9. bolum

1.3K 93 9
                                    

Zehra
Televizyonda bugun benimle depoda kalan yaşlı adamı gösteriyordular. Şimdi bittik.
muhabir: beyefendi, depoya nasık girdiniz? ne işinuz vardı orda?
Y.A: ben bu depoda akşamları gelip kalıyorum. Evim yok benim.
Muhabir: peki içeride başka birisi varmıydı? Polisiler bir adamın karım diye içeriye girdiklerini söylüyorlar.
Zehra
Karım mı? Benim için yanan depoya mı girdi? Amma bu nasıl olur? Nasıl birisi bu? Neyse şimdi yanıcaz. Eger amca benim içeride olduğumu söylerse, adımı da biliyor. Yandık.
Y. A: yok evladım. İçeride hiç kimse yoktu. Ben yalnızdım.
Muhabir: tamam beyefendi. Geçmiş olsun.
Ömer
Zehrayla bir birimize rahatlamış bir şekilde baktık.
Ayşe: abiciğim siz odanıza gitmiyormusunuz?
Ö: evet Ayşeciğim gidicez şimdi. Ber kese iyi geceler.
Zehra
Odata geçtik. Ömer çalışma odasına ineceğini söyledi. Bende biraz geçtikten sonra aşağı Yasemine bakmak için indim. Alevi koridorda gördüm.
A: Zehra? Siz odanızda deyilmisiniz? Ömer nerede?
Z: Ömerin çalışma odasında işi vardı da. Bende şimdi onun yanlna gidiyorum. Su istemişti.
A: anladım.
Zehra
Alev gözünü süzerek yukarı çıktı. Şimdi eger bende yukarı çıkarsam, beni yine sorgululayacak. En iyisi çalışma odasına geçeyim.
Çalışma odasının kapısı açıktı. İçeride biriyle konuşuyordu. Adımı duyunca dinlemek için kapının arkasına geçtim.
Ömer
Çalışma odasına geçtim. Bugun olanlar beni çok yormuştu. Demir aradı.
D: Ömer, şimdi televizyonda gördüm, biz bir önceki şirketin deposu yanmış. Biliyormusun?
Ö: evet Demir. Ve az daha Zehra orada ölecekti.
D: nasıl? Ne alaka Zehra?
Ö: Demir sonra anlatırım. Şimdi çok yorgunum.
D: Ömer, bir dakika bekle. Sana çok iyi bir haberim var. İhaleyi aldık. Tebrik ede bilirsin kardeşini.
Ö: Demir bu çok iyi oldu. Tebrik ederim seni kardeşim. Sana güveniyordum. O zaman en yakın zamanda İstanbula geri dönüyorsun.
D: evet kardeşim. Eger bir sorun olmasa yarın dönücem. Zehrayla da tanıştırırsın artık bizi.
Zehra burdan sonra olan dialogu dinler
Ö: Zehraylamı? Evet tanıştıracağım. Amma biliyormusun Demir, sandığım gibi biri deyil
D: nasıl yani? Daha kötü mü?
Ö: yoo tam tersi. Çok samimi, içten, kendisinden başka her kesi düşünür. Rolünü de iyi yapıyor yani.
D: Ömer? Yoksa sen etkileniyormusun Zehradan?
Ö: hayır canım. Ne alaka. Sadece Ayşeyi mutlu etdin yeter. Neyse Demir. İyi geceler. Görüşürüz.
D: iyi geceler kardeşim.
Zehra
Duyduklarım beni sevindirmişti. Onun benim hakkımda olan düşüncelerinin hiç bir zaman deyişmeyeceğimi düşünüyordum.
Zehra düğün gununu, ona sarılmasını, bakışmalarını hatırlar. Bu düşüncelere dalıp gider.
Ömer
Gerçekten ondan etkileniyormuyum? Yok daha neler. Amma nedense onun yanında kendimi bir farklı hiss ediyorum. Aklıma onunla bugun yaşadıklarımız geldi. Nasıl bu kadar kaba ve sert ola bildim. Özür dilemeliyim. Kapıyı açtığımda Zehrayı gördüm. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
Z: şey ben şey için geldim de
Ömer gülümseyerek: ne için? Anlamadım?
Z: yani Alev beni aşağıda gördüde. Senin yanına geleceğimi söyledim.
Ö: aşağıda ne yapıyordun ki?
Z: yasemine bakıcaktım. Sen çık odaya ben de gelicem.
