8.bolum

1.2K 88 12
                                    

Omer
Çalışma odasında bir kaç işim vardı. Onları hall edip yukarı çıktım. Zehra yoktu. Nerede ki acaba? Bir bir odalara baktım. Misafir odasının kapısını açtığımda resmen şok oldum. Bir birlerine sarılıyordular. İçimde bir şey sanki bir tuhaflaştı. Kalbim sıkıştı. Hiç bir şey düşünmeden direk Nihata yumruk attım. Zehranın kolundan tutup duvara ittim.
Z: ne yapıyosun yaa?nasıl vurarsın ona? Bırak.
Ö: siz nasıl boyle alçaklık yaparsınız? Benim evimde? Sizi uyarmışdım.
Z: yaa o benim...
Ö: sus.
Ömer
Nihat yerde oyle kalmıştı. Çok sinirliydim. O kızın kolundan tutup odadan çıkardım. Çırpınıyordu. Ona çok iyi bir ders vericem. Arabanın arka koltuğunu açıp onu ittim.
Z: nereye götürüyorsun beni. Nihat içeri de kaldı.
Ö: inanamıyorum,hala Nihat mı diyosun. Sus dedim sana. Sus.
Nereye götüreceğimi iyi biliyordum. 5 yıl önce çalıştığımız şirketin deposuna kilitleyeceğim onu. Aklı başına gelsin. O kadar öfkeliydim ki, o şirketi neden terk ettiğimiz aklıma bile gelmedi.
Şirkeye varınca, onu indirdim, kolundan sürütteyerek, depoya saldım.
Z: bırak beni. Ne yapıyosun?
Depoyu görünce hemen geri koştu.
Ö: nereye gidiyosun?
Kolundan tutup çektim. Yüz yüzeydik. Bir birimize gözlerimizle ateş ediyorduk. İçimde bir tuhaf his vardı. Eger o hisse kapılsaydım, belki de onu eve geri götürecektim. Amma dersini almalı. Sertçe onu depoya attım. Ağlıyarak bağırıyordu" bildiğin gibi deyil. Ne olur bırak. Ben suçsuzum" daha fazla orada durmadan arabama binip eve geldim. Nihata sorucaktım hesap.
Zehra
Nasıl biri bu? Bu kadar mı kötüydü? Ah abim, nasıl oldu acaba? Ya ben ne yapıcağım. Burası da oldukça korkutucuydu. Birden köşede bir şeyler haraketlendi. Korkudan çığlık atmaya başladım. Kapıya koşdum.
" imdat yardım edin. Kimse duymuyor mu beni? Ya yardım edin. "
Arkadan biri benim ağzımı tutdu. " susacaksan elimi çekicem. Korkma."
Bu kimdi? Sakincesine elini çekti. Hemen 2 adım geri atarak, karşımdakına bakdım: uzunboylu, hafif kilolu, 50 yaşlarında bir adamdı.
Y.  A: kızım korkma. Hiç bir şey yapmayacağım. Sen ne arıyorsun burda?
Z: ben.. beni kilitlediler bura. Siz?
Y. A: benim evim yok. Akşamları gelip burda yatarım, sabahlarıda giderim. Amma burası çok tehlikeli bir yer. Seni neden kilitlediler ki buraya?
Z: neden kilitlediklerini bilmiyorum( yalan söyledim, nede olsa tanımadık biri, ömeri satamazdım) peki siz bura nerden giriyorsunuz?
Y. A: bak kızım arkada kocaman bir pencere var, oradan giriyorum.
Zehra
Ben burda kalamazdım, her yer karanlıktı. Yaşlı adamın yardımıyla çıkacaktım burdan. Birden bir ses geldi. Korkudan köşeye sıkışdım
Bu neydi ki?
Y. A: işte tehlike. Hemen çıkmamız lazım.
Z: ne tehlikesi. Ne oluyor?
Y. A : burda ara sıra elektrik kaçağı oluyor. Zaten burda çalışanlarda onun için burayı terk etdiler. Hemen çıkmamız lazım. Dikkatli ol. Her yerde üstü açık kablolar var, yanarsın. Pencerenin karşısına geldik. Burda uzun bir merdiven vardı. Amca beni ireli çekip, önden gitmemi istedi. Hızlıca merdivenle çıkıyorduk. Ben so nuncu basamağımda, amca 5 -6 basamak aşağıdaydı. Elimi uzattım yardım için, sonrasında bir partlama oldu galiba.
Ömer
Eve geldiğimde hemen misafir odasına geçtim, Nihat yoktu. Demek kaçtın. Telefonu çıkartıp aradım.
Nihat
Kendime geldiğimde odada hiç kimse yoktu. Yavaş yavaş olanları hatırladım. Zehra! Ömer ne yaptı kardeşime. Butun odalara baktım. Hiç bir yerde yoktu. Dışarı çıktım bakmaya, Ömer aradı, çalışma odasına çağırdı.
N: Zehra nerede? Ne yaptın ona?
