Bu bolum çok güzel olması içi elimden gelen her şeyi yapacağım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.
Zehranın masasının üstünde olan aynadan, odaya giren Alevi gördüm. Hiç bozmadan aynı pozisyonda, Zehranln gözlerine bakarak" Alev. Burada. Bizi izliyor"
Zehra
Bu Alev de çok olmaya başladı.
Ö: hayatım, yemeğe gidelim mi? Yorulduk.
Z: olur. Bende acıktım zaten.
Ömer
Alevin geldiğini guya fark etmemiş kimi dönerken, şaşırmış gibi yaptım.
Ö: Alev? Sen niye geldin ki? Hasta deyil miydin sen ?
A: biraz iyileştim de. Siz ne yapıyorsunuz?
Ö: bizde çıkıyorduk. İyi ki geldin.
A: tamam olur bende gelirim sizinle yemeğe.
Ö: Alevciğim, sen yanlış anladın. İyi ki geldin, iş konusunda dedim. Araştırman gereken dosyalar var. Onlara bakarsın diye söyledim. Hadi sana kolay gelsin.
Elimi Zehranın beline koyarak odadan çıktım. Şirketten çıkana kadar oyle yürüdük. Zehra kendini geri çekince, bırakmadlm. Eminim Alev yukarıdan da bizi izliyordur. Başı kaldırdığımda Alevi camın kenarında gördüm. Zehranı kulağına fisıldadım" Alev hala izliyor. Biraz sabr et"
Arabaya geldiğimizde kapını açıp Zehraya elimle binmesini işaret ettim. Direksiyona geçip, restoranta sürdüm.
Ö: hadi in. Bir şeyler yiyelim.
Z: hayır inmiyorum.
Ö: neden?
Z: senden hiç bir şey istemiyorum. Dün olanları hala unutmadım.
Ö: ben öz.. kendin bilirsin. Burada bekle o zaman.
Z: nereye gidiyorsun?
Ö: yemek yemeye. Bizde teklif var, ısrar yok.
Zehra
Arabadan inip restoranta girdi. Buna bak ya. İnsan bir özür diler. Özür. Neredeeeee. Zorba nolucak Zorba işte. Amma bende açmıştım. Ne yapsam acaba. Aman neyse eve gidince yerim. Bir saat geçti, hala gelmemişti. Bu adam ne yapıyor orada. Sanırsın kahvaltı, öğle ve akşam yemeyi hepsini birden yiyor. Ufff sıkıldım
Ömer
Masaya geçtim. Sipariş verdim. Yemekleri getirdiler. Amma yiyemedim. Neden gelmedi ki. Nasıl boğazımdan geçicek şimdi. Aklıma bir fikir geldi. Garsonu çağırdım
Ö: simit var mı?
G: hayır efendim yok. Amma isterseniz alıp getire biliriz.
Ö: evet iyi olur bu.
Kendi yemeğimi yedim, simitleri bekliyordum. Bir saat olmuştu. Sıkılmışdır şimdi o. Garson elinde paketlemiş simitleri getirdi. Hesabı ödeyip çıktım.
Arabaya bindim. Elimdeki paketi ona uzattım. Şaşkın şaşkın bana baktı.
Z: bu ne şimdi?
Ö: simit. Daha önce sevdiğini söylemiştin.
Z: sağol.
Elimden alıp paketi açtı. Bir simiti bana uzattı.
Ö: yok sen ye. Ben zaten içeride yedim.
Z: tamam. Teklif var, ısrar yok.
Ömer
Benim lafımı söyledi. Ahh bu tripli tavırların olmasa da.
Zehra
Simitleri yedim. Gerçekten çok açtım.
Z: işe dönmüyor muyuz?
Ö: yoo hayır. Sende yoruldun. Eve gidelim.
Z: tamam. Sen bilirsin.
İkisininde aynı anda telefonu çalar. İkiside aynı anda açarlar.
Z: ben ilk önce açtım. Sen kapat ben konuşayım rahat.
Ö: nedenmiş o? Hayır ben açtım. Hadi kapat.
Z: kapatmıyacağım..
Ö: bak benimki daha önemli. Arkadaşım arıyor.
Z: benimki de önemli.
İkiside inatlaşırlar ve kapatmazlar. Aynı anda konuşirlar.
Zehraya Leyla arar, Ömere de Demir.
Zehra-Leyla konuşması.
L: canım yanında biri mi var ? Sonra ararım ben.
Z: hayır canım merak etme. Yanımda Zorba var. Konuş sen rahat rahat.
L: zorba? Ömer mi?
Z: evet o.
L: seninle de görüşemedik. Düğünden sonra, nasıl oldun merak ettim. Her şey yolundamı.
Z: evet Leyla. Görüşemedik. Sana çok şey anlatacağım. Bir bilsen neler oldu. Yarın görüşelim mi?
L: canım çom isterdim. Amma yarın Demir dönüyor da Almanyadan. Onunla buluşacaktık. Ne olur kusura bakma.
Z: yok canlm ne kusuru. Sen şimdi özlemişsimdir Demirini. Bizi de bir tanıştıramadın. Artık tanıştırırsın bu kez.
L: tabii canlm. Neden olmasın ki. Zehracığım, benim kapatmam lazımda sonra yine konuşuruz. Ayşeyle Yasemine selam söyle. Öptüm.
Z: tamam canım.bende.Ömerle Demirin konuşması.
D: yanında biri mi var?
Ö: evet var. BAŞ BELASI.
D: Zehra mı?
Ö: evet o.
D: kardeşim sorun yokdur İn saa Allah.
Ö: yok merak etme her zaman ki gibi işte. Sen ne yaptın. Dönüyormusun bugun?
D: yoo kardeşim. Yarın Allahın izniyle dönücem. Amma burda bir sorun var da Ömer.
Ö: ihaleyle ilgili mi?
D: yani sayılır. Anlaşma yaptığımız şirketin yöneticisi Haşmet bey seninle yüz yüze görüşmek istiyor.
Ö: bu mu sorun? Tabii görüşürüz.
D: yani tek seninle görüşmek istemiyor. Bak Ömer bu Haşmet bey çok aile canlı biri. Senin evlendiğini öyrenince, hep beraber bir akşam yemeyi yapmak istiyor. Yani anlayacağın Zehra da katılmalı akşam yemeğine.
Ö: bir bu eksikti. Yani başka yolu yokmu. İptal etsen.
D: artık çok geç. Adam yarına sizi dağ evine bekliyor.
Ö: offff. Ne yapalım ki. Mecbur gelicek benimle. Tamam kardeşim yarın şirkettü görüşürüz.
D: Ömer, ben yarın gelmesem şirkete. Leylala söz verdimde.
Ö: tamam tamam. Gelme. Hadi kapattım. Görüşürüz.
İkisi de aynı anda kapatıp bir birlerine trip atarlar.
Ömer
Eve geldiğimizde Zehra arabadan inecekti ki elinden tuttum.
Ö: bir dakika bekle. Sana bir şey soyleyeceğim.
Zehra elini çekerek: tamam dinliyorum.
Ö: yarın bir iş yemeğine gideceğim. Çok önemli, şirket için.
Z: eeee. Bana niye söylüyorsun ki. İzin mi alıcan benden?
Ö: sende geliyorsun benimle.
Z: amma ben..
Ö: konu kapandı. Geliceksin, itiraz istemiyorum. İnelim.
Zehra
İçeri geçdik. Ayşe, Yasemin, Müzeyyen anne salondalardı.
Y: abla) nasılsın? Nasıl geçti ilk iş günün günün?
Z: iyiyim canım. Biraz yoruldum, amma iyi geçti.
A: Zehracığım tebrik ederim seni. Çok yeteneklisin. Yaseminle senin hakkında konuştuk da. Abim çok şanslı.
Ömer Zehranın elini tutarak: evet çok şanslıyım.
İçeri Nihat girdi. Zehra hemen elini çekti.
N: oooo Zehra? Nasıl geçti iş gunun?
Z: sağol Nihat, iyiydi.
Akşam yemeğini yedikten sonra odaya gitdim. Leylayı aradım.
Ömer
Çalışma odasında bir kaç işim vardı. Onları halledip yukarı çıktım. Kapıyı açtığımda Zehrayı telefonla konuşurken gördüm.
Z: Leyla yani inana biliyor musun? Tuttu kolumdan yatağa çekti. - yoo kabus görüyordu galiba. Benim adımı sayaklayarak ağlıyordu. Bende uyandırmak istedim ve olan oldu. Yoo, hatırlamıyor galiba. Bilmiyorum Leyla, İn saa Allah hatırlamaz. Tamam canım, iyi geceler.
Ömer
Ben mi çektim yatağa? Gerçekten de ona sarılmışım. Amma kabus sandım ben. Bunu oyrendiğimi asla bilmemeli, zaten çok utanmış.