Ömer
Yukarı çıktığımda Alevin sesinu duydum. Bu aralar bir garipti. Neden benim evlenmeme bu kadar tepkiliydi ki? Birden Zehranın adını duydum. Hemen kapının arkasına geçip dinleme başladım.
Alev kendi kendisiyle konuşuyordu her zaman ki gibi
A: o varoş gülünü Zehrayı sürüm sürüm süründücem. Bu eve gelin geldiğini pişman olucak. Nasıl benim sevdiğim adamla evlenir. Nasıl? Pişman edicem onu! Pişman! Ömer benim olmalı benim! Yarın Ömerden bir haftalık izin isteyeceğim, evde kalıp Zehraya bu evi dar edicem. Bunu o istedi. Yani bu evlilikte bir yanlış var. Ömer onun gibi birini sevemez. O yılan Ömeri zorladı bu evlilik için. Parasında gözü var. O kızı öldüre bilirim hatta.
Ömer
Duyduklarıma inanamıyordum. Alev, yıllardır kardeşim gibi baktığım kuzenim Alev, beni seviyor. Çok şaşırmıştım. Hele Zehra için söyledikleri. Öldürmek ne demek. Bu kız tam bir manyak. Zehrayı ondan korumalıyım. Amma nasıl. Yarın benden izin isteyecek. Tamam Alev. Vericeğim izni. Amma öylesine boş kalıcaksın. Zehraya zarar vermene asla izin vermem.
Odaya girdiğimde Zehra kanepede uzanmış, uyuyordu. Koltuğa geçip onu izledim biraz. Keşke başka şartlarda, başka bir yerde tanışsaydık.
Sonra bende kendi yerime geçip uyudum.
Ömerin rüyası
Zehra depoda eli kolu bağlı bir şekilde bağırıyordu: yardım edin. Ömer, kurtar beni....
Yanlna Alev geldi, elindede silah.
Ben depoya doğru koşuyordum. Amma mesafe azalmıyordu. Aksine sanki uzaklaşıyordum. Zehra diye bağırıyordum, sesim çıkmıyordu. Alev silahı Zehranın başına dayadı
Zehra Ömer diye bağırıyordu. Ben ise ona yardım edemiyordum. Onu koruyamadım Alevden.
Zehra
Gece yarısı uyandım. Susamıştım. Sürahi Ömerin baş ucundaydı. Yavaş yavaş parmak ucunda Ömerin yanına gittim. Birden ağladığını fark ettim. Ne oluyor? Galiba kabus görüyordu. Kan ter içindeydi. Yavaşcasına omzuna dokundum. Bu sefer duyduklarım, inanamıyorum, adımı sayıklıyor, hemde ağlıyor. Hemen uyandırmalıyım. Eline dokununca, kolumu tutup çekti. Yatağa düştüm. Arkadan bana sımsıkı sarıldı. Hala Zehra diye ağlıyordu. Birden ağlamayı kesti. Nefesi düzeldi. Uyandımı ki. Kendimi kalkmak için gersemde, bana  sarılmıştı. Uyuyor hala. Ne yapıcağım ben. Nefesini boynumda hiss ediyordum. İçimde tarif edilemiyecek bir hiss vardı. Bir taraftan çok gergindim, bir taraftan da onun bana sarılmasıyla duyduğum sıcaklık. O kadar huzur vericiydi ki bu hiss. Omerin rüyasının devamı.
Zehraya ulaşamıyordum. Alev onu öldürecekti. Zehraya " seni seviyorum, beni affet dedim" oda bana " seni seviyorum" dedi. Birden kendimi Zehraya yakınlaşırken hiss etdim. Mesafe azalıyordu. Deli gibi koşuyordum. Zehraya kavuştuğumda Alev yoktu. Zehranın ise elleri çözülmüşdü. Bir birimize sım sıkı sarıldık.
Zehra
Gözümü açtığımda sabah olmuştu. Neler olduğunu anlamıyordum. Birden hatırladım gece olanları. Ömerin eli hala üzerimdeydi. Ömer dün gece olanları asla oğrenmemeli. Hemen kalkmalıyım. Birazdan uyanıcak. Kalktığımda boynumda bir ağrı hiss etdim. Ömer de kıpırdayınca,  beni görmemesi için odadan ışık hızıyla çıktım.
