yardım et! Hayal." iki kişi kolumu tutuyordu. Hayal karşımda beni izliyordu. Yüzünde o günlerdir gördüğüm masum beni seven bana destek çıkan ifadeden eser yoktu.
İki kişi beni yatırırken o beni izliyordu!"Hayal neler oluyor! Bana yardım etmeye gelmedin mi? Hayal lütfen!" hiç bir şey demiyordu. Hıçkırarak ağlıyordum. Bana neden bunu yaptığını bilmiyordum. Ben ona ne yapmıştım ki?
O beni hiç sevmemiş miydi sahiden? Hiç değer vermemiş miydi? Kaç yaşına gelirsek gelelim nerede olursak olalım hayal kırıklıkları ihanetler hep bizimleydi. Ben bunu tatmıştım. Onu gerçekten sevmiştim. Gerçekten değer vermiştim. Gözlerimden akan yaşlar durmuyordu.Yapabildiğim tek şey çığlık atmaktı. Sadece çığlık atıyordum.
"Hayal! Dosttuk biz yalvarırım yardım et bana! Yalvarırım!"Çaresizlik neydi? Ellerim kollarım bağlanmıştı sanki. Kalkamıyordum. Hiç bir şey yapamıyordum. Bağırmaktan ağlamaktan başka hiç bir şey gelmiyordu elimden. Hayal bana neden bunu yapıyordu? Neden hep güvendiğim insanlar bana zarar vermişti? Ben ona güvenmiştim, inanmıştım! Dünyanın bütün acılarını sanki şuan kalbime koymuşlardı. Koluma bağlama lastiğini bağladılar. Tahmin ettiğim şeyi yapıyorlardı. Damardan uyuşturucu vereceklerdi. Benimde ruhum onların ki gibi ızdırap çekecekti. Alevler içinde yanacaktı. Mahvolacaktım. Her gün acı çekecektim ama kullanmak zorunda kalacaktım. Pamir? Pamir beni hala sevecek miydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...