İçeri girdiğimde telefonu kapattı, göz göze gelmemek için başını aşağı salıb , odadan çıktı.
Zehra
Leylayla konuşduktan sonra o geldi. Hemen odadan çıktım. Banyoya girdim. Dün akşam olanlar aklımdan hiç çıkmıyordu. Unutamıyordum... Pijamalarımı giyip uzandım yattım.
Sabah
Ömer
Uyandığımda ilk iş yanıma baktım, sonrada koltuğa taraf. Orada uyumuş. Kalkıp banyoya geçtim, elimi üzümü yıkayıp odaya geri döndüğümde, uyanmıştı. Balkona çıkmıştı. Yanına gittim. Tam arkasındaydım ki birden oda döndü. Yüz yüze geldik. Makyajsız, tam doğal sade haliyle karşımdaydı. Aynı SU gibi. Ona bakmak bile bana yetiyordu.
Zehra
Gözlerine bakarken,hep onu anlamaya çalışıyorum. O kadar güzel bakıyor ki. Onun bakışlarında kayboluyorum. Kalbim hızlı hızlı atıyor. Neler oluyor bana. Yoksa celladıma aşık mı oluyorum?) Bubson fikir beni kendime getirdi. Olamaz boyle bir şey. Kendimi hemen geri çekdim
Z: insan bir ses verir, arkadan oyle sakin sakin geliyorsun.
Ö: ben .. ben yani.. Geç oldu hazırlan. Kahvaltıdan sonra ofise geçip, sonra Haşmet beylere yemeğe gideriz.
Z: Haşmet bey?
Ö: Haşmet bey bizimle daha önceleride iş yapmışdı. Bu yıl yine bir iş yapıcaz. Benim evlendiğimide duymuş, ailecek tanışmak istiyor. Ailesine çok düşkün biri. Ve ailevi görüşmeleri daha çok önemser. Bu yemeğe katılman çok önemli.
Z: tamam anladım. Ben hazırlanıyım.
Zehra
Üzerime mavi renkte bir elbise giydim. Saçlarımı topladım. Hafif makyaj ve hazırım.
Ömer
Elimi lacivert bir takıma attım. Aklıma Zehranın Asyayla tanışırken söylediği laf geldi. " dayın olduğunu tahmin etmek çok da zor deyil. Her zamanki gibi lacivert takımı" üzüme bir gülümseme geldi. Kararımı değiştirdim. Mavi bir ceket giyip çıktım. Kapının önünde beni bekliyordu.
Zehra
Ömer odadan çıktı. Nihayet. Ben onda daha çabuk hazırlandım. İkimizde mavi giymiştik. Çok uyumlu bir çift gibi gözüküyoruz. Aşağı indik. Kahvaltıya daha hiç kimse inmemişti. Kapının arkasında Alevi gördüm.
Onu bu evliliğe inandırmalıyız.
Z: hayatım, peyniri uzatır mısın?
Ömer
Rol mü yapıyor? Tabii Alev...
Ö: tamam hayatım. Buyur. Bundan da istermisin?
Z: yok teşekkür ederim.
Zehra çatala domates alıp Ömere uzatır, sonra gülerek geri çeker. İkimizde sanki ponçik bir evli çifttik.
Alev galiba daha fazla dayanamadı.
Alev: günaydın. Erkencisiniz.
Ö: gunaydın. Evet bir kaç işimiz var. Sonra Haşmet beylere yemeğe gidicez.
Alev: tamam o zaman ben kendim giderim, siz beni beklemeyin.
Ö: Alev, ben Zehrayla gidiyorum. Yani Haşmet bey karı koca bizi çağırdı.
A: amma Ömer her yıl sen ben demir giderdik. Ne oldu da şimdi Zehrayı götürüyorsun?
Ö: Alev, bubsefer ki iş yemeği deyil, ailecek bir yemek yiyeceğiz. Ben zehra, haşmet bey ve karısı Ceylan hanım.
Alev
Nasl olur bu? Şimdide benim yerime dikti gözünü. Yanında oturmuştum. Karşımda çay varsı. Eger üzerine dökersem, yanar ve yemeğe gitmezler.
Ömer
Alevin ne yapmak istediğini anlayınca Zehrayı kaldırtamazdım, geç olurdu, son anda hiç düşünmeden Zehranın üzerinden kolumu dökülen çayın altına attım. Yandım. Amma onu korudum. Alev çom tehlikeli.