Ömer
Uyandığımda sanki içimde bir huzur vardı. Dün ki rüyada, ne rüyası kabus du kabus. Amma çok ilginçdi. Zehraya onu sevdiğimi söyledim, ona sarıldım.  Sanki gerçekte sarılmışım gibi hiss ediyordum. Neyse. İşe gitmeliyim bugun, kalkıyım artık. Yataktan kalkınca yere bir şey düştü.
Zehra
Banyoda aynanın karşısına geçtim. Yok artık. Kolyem. Tabii ya yatakta kaldı. Uyandımı ki. Gidip sessizce alayım. Odaya girdiğimde Ömer uyanmıştı. Çok geç. Kolye elinde. Bana şaşkınlıkla bakdı.
Ö: bu kolyenin ne işi var burda?
Z: bilmem. Yani düşürmüşümdür. Nerede buldun ki?
Ö: yerdeydi.
Zehra rahatlayarak: tamam ven alayım onu. Heralde dün su alırken düşürmüşümdür.
İkiside kahvaltıya inmek için hazırlanırlar. Ömet odaya girdiğinde Zehrayı her zaman mi gibi biraz izler. Yanına yaklaşınca, Zehra ani oıarak döner.
Ö: ben sana bir şey söyleyecektim de.
İş sesi( ne söyleyecektim ki. Unuttun mu. Ne oluyor bana? Kendine gel ömer)
Z: evet dinliyorum.
Ö: şey ben...
Z: iç ses( acaba dün olanları hatırladı mı. Ne olur böyle bir şey olmasın. Nasıl yüzüne bakarım)
İkiside bir birlerine bakarak iç sesleri konuşur.
Z: istersün sonra konuşuruz. Ben aşağı ineyim.
Ö: yoo hayır. Önemli. Bugun den itibaren bizim şirkette çalışacaksın. Evde Alev seni sıkıştıracak. En iyisi benim yanım.. yani şirkette olursun. Zaten bir haftalık.
Z: nasıl yani? Bir haftalık öyle mi? Peki Alev şirkette çalışıyor, beni orada görürse yine sıkıştıracak.
Ö: Alev bu hafta evde olucak.
Z: anladım. Peki ne yapıcağım şirkette?
Ö: benim asistanım olursun.
Z: asistan mı?
Ö: evet,beyenemedin mi? İstersen şirket yoneticisi ol.
Z: dalga geçme. Tamam amma bak bir haftalık.
Ö: tamam. Hadi aşağı inelim. Her kes bizi bekliyor.
Her kese masaya geçmişti.
Nihat Zehrayı görer görmez yüzü güler: Zehra, nasıl oldun? Yaran nasıl?
Z: merak etme Nihat, iyiyim.
A: Zehra, değiştirdin mi sarğıyı?Z:Kahvaltıdan sonra değiştireceğim sarğıyı.
A: yardım ister misin Zehracığım?
Ö: ben yardım ederim.
A: oooo doktor Ömer Kervancıoğlu.
Koray: vay bee abime doktorluk bile çok yakışır.
Asya: dayıııııııııı
Ö: günaydın cimcime.
Yanağından öper.
Ayşe: abi biliyormusun, dün gece,Asya tutturdu ki sizinle uyuyacağım, bizde yanımıza getirdik ki, akşam uyandı ki dayımlarla uyuyacağım. Bende sizi rahatsız etmek istemedim, amma o kadar mız mızlandı ki, mecbur kaldım. Sizin odanıza gönderdim. Sizi rahatsız etmedi dimi? Butun akşam bunu düşündüm.
Zehra
Ne? Asya bizi öyle gördümü? Ya söylerse. Yandın Zehra.
Ö: Ayşeciğim, Asya bizim yanımızda deyildi ki.
Asya: anne ben kendi odamda yattım.
Ayşe: niye ki canım?
Z: Asyacığım, gel sana bir şey vereceğim.
Başını aldatmalıyım. Asya asla hiç kimseye söylememeli. Yaa abim duyarsa.
Asya: Zehra abla  ne vericeksin ki?
Z: sürpriz. Git bir odana bak. Orda yatağının üzerinde.
Asya koşarak yukarı çıktı. 5 dakika sonra aşağı bir bebekle indi.
Asya : Zehra abla, bu benim mi?
Z: evet canım senin.
Ayşe: Zehracığım ne kadar güzel.
Yasemin: ablam bana da yapardı ben küçükken.
Ayşe: Zehracığım ellerine sağlık çok güzel.
Alev aşağı başını tutarak iner.
