51.Bölüm

1K 72 190
                                    

         Her şeyin bir güzelliği vardı. Bir kayboluşu bir yokoluşu. Bazı şeyler yokken bazı şeyler ise varken güzeldi. Neyi sevip neyi sevmediğimizi kestiremezdik. Grileri ve siyahları hep severdim. Maviyi sevmezdim mesela. Sonra geceye inat mavileri sevdim. Karşımda bana gülümseyerek ellerini uzatan mavileri. Şuan karnımda taşıdığım umut dolu mavileri.

   Gece bendim, benim benliğimdi. Gece Pamir'di. Gece bizdik. Umudumuzdu gece. Karanlıklardan beslendik. Yıldızlarımızı öldürdük çok kez. Yeniden doğmak uğruna feda ettik onları. Çok yandı canımız, çok acıttık. Ama biz en çok sevdik. En güzel biz sevdik. Her şeye inat koca koca sevgiler besledik.

"Sıkıldın mı güzelim?" Diye kulağıma fısıldadı Pamir. Sanki onun yanında sıkılmak mümkünmüş gibi.
Hayır anlamında kafamı sallayıp gülümsedim. Rüya ile Aras'a bakıyordum. İkiside çıkmış deli gibi dans ediyordu. O hallerine gülmemek elde değildi. Rüya'nın kafası güzel gibiydi. İçmeyi çok istedim fakat kolayla idare ediyordum. Bebeğimize zarar gelir düşüncesi her zerremi sarmıştı.

"Berkan nerede?" Diye sordum Pamir'e. Bir anda ortadan kaybolmuştu.

"En son iki hatunla yukarı gidiyordu." Pis pis sırıtan Pamir'e ters ters baktım.

"Ne o hoşuna gitti galiba?" Ben böyle söyleyince daha çok gülmeye başladı.

"Hamileyim diye gözün karıda kızda olmasın Pamir yemin ederim gebertirim seni." Beni kollarına çekti. Gözlerime uzun uzun baktı.

"Benim gözüm senden başka kadın tanımaz hatun." Ne kadar sinirliymişim gibi davransamda şuanda yanaklarını ıssırmamak için çok zor tutuyordum kendimi.

   Elini karnıma koyup güldü.

"Kızımız olacak hissediyorum. Hem de gözleri senin gibi bakan bir kızımız. Galiba katil olacağım."

"Yaaa medyum sayın Pamir bey peki sonra ne olacak? Neler görüyorsunuz?" Beni kendine daha çok çekip pis pis sırıtmaya başladı.

"Kızımıza küçük küçük bir sürü kardeş görüyorum." Öyle bir söyleyişi vardı ki gülerken gözlerimden yaş gelmişti.

"Sen doğuracaksın galiba?" Diye sorduğumda şaşkın şaşkın yüzüme baktı.

"Umudumuz gelsinde bir."

"Kız olacağını nereden çıkardın? Belkide tıpatıp sana benzeyen güçlü ve çok yakışıklı bir oğlumuz olacak?" Kafasını hayır anlamında salladı.

"Çok isterdim ama gözlerimi kapatıp elimi karnına koyunca sarı saçlı, saçları lüle lüle olan gözleri senin gibi mavi mavi bakan, gülümsemesiyle tüm karanlığımı aydınlatan bir kız çocuğu görüyorum." Böyle söyleyince neden gözlerim dolmuştu ki? Tam bir şey söyleyecekken parmağıyla beni susturdu. O kadar çok ses olmaya başlamıştı ki dudağını yavaşça kulağıma yaklaştırdı.

"Bazen gözlerimi kapattığımda karanlığı hissediyorum. Gecenin karanlığını. Zihnim benden habersiz yaşıyor ve bu karanlık beni boğuyor. Sonra bir şey oluyor. Minicik bir el elime dokunuyor. İrkiliyorum. Gözleri masmavi dolu dolu bir kız. Aynı sana benziyor Kayla. Gözleri, dudakları, bakışları, dokunuşu bile. Onun o minicik elleri içimdeki o koskocaman benim bile savaşmaya gücümün yetmeyeceği karanlığı yok ediyor." Sözleri karşısında bir damla yaş süzülmüştü gözlerimden. Yavaşça parmağıyla sildi.

"Bir kızımız olacak Kayla ve o minik elleriyle bizi yeniden yaşatacak. O bizim umudumuz."
   Kollarımı beline dolayıp kafamı göğüsüne koydum.

  Baban sana aşık miniğim, hem de sen daha dünya da yokken.

Nasıl da güzeldi ona dokunmak. Hissetmek ve hissettirmek. En dipten bulutlara çıkmak. Bataklıkta batarken bile onla battığımı bildiğimden hep gökyüzünü görmek. Gözlerindeki gökyüzüne dokunmak.

KURTARMAK UĞRUNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin