Medyadaki; Uzay
Bir Uzay'a bir de elindeki şeylere bakıyordum. Bunun sadece rüya olmasını istiyordum. Elinde bir sürü şırınga bağlama lastiği ve eroin olduğundan emin olduğum bir poşet vardı. Karşımda pis pis bana sırıtıyordu.
"Hayır, hayır onları ne yapacaksın?" Bunu bana yapamazdı. Pamir beni o şeylerden bu kadar fazla korumaya çalışırken onu bana yapamazdı.
"Duyduğuma göre seni temiz seviyorlarmış." karşımda gülüyordu.
Çoğul kullandığına göre Aras'ıda katmıştı. Zaten Aras beni temizim diye sevmiyor muydu? Kirli olsam sevmeyecekti. Peki ya Pamir? Oda mı temizliğime aldandığı için sevmişti? Şimdi bu şerefsiz benim damarlarıma o kimyasalı bıraksa, Pamir beni sevmeyecek miydi? Ben bunları düşünürken yanıma geldi. Çok çırpındım. Çok mücadele ettim. Allahım bu nasıl bir acıydı? Bu nasıl bir yok oluştu? Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşayacaktım. Bu nasıl bir sızıydı böyle? Kalbim sökülüyordu yerinden. Başaramamıştım. Tek hayalim Pamir'i kurtarmaktı. Yapamamıştım. Onun kurtaramadığım gibi kendimde yem olacaktım. Acaba bir kereden bir şey oluyor muydu? Acaba hemen onlar gibi bağımlı olacak mıydım?
Yaşadığım onca kötü şeylere rağmen temiz kalmayı başarmış asla ama asla kimyasala düşmemiştim. Asla onlara başvurmamıştım. Asla kendime yedirememiştim. Şimdi bu olanda neydi böyle? Neyin bedelini ödüyordum? Hayallerimin peşinden koşup buraya gelmemin bedelini mi? Yanlış insanlarla arkadaşlık etmenin bedelini mi? Yoksa Pamir'e aşık olmanın bedelini mi? Hangi günahın bedeliydi bu?
Sonra ben çığlıklar atarken iğneyi bir tarafa bıraktı ve ağzıma hap koydu. Zorla yutturdu."Damar yoluna daha girmeyeceğim korkma, ilk önce bu haplardan iç bakalım bir kaç gün." neden böyle biriydi Uzay? O da zamanında aşık olmamış mıydı? Oda zamanında sevdiği insanı bu illet yüzünden ölüme terk etmemiş miydi?
"Yapma, bana bunu yapma." birden terlemeye başlamıştım. Ter basıyordu beni.
"Artemis gibi bende suçsuzum, yapma." hiç tereddüt etmeden suratıma attığı tokatla sarsıldım.
"Pamir'in öptüğü dudaklarla sakın bir daha onun adını ağzına alma!" Ağzımdan gelen kanın tadı gelmişti. Karşımda onu göremiyordum şimdi. Her yer bulanıktı. Kan basıncımın hızlandığını hissedebiliyordum. Kafam dönüyordu sanki. Daha fazla konusmadım. Çenemin kitlendiğini hissediyordum. Bu adam bana ne vermişti böyle. Kafam uçuyordu sanki. Gözlerim dönüyordu...
Aras
Pamir'le aramalarımız bitmiyordu. Ama bir türlü yerini bulamıyorduk. Pamir çok öfkeliydi. Çok fazla.
"Kayla'yla tiyatro oyunu için sabahtan akşama kadar çalışıyorduk! Seçmelere bile katılamadık.""Onu bulalımda Pamir. Yine bir oyun olacak illa ki."
"Hayal'den haber yok mu hala." sürekli bana onu soruyordu. Yoktu işte. Hayal yoktu. Gözlerimi kaçırdım. Hiç bir şey demedim.
"Hayal'le ne oldu Aras." bana sert sert bakıyordu. Oda anlamıştı bir şeyler olduğunu.
"Olmaması gereken şeyler oldu Pamir, kapat konuyu." sonra birden firene bastı ve durdu.
"Sana ne oldu dedim!"
"Biz birlikte olduk!" En sonunda dayanamadım ve söyledim. Pamir gözlerini fal taşı gibi açmış bana bakıyordu.
"Ne ne! Onu sevmiyordun bile neden dokundun!"
"Kahretsin bilmiyorum Pamir! O an dokunmak istedim. Sonra sabahı Kayla ile buluşmuştu. Sabah göremedim bile onu. Sonra kaçtım hep ondan. Sonra görüştüğümüzde onu sevmediğimi ve ümitlenmemesi gerektiğini söyledim."
Tüm bunları neden yaptığımı bilmiyordum. Pamir bana sert ve anlamsız bir şekilde bakıyordu."Ve konu yine Kayla'ya geldi biz konuşurken" kafamı yere eğmiştim. Pamir'in bakışlarına maruz kalmak istemiyordum.
"Sana o kızın kalbini asla bir daha kırmayacaksın, kırarsan o kalbini kendi ellerimle sökerim dememiş miydim ben Aras? Ondan bu yüzden uzak durmuyor muydun?! Ya kendine bir şey yaptıysa?"
Pamir Hayal'e kız kardeşi gibi çok değer verirdi ve Kayla'yı bulduktan sonra beni öldüreceğine emindim.
"Ya kendine bir şey yaptıysa Aras! En son neler olduğunu hatırlıyorsun dimi! O zaman ben yetişmiştim? Peki ya şimdi!" İkimizde şuan bitmiş tükenmiş durumdaydık. Ne Hayal ne de Kayla yoktu ortalıkta. Ben de Hayal'in intihar etmiş olmasından korkuyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu! Ya ona bir şey olmuşsa? İşte ozaman kendimi asla affetmezdim. Küçüklüğümüz geldi aklıma. Hayal'in her şey de bana sığınışı küçük bir çocuk gibi bana sarılışı... Onu seviyor muydum acaba? Ona karşı ne hissediyordum? Bilmiyorum kahretsin. Kıza resmen bir çöp gibi davranmıştım. Onu ben o hale sokmuşken onu kirli bulmuştum! Yıllarımı verdiğim insanı aramak varken kalkmış burda Kayla'yı arıyordum. İkisinede değer veriyordum. Ama Hayal benim çocukluğumdu. Asıl şimdi her şey dank ediyordu kafama. Pişmanlık mıydı bu? Bir şeyi kaybettiğimizi anladığımızda hissettiğimiz bir duygu... Yaptıklarımız için pişman olmamız için, aslında karşımızdakini sevdiğimizi anlamamız için onu kaybetmemiz mi gerekiyordu?
"Ben Hayal'i aramaya gidiyorum Pamir, onu bulacağım ve ona sımsıkı sarılacağım!" Pamir'in bir şey demesine izin vermeden inip gittim. Koşuyordum. Yolun ortasında koşuyordum. Tüm bedenim pişmanlıkla yanıp tutuşuyordu. Nasıl bilinçsizce davranıp onu o kadar acıtmıştım? Benim sevgime bu kadar muhtaçken onu aşağılamıştım! Ona sahip olup onu itmiştim. Tüm bunları her zor zamanımda yanımda olan kadına neden yapmıştım? Onun canını çok yakmıştım. Ben nasıl iğrenç bir insandım. Ayaklarım daha fazla beni taşıyamadı. Yağmur yağıyordu. Dizlerimin üstüne çöktüm ve hiç bir şekilde utanmadan hıçkırıklara boğuldum. Ne olur ona bir şey olmasın ne olur ona bir şey olmasın! Yaptıklarım için çok pişmandım! Ona yaptıklarım için çok pişmandım. Onu sevemediğim için, onu sevmediğim için çok pişmandım. Sadece bir şans daha istiyordum. Onun ruhu ölü bir bedenin içindeydi. Bir süre sonra ben onun ruhunuda öldürmüştüm. İkisinide yaşatmak için son bir şans istiyordum.
"Yalvarırım son bir şans." diye bağırdım şimşeklerin çaktığı gökyüzüne bakarak.
Sonra yüzümü yere eğip fısıldadım"Son bir şans." sırılsıklam olmuştum. Saatlerce bekledim yağmurun altında. Belki. Belki diye düşündüm. Belki günahlarımı alıp götürürdü yağmur damlaları. Bir asır kalsam yağmurun altında, yeniden doğmuş kadar masum olabilir miydim? Keşke temizleseydi üstümdeki bu kanı, bu acıları, bu günahları... İşte ozaman hiç durmaz ölme pahasınada olsa ıslanırdım o yağmurların altında...
Merhaba canlarım, çok uzun bir bölüm olmadı biliyorum ama diğer bölümü çok uzun tutmayacak çalışacağım. Sizleri çok seviyorumm bu defa heyecanlı bitirmedimm... Okuduktan sonra oylarsanız sevinirimm, yorumlarınızı bekliyorum💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTARMAK UĞRUNA
De Todo"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözlerinde çaresizlik vardı. "Yolun sonuna geldik Pamir" dedim zoraki gülümseyerek. Yolun sonuydu demek...