Müzeyyen: Alevciğim, kızım ne oldu sana?
Alev: teyzeciğim, başım ağrıyo, galiba hasta olucam. Ömer ben bir hafta işe gelmesem? Kendimi çok kötü hiss ediyorum.
Ö: tamam Alev. İzinlisin. Bizde çıkalım mı canım?
Alev: Siz nereye?
Ö: ben unuttum size söylemeyi, Zehra artık benimle birlikte şirkette çalışacak.
Nihat: gerçekten  mi?
Kardeşimle rahat sohbet ede bilirim orada.
Alev: nasıl olur bu? Zehra çalışamaz ki? Zehra nü biliyor ki bizim şirkette çalışacak?
Zehra
Alev fazla ireli gidiyordu. Ne hakkı var benim hakkımda boyle konuşmaya.
Yasemin: Alev benim ablam 4 dil biliyor. Onun için çok zor olmayacak. Benim ablam rus, arap, ingilis ve alman dilini sizin şirketinizde çalışan her kesten daha iyi bilir.
Z: abartma istersen Yaseminciğim.
Ayşe: oooo Zehracığım. Tebrik ederim. Abim senin gibi biriyle çalışacağı için çok şanslı.
Ö: evet çok şanslıyım.
Ömer
Kapının önünde Zehranın hazırlanmağını bekliyordum. Asya yanıma koşdu.
Ö: prenses, sen dün bizimle neden uyumadın.
Asya: dayıcığım, sen Zehra ablayla( elleriyle göstererek) boyle sarılmışdınız,  bende çıktım.
Zehra
Aşağı indiğimde Asya Ömerin kucağındaydı. Aman Allahım her şeyi anlattı. Yanaklarım yanıyordu.
Ömer
Demek dün gerçekten sarılmışım ona. Kolyede ben kalkarken yatakdan düşdü. Yanakları kızarmış, gözleri irileşmiş şekilde bana bakıyordu. Benim yanıma yatağamı geldi? Yok artık. Benden nefret ederken boyle bir şey asla yapmaz. Onu daha fazla utandırmamak için, Asyayı kucağımdan indirip" evet Asyacığım, rüyan çok güzelmiş, prensle prenses sarılmışlar"
Zehra.
Çok şukur. Bizi anlatmadı. Rüyaymış. Kendimi toparlayıp, yanlna gittim. Asyayı öpüp çıktık. Şirkete varınca, benden önce inip kapımı açtı. Kulağıma eyilip" oyunu burada da devam etmek zorundayız" dedi. Kafamı salladım.
Şirkete girince beni kendi odasına aldı. Bu odada olan anılar gözümün önünden geçti. Bir an ağlamak istedim. Amma ağlamıyacağım.
Ö: sen geç otur, ben şimdi gelicem.
Z: tamam.
Çok geçmedi ki Ömer elinde bir sürü dosya getirdi. Önüme blraktı.
Ö: yasemin 4 dil bildiğini söyledi. Al bunları türkçeye çevir. Boş oturma.
Z: bunlar çok. Nasıl yapıcağım.
Ö: demek ki Alev haklıymış. Senin için bir iş deyil. Tamam o zaman geç boş boş otur.
Ömer
Bumları söylerlen onu kırmak gibi bir niyetim yoktu. Sadece gaza getiriyordum. Galibada başardım. Butun dosyaların eline alıp, karşımda ki masaya geçti.
Zehra
Ne Alevi? NE?  Haklıymış mışmış da. Yapa bilirsin Zehra. Sen becerirsin. Sandığımdan da zordu. Amma yapacaktım. Hemde hepsini bugun.
Ömer
Arada bir başlmı kaldırıp Zehraya bakıyordum. O kadar güzel ki. Sanki su damlası. Ne diyorum ben yaa. İşine dön Ömer. Amma karşımda oyle oturunca ben odaklanamıyordum. Yerimden kalkıp yanına gittim. O kafar odaklanmıştı ki işine beni fark etmedi. Biraz aşağı eğilince oda başını çevirdi. Yüz yüze geldik. Şaşırmışdı. Ben ise ona oyle bakıyordum. Onu anlamaya çalışıyordum. Gözlerinde kaybolmuşdum. Galiba Demir haklı. Kendimi durduramıyordum. Git gide yakınlaşıyordum ona. O  bilmiyordu galiba ne yapacağını. Birden biri içeri girdi. Arkamı döndüğümde onu gördüm.

adını birlikte koyalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin