Medyadaki; Pamir
Pamir'in kolunu görmek bile canımın acımasına yetmişti. Ondan başta o kadar nefret ederken neden en çok onu. İçin canım acıyordu? Neden onun kendini yavaş yavaş ölüme götürüyor olması beni bu kadar etkiliyordu? Evet diğerlerine de çok üzülüyordum ama Pamir için yüreğim yerinden sökülüyor gibi oldu. Ona dokunma isteği uyanmıştı içimde. Hem de çok fazla. Ellerimi damarına götürdüm. Gözlerini dikmiş anlamlı anlamlı bana bakıyordu. Yaklaşıp dudaklarından öpmek istedim. O gece olduğu gibi. Gözümde hep gerçek Pamir o geceki Pamir gibiydi. Şuan ki gerçek olan değildi sanki. İyice yaklaştım. Otunda verdiği deli cesaretinden olmalıydı. Yüzüm yüzüne çok fazla yaklaşmıştı. Bir elini yanağıma koydu. O kadar sert tutuyordu ki yüzümü
"Başlarsam duramam ve gitmene asla izin vermem." bunları söylerken gözlerinin dolduğuna yemin edebilirdim. Pamir'in gözleri doldu. İkimizde aramızdaki çekimin farkındaydık. Bir şeyler yanlış gidiyordu.
"Kendine gel Kayla! Senle Aras..." O kadar sert çıkıyordu ki sesi. Haklıydı. Şuanda tam bir sürtük gibi davranmıştım. Kendimi güçsüz hissediyordum.
"Şey ben affedersin, kafam iyi biraz, gitmeliyim ben." kekeliye kekeliye arabadan inecekken kolumu tuttu. Ona döndüğümde yine o sert bakışları vardı.
"Dikkat et." dedi. Kafamı sallayıp eve koştum. Gitmene asla izin vermem demişti. İyi de ne anlamdaydı bu? Çok düşünme Kayla, kahretsin çok düşünme!
Ne yapıyordu bu adam bana böyle? Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Yanlıştı. Hissettiklerim çok yanlıştı.Ne yapıyorsun adam? Kırılmış kalbime basa basa yürüyorsun. Yapma! Benim kalbim daha çok ezilirken senin ayakların kanayacak.
2 gündür Aras dışında kimseyi görmemiştim. Hayal bir kaç kere arayıp mekanda toplanıcaz demişti fakat hep bir bahane bulup gitmemiştim. Ama şimdi okula gidiyordum işte. Pamir'le ilkaki karşılaşacaktık. Yüzüne bakabilecek miydim bilmiyordum. Kampüste yürüyordum öyle. Birden bir bağırtılar koptu. Kafamı döndüğümde Çisem Pamir'in koluna yapışmış çığlık atıyordu resmen."Beni nasıl rezil edersin herkese! Beni rezil ettin."
"Kızım bırak kolumu çek git, bırak yakamı az nefret edersin azıcık gururun vardır diye yaptım, sen kendini rezil ettin asıl."
Pamir bunları söylerken kahkahalarla gülüyordu. Cidden mi? Cidden sen bu musun Pamir? İnsanlar etraflarına toplamış gülüyorlardı. Çisem ağlaya ağlaya okulun arka tarafına koşmaya başladı. Bende direk arkasından gittim. Pamir'e de kötü kötü baktım. Tamam ne kadar Çisem benim için sarı yelloz olsada hiç bir kız bu şekilde aşağılanmayı haketmiyordu. Oturdu ve daha çok ağlamaya başladı. Ellerimi omzuna koyup
"Çisem iyi misin, peçete ister misin?" Dedim. Dememle saçıma yapışıp beni duvara yapıştırması bir oldu. Böyle bir şeyi asla beklemiyordum.
"Her şey senin yüzünden." benim yüzümden mi? Bu kız hasta cidden hasta!
"Sana insanlık edende kabahat çocuk seni sevmiyorsa benim ne suçum var bırak beni."
"Sana nasıl baktığını gördüm! Sana baktığı zaman gözlerindeki o parıltıyı gördüm!"
Önüme döndürüp boğazıma yapıştı bu defa. Hareket edemiyordum. Nefes alamıyordum. Bağıramıyordum. Kesinlikle ölecektim. Bu aşşağılık sarı iblis beni öldürecekti. Tam ölümü beklerken elinin gevşediğini hissettim ve yere düştüm."Geberteyim mi lan seni şimdi?"
Pamir Çisem'in boğazına yapışmıştı. Gözlerinden alev çıkıyordu resmen. Bu sinir çok fazlaydı çok çok fazla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
Random"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...