Ö: sen nasıl bir şerefsizsin haa? Benim evimde benim kardeşimi aldatıyorsun. Alçak! Ha birde suç ortağını soruyorsun. O kızada dersini verdim.
Nihat
Ömerin yakasından tutarak çekiştirdim" ne yaptın ona? Nerde? Söylesene. "
Ö: bırak. Onun gibi ahlaksız kızı eve getirerek en buyuk hatayı yaptım. Neden bu kadar merak ediyosun o ahlaksızı haa?
N: sakın onun hakkında bir daha  boyle şey duymayayım.
Ö: sen kimsin ki?
N:.abisiyim lan Abisi!!! Onu rahat bırak artık.
Ö: şimdide böyle bir oyun mu kurdunuz bana?
N: arkadaşım bu ne paranoyadır ya. Zehra benim kar-de- şim. Kanıtım da var. Sen zaten benim söylediğim hiç bir şeye inanmazsın ki. Al bu kolyeni, aç bak ne yazıyor.
Ömer
Kolyeni açtığımda içine  bir tarafına Nihat o teki tarafına Zehra yazıyordu. Tam ağzımı açacaktım ki oyuncakıarı gösterdi, küpeleri anlattı. Ve ceketin cebinden bir fotoğraf çıkardı. Fotoğragda bir adam kucağında bir kız çocuğu, yanında sarıldığı bir kadın, eşi heralde, ve bir erkek çocuğu. Fotoğrafı elinden aldım. Bu erkek çocuğu Nihatdı. Ayşe bana bir kaç kez Nihatın çocukluk fotoğraflarını göstermişti. Elimden fotoğrafı alıp ters çevirdi, arkasını gösterdi: Oktay, Seda, Zehra Nihat Eray. Hiç bir şey söyleyemedim. Nihat bana keçmişde olanları anlatıyordu. Sesim çıkmaz olmuşdu. İçimde bir taraf bayram ediyordu. Demek Zehra ben sandığım gibi biri deyil. Birden Zehrayı depoya kilitlediğim geldi aklıma. Olamaz. Ben ne yaptım. O depoda hep elektrik kaçağı vardı. Ya bir şey olduysa. Hiç bir şey demeden odadan çıktım. Nihat arkamdan sesleniyordu" Ömer nereye? "
Arabaya geçip son suratla depo olan yere gittim.
Deponun önünde polis araçları, polisler, bir sürü insan vardı. Neler oluyor burda? Depodan duman çıkıyordu. ZEHRA!!! Yok olamaz. Zehra Zehra deye deye depoya doğru koşdum. Polisler beni tutdular" beyefendi, giremezsiniz çok tehlikeli. Arkaya çekilin.
Ö: içeride, iç.. içeride biri var. Bırakın geçeyim.
Polis: evet içeriden bir ceset çıktı.
Ömer
Duyduklarım karşısında diyecek bir şey yoktu. Sanki kalbimi yerinden çıkartıp binlerce parçaya ayırdılar. Duz üste çöktüm. Polis beni kaldırarak, " içeride ki yakınızmıydı?
Ö: ev... evet içeride ki benim ka.. karımdı.
Polis: amma nasıl olur bu içeriden çıkan ceset kadına ait deyil ki.
Ö: ne? Peki bu kimin ceseti?
Bir yandan sevinerken bir yandan da Zehranın hala içeride olma korkusu beni sarmıştı. Hemen depoya taraf koşup içeri girdim.
Ö: Zehra'! ZEHRA! nerdesin. Ses ver. ZEHRA. her tarafa bakıyordum. Amma yoktu. Birden gözüm yukarıdaki pencereye takıldı. Orada kırmız bir şey vardı. Birden gözümun önüne bugun Zehranın giydiği elbise geldi. O zaman Zehra dışarıda. Hemen depodan öskürerek çıktım. İçeride ki dumandan az daha boğulacaktım. Deponun arka tarafına geçince yerde baygın bir şekilde yatan Zehrayı gördüm. Yanına gitdim. Başını ellerime aldım. " Zehra hadi aç gözlerini. Benim hatam. Dinlemeliydim." Kendimi tutamamıştım, ağlıyordum. Bilmiyorum, onu kaybetmekden korktuğum için mi ağlıyordum,yoksa haksız olduğum için mi. Zehra yavaş yavaş kendine geliyordu. Benim ağladığımı asla görmemeli. Göz yaşlarımı silerek onu kucağıma aldım.
Zehra
Gözlerimi açtığımda yanımda Ömer vardı. Ağlıyordu. Benim onu ağlarken görmem,onun gururu incilte bilirdi. Gözlerimi kapadım. Beni kaldırırken gözlerimi yeniden açtım. Yüz yüze geldik. Neden ağladı ki? Beni buraya kapatırken iyiydi. Birden aklıma yaşlı adam geldi. " bırak içeri girecem, içeride kaldı o"
Ö" kim kim içeride kaldı."
Z" o yaşlı amca o . Çıkardılar mı?
Ö: Zehra. Bırak şimdi onu. Alnında yara var. Kanıyor. Hemen hastaneye gitmeliyiz.
