Zehra
Arkama döndüğümde o adamın elinde uzun bir şey vardı. Elini kaldırıp arkadan Ömeri vuracaktı.
Z: Ömerrrrr. Dikkat et..
Ömer
Arabanın bagajını bir kaç alet almak için açtım. Başımı aşağı eymiştim. Birden Zehranın çığlığı sonrada "ömer" diye bağırması duydum. Arkamı döndüğümde geçti. Adam elindeki sopayla başıma vurdu.
Zehra
Yanımdaki kadın beni çekiştirmeye başladı. Sonra da yere itip o şerefsizin yanına koştu. İkiside arabaya atlayıp, kaçtılar. Hemen Ömerin yanına koşdum. Başında kan geliyordu. Hava karalmıştı. Bu ormanlık yerde ne yapacağım ben. Ne kadar da kaldırmağa çalışsamda yapamadım. Yolun ortasında oylece kalmıştık. Birden yağmur başladı. Gök gürültüsü. Çok korkuyordum. İkimizde ıslanmıştık.
Z: Hadi nolur, kendine gel. Nolur.. çok korkuyorum.
Korkudan ağlıyordum. Gök gürültüsünü duymamak için başımı Ömerin göğsünü koyup kulaklarımı kapattım. Biraz kıpırdadı.
Z: Çok şukur. Nolur kalk. İyimsin?
Ö: ne oldu ki?
Z: yoldakiler arabayı çaldılar. Kakdık burada.
Ö: sana bir şey yapmadılar ki?
Z: yok merak etme. Hadi kalk.
Elimi Ömere uzattım. Başlnı tutarak kalktı. Koluna girdim. Birden ormanın işinde bur ışık gördüm. Galiba ev var orada.
Z: ışığı gördün mü?
Ö: ne ışığı? Nerede?
Z: o tarafta geliba ev var. Hadi ora gidelim yarsım isteriz.
Ömerin koluna girip ormanın içine girdik. Her taraftan garip sesler geliyordu. Amma korktuğumu belli etmemeliyim.
Buraz yürüdükten sonra karşımıza kücük bir kulübe çıktı. Amma ışık yoktu.
Ö: hadi girelim içeri. Sırılsıklam olmuşuz. Biraz burada kalarız. İlla ki evin sahibi gelicek.
Kapı açıktı. İçeri girdik. İçeride fazla bur şey yoktu:kanepe, iki dolap, soba, masa.
Hemen sobaya taraf koştum. Burası çok soğuktu. Üzerimizdekilerde yaş olduğu için daha bir soğul oluyordu. Ömer hemeb sobayı yaktı. Yatağın yanında ki dolapı açtım. İçinde bir kazak ve pijama vardı. Onları alıp Ömerin yanına gittim, pijamayı ona uzattım.
Ö: bu ne?
Z: üzerindekiler sırılsıklam al bunıarı giy.
Ö: ben hayatta başqa birisinin pijamasını giymem.
Z: nasıl yaa. İnatlaşma hadi giy. Uşütüceksin.
Ö: peki sen ne giyeceksin?
Z: bir şeyler bukdum ben. Sende inat etme.
Ö: tamam o zaman giyeyim.
Zehra
Gömleyini açarken zorlanıyordu. Kol düğmelerini açmasına yardım ettim. Kolu çok kötü yanmıştı.
Gömleğininin düğnelerini açarken başımı aşağı salmıştım. Bugun evde olanlardan sonra, hızlı hızlı açtım düğmeleri. Hemen de arkama döndüm.
Ö: sağol.
Z: ben bakmıyorum. Rahat giy.
Zehra
Ellerimle gözlerimi tutmuştum. Giymesini bekliyordum.
Ömer
Üzerimi istemeden de olsa değiştirdim. Haklı,eger boyle yaş kıyafetle otursam, hastalanabilirim.
Ö: tamam ben bitirdim.
ses yok.
Ö: sana diyorum. Duymuyormusun?
Zehra
Gök gürültüsünden çocukluğumdan beri korkarım. Şimdi de duyunca hemen ellerimi gözlerimden çekip kulağımı sım sıkı kapattım duymamak için. Gözlerimi sıktım. Biraz öne eğildiğimde ayağıma bir şey deydi. Gözlerimi açtım ve o tam karşımdaydım.
Ömer
Önüne geçtim. Kulağını kapatmış, gözlerinide sımsıkı sıkmıştı. Çok komik gözüküyordu. Kulaklarını neden kapattı ki? Biraz öne gelince ayağı ayağına deydi. gözlerini açtı. Aramızda az bir mesafe vardı. Ben onun yüzünü ezberlerken, o bana şok olmuş halde bakıyordu.
Ö: ben . Ben ..
Z: (iç ses: niye boyle bakıyor?) Şimdi sen arkana dön. Bende üzerimi değiştiriyim. Hadiii. Sana diyorum.
Ömer: haa tamam. Döndüm.
Zehra
Kazağı giydim. Kollarıda boyuda gayet uzundu.
Z: döne bilirsin.
Ömer
Döndüğümde onu oyle görünce dayanamadım, güldüm.
Z: ne var burada komik. Biraz uzun kolları o kadar. Sanki senin ki komik değil. Pijaman kısa kalmış.
Ö: yoo. Bir şey demedim. Çok yakışmış.
Zehra
İkimizde kanepeye geçip oturduk.
Z: ben acıktım. Sen acıkmatın mı?
Ö: aslında evet. Biraz acıktım. Burada yemeğe bir şeyler varmı ki?
Z: dur ben bi bakayım. Dolabı açtım. Sadece makarnalar, şeker, tuz, çay vardı.