Z: iyi misin? Gel, gel çıkaralım ceketini.
Zehra
Ayağa kaldırdım, ceketini çıkartdım. Elinden tuttum ve yukarı çıktık.
Ömer
Kolum hakikaten çok kötü yandı. Amma eğer o yansaydı. Bir elimle gömleyin kolunun düğmelerini açtım çıkartmak için, yanan elim ağrıyordu. Başımı kaldırdım ve çaresizce Zehraya baktım. Yanıma gelip, kolumun düğmelerini açtı. Gömleyin kolunu geri çekti. Dirseğime kadar çay dökülmüştü.
Zehra
Elleri çok kötü yanmışdı. Benim yüzümden. Beni korumak için yaptı. Gömleğini çıkartmasına yardım ediyordum. Düğmeleri bir bir açıyorduk. Ortadaki düğmede el ele deydik. Başımı yukarı kaldırdım. Aramızda çok az bir mesafe vardı. Heyecanlanıyordum. Nefesimi kontrol edemiyordum. Yavaş yavaş üzerime geldi. Duvara yaslandım. Bakışlarımız bir birine kilitlenmişti. Acaba ne yapmak istiyor?
Ömer
Ellerimiz birleşince bana baktı. Ne kadar da belli etmek istemesede çok heyecanlandı. Ama garip o ki bende bir tuhaf oldum. Sanki o beni kendine çekiyor. Kendimi kontroı edemiyordum. Biraz üzerine yürüdüm. Duvara yaslandı. Birden bama gülümseyerek baktı
Z: aaaa soğuk olacak amma. Hadi hemen çıkar o tekini giy. Ben getireyim canım.
Ne oldu ki buna? Biri mi var arkada? Tabii biri var.
Ö: tamam canım, sen getir.
Zehra
Alevi görünce, ilk kez bu kadar sevindim. Hemen role girdim.
Sonra içeriden ona başka bir gömlek getirdim, verdikten sonra üzüne bile bakmadan odadan fırladım. Yaseminin yanına gitdim. Biraz dertleştik Yaseminle. Burdan çok memnun. Evdekilerde onu çok seviyorlar. İçeri Ömer girdi, çıkmamız gerektiğini söyledi. Şirkete geldik, benim inmemi istemedi, kendisi yukarı çıktı, yarım saate geri döndü. Arabaya binerken, ceketini çıkarttı, arka koltuğa atdı.
Z: acıyor mu?
Ö: biraz. Amma merak etme geçer.
Z: durdururmusun arabayı?
Ö: neden ki? Ne oldu?
Z: sen durdur.
Arabayı durdurdu. Eczaneye girip bir krem aldım, arabaya bindiğimde, bana pek bir şey anlamamış gibi bakıyordu. Hiç bir şey demeden elimi koluna uzattım.
Ö: ne yapıyorsun?
Z: krem sürüyorum, biraz rahatlatır.
Ömer
Gömleyin kolunu geri çekip, krem sürdü. Bende onu izliyordum. Ona ne kadar kötülük yapsamda, o sanki hiç bir şey olmamış gibi davranıyor. Nasıl yapıyor bunu?
Zehra
Ormanlık bir yola girdik. Telefonu çıkarttım ki Yasemini arayım, amma telefon çekmiyordu.
Z: telefonum çekmiyor. Seninki?
Ö: al sen bak.
Z: seninkide çekmiyor.
Ö: yani burası ormanlık bir yer. Normal çekmemesi. Zaten az kaldı.
Birden yolda iki adam gördük. El sallıyordular. Galiba yolda kalmışlar. Ömer arabayı durdurdu. Bir kadın ve bir erkek bize yaklaştılar.
K: Allah sizi bize gönderdi. Yolda kaldık. Bir yardım etseniz.
Ö: tamam arabanız nerede?
Erkek: kardeşim biraz irelide. Sen istersen alerleri al. Bende yol çunki.
Ö: tamam. Ben alıp gelirim şimdi.
Bana taraf bakarak: sen burda bekle. Geliyorum şimdi. Kadın yanımda durmuştu. Biraz sohbet ettik. Arkamı döndüğümde çığlık attım....11 bolum en kısa zamanda olucak. Yorumlarınızı bekliyorum.))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adını birlikte koyalım
Teen FictionBen seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim Parlak bir inciydin benim için Paha biçilmez bir inci Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da Beni sardigi bir anda sevdim Seni sadece selvi boyu...