Z: o amca olmasaydı ben şimdi belki de ölüc...
Ömer parmağıyla dudağıma dokunup
" oyle deme. " dedi. Susmuştum ne diye bilirdim ki.
Z: yok ben bakıcam. Yoksa ona bir şey mi oldu.
Ö: Zehra sakinleş. O öldü.
Z: benim yüzümden. O ilk çıksaydı, ölmeyecekti.
Ö: tamam, tamam. Sakin ol. Hadi gidelim burdan. Polisler işe karışmasın.
Arabaya yakınlaşırken o amcanı gördüm. Ayaktaydı. Amma kolu kan içindeydi. Şu an yaşadığım sevinci hiç yaşamamışdım. O da ben tarafa bakarken, ben arabadaydım, yanında polisler olduğundan, yanına gidemedim. Elimi salladım. Oda bana.
Ö: ne yapıyosun sen? Kime el salladın?
Z: bak ölmemiş. Allahıma şukurler olsun. Ölmemiş.
Ömer
Alnından akan kan,yanaklarını kızartmıştı. Cebimden peçete çıkarıp siliyordum ki, elimden sert bir şekilde alıp" kendim silerim" dedi. Haklıydı. Ben onu ora kapattım. Keşke dinleseydim onu. Önümü dönüp hastaneye sürdüm. Arabadan hızlıca inip, kapısınl açtım. Beni affede bilecek mi? Hızlı adımlarla içeri girdi. Arkadından yetişmek için, bende hızlandım. Kiminle görüşüyor bu? Kim o adam?
Zehra
Hastaneye girdiğimde birine çarptım. Başımı kaldırdığımda, Umutu gördüm. Çocukluk arkadaşımız, Leylaynan benim.
U: hanımefendi iyimisiniz?
Z: Umut?
U: Zehra? Ne arıyosun burda? Alnına ne oldu?
Z: önemli bir şey deyil. Kücük bir kaza. Seni de tebrik ederim. Doktor olmuşsun.
U: teşekkür ederim Zehra. Sen peki? Babanın ölümünden sonra, okudun mu bir yerde?
Z: şey Umut. Bunları konuşmasak.
U: özür dilerim. Gel alnına pansuman yapalım.
Ömer
O adam Zehranın elinden tutup içeri saldı. Tanışıyorlar mı? Arkalarından odaya girdim.
U: beyefendi çıkarmısınız. Hastam var.
Ö: Zehra, canım nasıl oldun.
Yanına gittim, elimi omzuna koydum.
U: Zehra? Bu kim?
Ö: ben Zehranın eşiyim.Ömer Kervancıoğlu.
U: ben evli olduğunu bilmiyordum, Zehra. Tebrik ederim. Sizi de Ömer bey.
Z: sağol Umut. İşin bitti mi?
U: biraz kaldı.
Ömer
Bu Umutu gözüm hiç tutmadı. Zehraya bir başka bakıyordu. Kıskançlık hissim tavan yapmıştı. Ona bak, bilerekten işini uzatıyor. Zehraya kalkmasına yardım ederek, elimi beline koydum. Bana öfkeli öfkeli baktı.
U: Zehra, aramayı unutma. Yarın gelirsin, pansumanı değiştiririz.
Ö: gerek yok. Ben kendim değiştiririm.
U: olur mu, Ömer bey.
Z: meral etme Umut, biz hall ederiz. Sana kolay gelsin. Biz gidelim artık.
U: tamam Zehra. Sağol.
Zehra
Dışarı çıkar çıkmaz kendimi geri çektim.
Z: sen az önce ne yapıyordun öyle. Çocuğun yanlnda mahçup oldum.
Ö: ne yaptım ki? Sadece sana asılmaması gerektiğini, eşinim diye belirtdim.
Z: o benim sadece arkadaşım. Asılmıyordu da.
Ö: onun sana nasıl baktığını... ya sen neden mahçup oluyorsun ki? Önemli biri mi senin için?
Z: o sadece arkadaşım. Çocukluk arkadaşım. Ufff ben niye anlatıyorsam. Seni ilgilendirmez.
Yolda hiç bir şey konuşmadık. Eve gelince, kapının önünde Nihatı gördüm. Hemen koşup sarıldım. Arkamı döndüğümde, ömeri gördüm.
Z: bak anlata  bilirim. Ne olur vurma onu.
Ö: anlatmana gerek yok. Her şeyi biliyorum.
N: Ömer ne yaptın sen kardeşime. Zehra alnına ne oldu. Bir şey yapmadı dimi?
Z: abiciğim merak etme. O bir şey yapmadı. Sadece yolda ...
Ayşe: abiciğim. Nerede kaldınlz. Sizi bekliyorduk yemek için. Sizin haliniz ne boyle. Zehra? Alnın? Ne oluyor burda?
Ö: Ayşeciğim bir şey yok. Sadece ...
A: ne abi ne?
Z: Ayşeciğim, yolda küçük bir kaza geçirdikde. Amma merak etme, önemli bir şey deyil. Hadi geçelim içeri.

adını birlikte koyalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin