BTS - Fake Love
Zaman öyle hızlı akıp giderdi ki... Birer birer yakardı gemileri. Söndürmeye çalışılan her yangında dalga geçiyormuşcasına daha sert vururdu. Yoongi'nin hala daha anlayamadığı, anlamakta ısrarcı olduğu şeyler vardı. Onun için ölüme bile atlayabileceği o değerli tahtı, bir yangındı. Zaman tahtı Yoongi'ye verecekti ve yeri geldiğinde, zaman geri alacaktı. Yoongi'nin o tahtla beraber yanmamak için tek şansı, gözündeki değerini düşürmesiydi.
"Bu ne zaman belli oldu?" dedi Hoseok şaşkınlıkla Rose'a bakarken. Rose bir türlü şoku atlatamamıştı. Kaç gün olmuştu ama hala şaşkın hissediyordu. Yoongi ona aniden evleneceklerini söylemişti, doğru düzgün konuşamamışlardı bile ama odaya Hoseok girmiş ve her şeyi öğrenmişti.
"Bilmiyorum." dedi Rose iç çekerek. "Ona sordum. Sadece eninde sonunda evleneceğimizi ve bunu istediğimiz kişilerle yapamayacağımızı söyledi. Yoongi için bir şey fark etmiyor."
Hoseok oturduğu yerde biraz daha doğrularak üzgünce genç kıza baktı. Normalde, Yoongi neredeyse her şeyle ilgili Hoseokla konuşur, fikrini sorardı. Fakat, Rose ile evlenme planından bir kez bile bahsetmemişti. "Abine söylemedin mi? Eğer istemediğini söylersen belki-"
Rose hafifçe gülerek kafasını iki yana sallamıştı. "O, beni dinlemez. O, kimseyi dinlemez. Anlatsam bile bir şey değişmeyecektir. İkisi de bu evliliği istiyorken bana yapacak hiçbir şey kalmıyor."
"Kötü hissetme, Rose." dedi genç adam. Yanında oturan kızı rahatlatmaya çalışıyordu çünkü onun iyi biri olduğunu anlamıştı. Amacı sadece yardımcı olmaktı. Bu yüzden, Yoongi'nin Rose'a evleneceklerini söylediği gün Rose apar topar odadan dışarıya çıktığında; peşinden giderek onunla konuşmaya çalışmıştı. Bu yüzden, şimdi yanında oturuyor ve dertlerini dinliyordu. Ve Rose da, buraya Yoongi için gelmesine rağmen ilk defa, Hoseok'un odasına giderek kapısını çalmıştı.
"Yoongi beni buraya önemli bir şey için çağırmış olmalı. Bir haber vermek için." Hoseok, kafasını aşağı yukarı sallayarak genç kızı onayladığında Rose oturduğu koltuktan ayağa kalkmıştı. "Gitmeliyim. Sonra görüşürüz."
"Hoşçakal," diyerek kocaman gülümsedi Hoseok.
Rose topuklu ayakkabılarının geniş koridorda yankılanmasına izin vermişti. Ellerini önünde birleştirerek kendisine bakan saray çalışanlarıyla göz göze gelmemek için başını yere eğip, Yoongi'nin odasına doğru ilerliyordu. Kapıyı iki kez tıklattığında Yoongi'nin güzel sesinden hafif bir mırıldanma duymuştu. İçeri girip, kapıyı ardından kapattı. Yoongi koltuğunda oturmuş başını yaslayarak gözlerini kapatmıştı. Rose yavaş adımlarla yanına ilerleyip, koltuğun diğer tarafına oturdu.
Yoongi hafifçe gözlerini aralayarak baygın bakışlarını genç kıza çevirmişti. "Geç kaldın."
"Evet," dedi Rose ne diyeceğini bilemeyerek. Hoseok'un yanında olduğunu söylemesi, Hoseok için kötü sonuçlar doğurabilirdi. "Üzgünüm. Yolculuk biraz uzun sürdü."
"Öyle mi?" diyerek başını koltuğa yaslamayı kesip, oturduğu yerde dikleşti Yoongi. "Seni buraya kadar yormak istemezdim fakat önemli bir durum var. Yüz yüze konuşmamız gereken bir meseleydi."
"Anlıyorum." dedi Rose. İçini garip bir heyecan sarmıştı. Acaba Yoongi evlenmekten vaz mı geçmişti? Yoksa daha farklı bir konuyla ilgili haberleri mi vardı? Anlamsız heyecanına merak duygusu da eklenince istemsizce yerinde kıpırdandı. "Bana söylemen gereken önemli şey nedir?"
"Namjoon ile konuştuk. Sen ve ben hakkında.." dedi Yoongi bakışlarını genç kızdan ayırmadan. "Bir an önce evlenmemizin en iyisi olduğuna karar verdik. Kendini hazırlamalısın Rose, çünkü haftaya evleneceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pied piper ❅ bts•bp ✓
FanficAteş Krallığının altında yanıyordu tüm fenerler. Gücü, asaleti tüm çıplaklığıyla yarıyordu geceyi. Bizden güçlüsü yok, diye düşünüyordu tahtında oturan genç adam. Her zaman böyle düşünürdü. Toprak Krallığının, Su Krallığının ya da Hava Krallığının b...