Iyi okumalar
Bolum şarkısı
Buray-gitmem gerek.
Genç kurguda #87 olmuşuz. İlk 100 gire bildik😍😍😍😍Ömer
İkimizde hazırlanıp aşağı indik. Masayı Fatma abla hazırlıyordu.
Z:gunaydın Fatma ablacım.
F:gunaydın kızım,gunaydın Ömer bey.
Ö:gunaydln,ellerinize sağlık her şey çok güzel gözüküyor.
F:afiyet olsun. Ben çayları getireyim.Fatma abla mutfağa dönerken Zehra masanın üstündeki eklerden aldı ve yedi. Dudağının kenarında kalan kremayı gorunce "dudağının kenarı" dedim ve işaret parmağımla gosterdim.
Dudağının diğer kenarını temizlemeye başladı. Dayanamayıp bir iki adım yaklaştım ve elindeki peçeteyi alıp kremayı temizledim. Bir süre boyle bakışıyorduk ki arkadan Korayın "gunaydın" demesiyle geri çekildim. O da "tesekkur ederim" dedi.
Z:gunaydın Koraycım.
K:gunaydın ablaların en güzeli. Gunaydın eniştelerin en yakışıklısı.
Ö: gunaydın.
K:size afiyet olsun,ben çıkıyorum.
Z:nereye Koray?
K:once universiteye gideceğim,biraz işim var,oradan da şirkete geçeceğim.
Z:kendini çok yorma.
K:merak etme ablacım.
Ö:sen bir şeyler yemeden mi gideceksin?
K:yolda bir şeyler atıştırırım enişte.
Z:olmaz oyle şey,bak Fatma abla borek yapmış,biraz ye sonra gidersin.
K:ver abla yolda yerim.
Koray masanın üstünden borekden alıp,salondan çıktı.
Z:bu çocuk hep boyle,bak onun için boyle kalmış. Dalı yok budağı yok,ağaç gibi.
Ömer benim bu tavrıma gülerken arkadan babamım sesini duydum.
Sal:anne baba gibi çocuğunuzu sanki okula yolluyorsunuz,onu ye bunu ye.
Üzümüzdeki gülümseme yerini tedirginliğe bırakmıştı. O bana heyecanla bakarken ben gozlerimi ondan kaçırdım.
Sal: gunaydın çocuklar,hadi geçin sofraya,ayakta kalmayın.Kahvaltıdan sonra biraz oturduk,daha sonra çıktık. Beni de şirkete götürecekti. O şirketle hiç guzel anılarım yoktu. Zaten her şey orada başlamışdı. Arabayı durduğumda "geldik,ine bilirsin" dedi. Ben hiç inmek istemiyordum.
Z:ben gelmesem,burada beklerim.
Ö:ne oldu ki? Neden gelmiyorsun?
Z:yok bir şey. Sadece gelmek istemiyorum.
Ö:ama burada sıkılacaksın.Doğru soyluyordu,burada kaç saat kalacaktım ve çok sıkılacaktım.
Z:tamam geliyorum.
İkimizde arabadan inip şirkere girdik.
Asansorun onune geldiğimizde geri bir iki adım attım. Asansore binemem ben. Ya yine kalbim sıkışırsa. Yok en iyisi ben merdivenlerle yukarı çıkayım.
Ö:gelmiyor musun?
Z:ben... Hayır,yani merdivenlerle çıkacağım. Spor olsun. Ne zamandır yapmıyorumda.
Tek kaşını havaya kaldırıp "spor?" diye sordu.
Z:hı hı.
Ö:sen bilirsin diyeceğim de,14 kata nasıl çıkacaksın,yorulursun sen.
Z:yoo ben yorulmam.
Ö:tamam bende geleyim seninle o zaman.
Z:sen bilirsin.10cu katta ikimizde çok yorulmuşduk,ama belli etmiyorduk bir birimize.
Z:galiba...yoruldun sen.
Ö:yoo ...gayet iyiyim...nefes...nefese kalman bence...senin yorulduğunu gosteriyor.
Sonunda geldik. Odada kendimi koltuğa bırakıp derin bir nefes aldım.
Ö:ne içersin?
Z:çay olur.
Ö:tamam.
Ömer asistanına iki çay getirmesini soyleyip, çekmeceden dosyalar çıkardı. Hala nefes nefeseydi. Ben ondan hiç geri kalmıyordum.
Ömer
Zehra çayı içtikten sonra ayağa kalktı, odayı dolanıyordu. Elini çenesine koyarak bir şeyler düşünuyordu. Bende ayağa kalkıp yanına geldim. Arkadan yaklaşınca o da döndu ve yine o uzun süren bakışmalarımız. Ayrılamıyordum resmen,boyle gozunun en derinlerine inmek istiyordum.Öyle derin derin bakıyordu ki bana, boğuluyordum o gözlerinde. Ama isteyerek boğuluyordum.
Z:bitti mi işin?
Ö:yoo daha var. Sen ne yapıyorsun?
Z:hiç. Odanın renklerini inceliyordum. Biraz uyumsuz gibi.
Ö:uyumsuz?
Z:evet uyumsuz. Sadece renkler değil,mobilyalar da uyumsuz,yalnış yerde duruyorlar. Bak bu masa burafa durmamalı,içeri giren hemen bu masayı goruyor,biraz daha kenarda dursa iyi olur.
Ö:oyle diyorsun yani
Z:hı hı
Ö:ama ben boyle beğeniyorum. Burası benim çalışma odam.
Z:senin odan evet,ben neden karışıyorsam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adını birlikte koyalım
Novela JuvenilBen seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim Parlak bir inciydin benim için Paha biçilmez bir inci Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da Beni sardigi bir anda sevdim Seni sadece selvi boyu...