"Kahretsin!"
Köşeye sıkışmıştık. Bir çok koruma olmasına rağmen Pamir'in gözlerindeki korkuyu gördüm. Berkan'larda anlamış olacak ki hemen yukarı koştular.
"Pamir!" Diye yanımıza geldiğinde nereye baktığımızı gördü. Pamir'in yüzü put gibi olmuştu. Bir bana bir karnıma bakıyordu.
"Çocuklara söyle, arkadaki arabayı çıkarsınlar Kayla ve Rüya buradan gidecek. Evimizi basanı da bastığına pişman edeceğiz." Ne diyordu bu adam böyle? Tam tamına 3 arabaydı! Ben gidecektim ve o burada mı kalacaktı.
"Asla! Sensiz hiç bir yere gitmem ben." Kafasını sağa sola salladı.
"Kayla sana sesimi yükseltmek istemiyorum. Sizin güvenliğiniz benim için önemli. Ben seni burdada korurum ama aklım sende kalırsa kendimi nasıl koruyacağım?"
Bunları söylerken yüzümü avuçlamıştı. Akan göz yaşlarımı parmaklarıyla silip göz yaşlarımdan öptü. Daha çok ağladım. Dudaklarıma kadar ıslanmıştım. Peki ya benim aklım? Benim aklım sen de kalmayacak mı adam? Sana bir şey olsa ne söylerim umudumuza? Baban bizi korumak için canından oldu mu? Sen buradayken kalbim nasıl gider uzaklara?
"Pamir." Diyebildim sadece. Ağlamama dayanamamıştı işte. Onunda gözleri dolu doluydu. Beni kollarına aldı. Sımsıkı sarıldı. Saçlarımdan kokladı. Bir dudağımdan bir kanımdan öptü. Beni tekrar kollarına aldı. Son kez alnıma bir öpücük kondurdu.
"Geri geleceğim. Şimdi lütfen gidin."
Beni kendinden uzaklaştırıp hızla kapıya doğru yürüdü. Yürürken Aras'a kafa işareti yaptı. Gözlerindeki yaşları elinin tersiyle sildiğini görmüştüm.
Peki yüreğine akan yaşlar, onlarıda böyle kolay silebiliyor musun?
Aras'ın hızlı hareketleriyle arkadaki dedikleri arabaya bindik. Aras'ta bizle geliyordu. Kolu henüz iyileşmiş değildi. Pamir tabiki onunda kalmasına izin vermemişti. Arabaya bindiğimde göz yaşlarımı daha fazla tutamadım. Neden benimle gelmiyordu? Beni tek bırakıyordu? Kaderimizin neden böyle olduğunu düşünüp durmaktan başka bir çarem yoktu. Hamileydim ve hamileliğimi yaşama gibi bir şansımda yoktu. Hep güçlü durmak zorundaymışım gibi. Her an Yahya gelip beni kollarımdan çekip götürecekmiş gibi. Bebeğim için güçlü durmaya çalışsam da bir yerden patlak veriyordu. Daha farklı bir hayatımız olabilirdi. Küçük bir evde, bir oda da Pamir'le küçük bir şöminenin başında kafamı göğüsüne koymuş yatıyor olabilirdim. Sabah olduğunda ise normal insanlar gibi normal işlerimize gidip normal bir hamilelik geçirebilirdim. Pamir belki bu kadar korkmazdı bizi kaybetmekten her an tetikte olmazdı. Ama sonra farkettim ki belki Pamir'in değil de benim böyle bir hayatım olabilirdi. Ama ben bu "normal" yaşamdan zaten en başta vazgeçmiştim. Pamir için, her şey için. Sonra güldüm. Kendi kendime güldüm. Peki o normal yaşantındaki adam bir gün Yahya kapıya dayandığında aynı Pamir gibi seni koruyabilecek miydi Kayla? Belki de bu tesadüf değildi. Bu yazılmış bir kaderin ta kendisiydi. Her şey plana uygun ilerliyordu. Pamir'di beni her şeyden koruyup kollayan. Şuan hayattaysam bile sebebi ta kendisiydi.
İçimden bildiğim tüm duaları okudum.
Ne olur, ne olur bebeğimizi bir kez bile koklamadan onu bizden alma ne olur.
Baba olma duygusunu bir kez de olsa tatsın ne olur. Onun kokusunu koklarken hayal ettim Pamir'i. Dünyanın en güzel babası olabilirdi. O agresif kalbini yumuşatacak bir bebeğimiz..."Kayla ağlama artık lütfen." Rüya'nın sesiyle hızlı hızlı gözlerimi sildim. Ben sildikçe daha çok akıyordu. Aras yavaşça yanıma gelip oturdu.
"Senin böyle ağlaman yeğenimi üzüyor Kayla." Eli de karnımdaydı.
"Amcan yanınızda ufaklık sakın korkma."
Şimdi hem gülüyor hem ağlıyordum. Herkes onunla konuşuyordu. Ne kadar çok seviliyorsun bebeğim. Daha dünyaya bile gelmeden hemde. Buraya geldiğinde seni seven binlerce insan olacak. Kafamı Rüya'ya çevirdiğimde gözleri dolmuş bir şekilde Aras'a baktığını gördüm. İçli içli bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
De Todo"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...