Veranda da oturmuş sigaramı içiyordum. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Çok karanlıktı bugün. Yıldızlar bile çok az görünüyordu. Dolunay vardı. Dolunay hep bana umudu hatırlatırdı. Küçük bir çocukken ona bakar ve umut ederdim. İlk umudum annemin mutlu olmasıydı. Sonra ki annemin kurtulmasıydı. Sonra ki ise annemin ölmemesiydi. Fakat umutlarım hep boşa çıkmıştı. Ona rağmen aya baktığımda umut ediyordum işte. Çünkü umudu olmadan hiç bir insanoğlu yaşayamazdı. İntihar edenlerin hepsi umutsuzluğu gördüler. Onlar için umut olmadığını anladılar. Eğer evrendeki bir toz tanesi kadar bile umutları olsaydı asla ama asla gitmezlerdi. İntihar cesaret değil umutsuzluk istiyordu. Belki şuan hayatta olmamın tek sebebi umuttu. Bir umudum vardı.
Bir duman daha çektim sigaramdan. Bu hissi seviyordum. Ciğerlerim dumanla doluyordu ve bana yaşattığı hissi seviyordum."Kayla." Pamir'le Aras bana doğru yürüyordu.
"Sevgilim." diyip gülümsedim. Pamir Aras'a içeri git diye baş işareti yaptı. Oda kafasını sallayıp gitti.
"Ağladın mı sen?" Zar zor gülümseyeme çalışıyordum.
"Biraz, yani Hayal'e üzüldüm. Ağladı sonra uyuya kaldı. Odadan çıktım ama siz yoktunuz bende burada oturup düşünüyordum öyle."
"Neyi." ne diyecektim ki şimdi? Ne diyebilirdim. Tek bir şeyi değil bir çok şeyi düşünüyordum.
"Umut etmeyi." gülümsedi. Ne hissettiğimi ne düşündüğümü anlamıştı. Pamir böyleydi işte. Ne düşünsem ne hissetsem her şeyi anlardı.
"Onu bende düşünüyorum bazen, son farkediyorum ki benim umudum sensin." hiç bir şey demedim kafamı dizlerine koydum. Bir süre saçlarımla oynadı. Hiç bir şey söylemedi. Benimde konuşmaya mecalim yoktu zaten. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Gözlerimi kapadım biraz. İçeride Aras'ındı galiba toz bulmuştum biraz. Burnumdan çekmiştim. Çok az. Pamir öğrense çok kızardı ama dayanamamıştım. Hayal'e bakıp bunu yapmamam gerekiyordu ama vücudum beynim bana karşı geldi. Yine yenilmiştim. Bir daha asla yapmayacaktım asla. Pamir'e sözüm vardı yapmayacaktım. İçmeyecektim. Aslında anlamasından korktuğum için böyle durgundum belkide bilmiyorum. Gözlerimi geri açtım.
"Sen iyi misin?" diye sordu. Yüzüme dikkatli dikkatli bakarken. Anlayacak diye ödüm kopuyordu. Ellerini öptüm.
"Galiba birazcık ilgiye ihtiyacım var."
Pamir kafasını yukarı kaldırdı çarpık bir gülümseme oldu sonrada kahkaha attı.
"Senden genelde böyle şeyler duymam garip geldi bakma bana öyle." dik dik bakıyordum. Bildiğin gülüyordu.
"Çünkü genelde ilgili oluyorsun." biraz durdum.
"Hem siz nereye gittiniz?" yüzü bir an değişti. Bir korku vardı yüzünde."Hiç şey yani olgaya bakmaya gittik." bir kaşımı kaldırdım. Demek Olga'ya bakmaya gitmişlerdi. Tamam yardım etti eyvallahta o kızın bakıcısı değildi ya.
"Anladım." dedim ve yattığım dizinden doğrulup kalktım.
"Kıskanıyorsun." diyip gülüyordu.
"Ne! Ne! Kıskanmak mı? Saçmalama ben kıskanmam." sonra bir iki adım yürüdüm. Tabiki kıskanıyordum! Ama Pamir'e malzeme vermeyecektim.
"Şimdi sen kıskanmıyorsun öyle mi?"
"Tabikide öyle."
"Anladım" dedi gülerek. Bir süre konuşmadık hiç bir şey demiyorduk. Telefonla uğraşıp duruyordu. Birden telefonu çalmaya başladı. Kimdi? Yine olga mı?
"Alo efendim olga. Evet sen iyi misin canım?" Ne ne! Canım mı! Ona canım mı demişti! Gözlerimi fal taşı gibi açtım.
"Canım mı!" Diye bağırmamla Pamir telefonu kulağından indirdi. Beni taklit ederek;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Diversos"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...