Ö: buldun mi bir şey?
Z: evet makarna, çay, şeker. Makarna yapacağım.
Ö: tamam. Bende çay demleyim.
Zehra
Makarnanı sobanın üstüne koydum. Çay hazırdı. Çay içtik. Biraz ısınmıştık. Sonra da makarna yedik.
Ö: ellerine sağlık. Doydum.
Z: afiyet olsun. Bende.
İkiside kanepeye geçtiler.
Z: başın ağrıyor mu?
Ö: yok merak etme. Bir şey sora bilirmiyim?
Z: evet.
Ö: Umut? Çok eskiden tanışıyormusunuz?
Z: niye sordun ki?
Ö: hiç öylesine merak ettim.
Z: ben, Leyla, umut 7 yaşımızdan arkadaşız. Bir okula gittik. Üçümüzünde tek bir hayali vardı. DOKTOR olmak. Leyla sonradan vazgeçti hayalinden. Amma biz kararlıydık. Birlikte hazırlaşıyorduk sınavlara. Son iki ay kala babam vefat etti. Sonrada ben çalışmak zorunda kaldım. Anneme ablama bakmak için. Umut şimdi doktor. Amma ben...
Ö: çok üzüldüm. Yani doktor ola bilirmişsin aslında. Yakışırmış sana doktorluk. Sen çok iyi birisin.
Zehra utanarak: teşekkür ederim. Peki sen ne olmak istiyordun çocukken?
Ö: inanamıyacaksın, amma bende hep doktor olmak istiyordum. Hep bir hayalim vardı: doktor olup, Ayşeyi kendim iyileştirecektim. Amma bana babamdan şirket kalmıştı, onun için hayalimden vazgeçtim. Keşke doktor olsaydım da. Ayşeyi iyileştirseydim.
Z: Ayşe hastamıydı?
Ömer titreyen sesiyle: evet. Kanserdi. Şimdi de...
Z: üzülme, bak Ayşe şimdi çok iyi. Hem sen şirket yöneticisi gibi de çok başarılısın. 2010 yılında aldığınız ödül bunun ıspatı. 2011 de o meşhur Kıbrıs ihalesi.
Ö: teşekkür ederim. Amma sen nereden biliyorsun bunları?
Z: ben Nedim holdingde asistan olarak çalışıyordum. Bizim holding sizinkiyle bir proje yapmak istiyordu. Bu işide bana ve Leylaya verdi. Sizin şirketinizi o zaman çok iyi araştırmıştım. Hatta biliyormusun gelecekte sizin şirkette çalışmayı hayal etmiştim.
Ö: anladım. Bu eve hiç kimse gelmiycek mi? Haşmet beyler bizi merak etmişlerdir. Telefonda arabada kaldı.
Z: yapacak bir şet yok. Burda bekleriz. Sabah çıkarız yola. Belki kimse yardım eder.
Zehra
Çok yorgunduk. Gözlerim kapanıyordu. Daha fazla dayanamadın, uyudum. Bir sesle uyandım. Dışarıdan geliyordu. Ömere baktım. Uyumuştu. Uyandırsam mı? Yoo uyusun. Yine ses gelince çok korktum. Galiba dışarıda biri var. Korkudan Ömerin koluna sarıldım.
Ömer
Çok yorgundu. Hemen uyudu. Novbet bana kaldı. Başını omzuna koymuştu. Ben onu izliyordum. Elimi saçını okşamak için kaldırdım. O sırada dışarıdan ses geldi. Hemen uyandı. Ben bilerekten gözlerimi kapattım ki onu izlediğimi anlamasın. Biraz geçdikten sonra koluma sarıldı. Dışarıdan sesler geliyordu. Muhtemelen ormandaki hayvanlardır. Gözlerimi açtığımda onun yüzünü gördüm. Oda beni izliyordu.
Zehra
Onu izliyordum. Ne kadarda huzurlu uyurken. Amma uyandığında adeta bur Zorba. Amma bugun benim için elini yandırdı. Beni korumak için. Birden gözünü açtı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sarıldığım kolunu çekti. Aha da Zorba. Neden sarıldım ki. Ne yapıyor bu? Bana Sarıldı.
Z: Ne yapıyorsun?
Ö:sadece sus ve uyu. Korkma yanındayım. Rahat ol.
Z: amma...
Ö: şşşşşt. Sakin ol. Uyu.
Zehra
O kadar sıkı sarılmıştı ki. Çok huzur vericiydi onun kollarının arasında olmak. Kokusunu içime çekmek.
Ömer
Neden yapıyorum bunları? Ne oluyor bana boyle? Dün ölüme terk ettiğim kıza şimdi sarılmışım. O kadar güzel kokusu vardı ki. Parfum deyil. Kendi kokusu. Boyle sarılarak uyuduk.
Zehra
Uyandığımda hala kollarının arasındaydım. Yüzüne düşen saçlarını düzeltmek için elimi yüzünü götürdüm. Saçlarını düzeltirken uyandı.
Z: şey yarana bakıyordum da.
Ö: önemli deyil. Sabah oldu niye hiç kimse gelmedi. Hadi kalkalım. Üzerimizi değiştirip çıkarız. Kıyafetkerimiz de kurumuş.
Birden kapı açıldı... içeri biridi girdi.Bolumu nasıl buldunuz arkadaşlar?okuduğunuz ve yorum yaptığınız içim teşekkur ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adını birlikte koyalım
Teen FictionBen seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim Parlak bir inciydin benim için Paha biçilmez bir inci Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da Beni sardigi bir anda sevdim Seni sadece selvi boyu...