NF - Why
Hava bulutluydu. Yağmur yağacak gibi gözükmüyordu fakat bulutlar güneşin önünü kapatmış, etrafın karanlıklaşmasına neden olmuştu. Taehyung ellerini giydiği uzun paltosunun ceplerine soktu ve derin bir nefes aldı. Yeni boyadığı siyah saçları alnına dökülüyordu. Sarayın geniş alanındaki, sakura ağaçlarının çok iyi görülebildiği bir tepedeydiler. Rüzgarla ağaçlardaki kiraz çiçekleri sallanıyor ama düşmüyordu. Taehyung, derin bir iç çekip mezar taşına baktı: Kim Doyoung.
Babası öleli yalnızca iki sene oluyordu. Babası, Taehyung'un tahta geçmek için hazır olmadığını düşündüğünden yerine kardeşi Jisung'u bırakmıştı. Şuanki kral Jisung, Taehyung'un amcası ve Jisoo'nun da bilmediği babasıydı.
Mezarın üstüne birkaç çiçek bırakıldığında Taehyung çiçekleri bırakanı görmek için kafasını yan tarafa çevirdi. "Jungkook."
Jungkook hafifçe gülümseyip, ayağa kalkmıştı. "Seni burada bulacağımı düşünmemiştim."
"Uzun zamandır gelmiyordum buraya."
"Hyung," Jungkook, abisinin dikkatini çekmek için hafifçe öksürdü. İstediği gibi Taehyung'un tüm ilgisini kendi üstünde toplandığındaysa konuşmaya devam etti. "Annemin yanından geliyorum."
Jungkook, garip bir şekilde annesiyle iyi anlaşamazdı. Taehyung ile anneleri farklıydı ve Jungkook keşke Kraliçe benim de annem olsaydı diye düşünüp dururdu ve küçükken de Kraliçeyi hep daha çok severdi. Kadın da onu Taehyungtan ayırmazdı kuşkusuz ama ölüm onları ayırıvermişti işte. Kook annesini seviyordu. Fakat, annesi için aynı şey söylenebilir mi emin değildi. Kendisini sadece sarayda yaşamak için bir araç olarak gördüğünü düşünüyordu. Annesi ona bir kere bile sarılmamıştı, bir kere bile saçlarından öpmemişti. Oysa Taehyung'un annesi bunu her gün yapardı. Ateş Kralı öldükten sonra da Jungkook'un annesi Taehyung'un isteği üzerine başka bir şehirdeki saraya gönderilmişti. Jungkook umursamadı. Annesinin başka bir sarayda olması ya da aynı sarayda yaşıyor olmaları bir şeyi değiştirmeyecekti.
"Üç yıldır gitmiyordum." dedi. "Oradaki komutanla görüşmek için gittim. Annemi de tesadüfen gördüm aslında. Bu yüzden aklıma babam geldi. Ziyaret etmek istedim."
Taehyung diyecek bir şey bulamayıp elini kardeşinin omzuna koymuş ve sıkmıştı. "İyi yapmışsın. Savaş başladığında çok uzun bir süre görüşemeyebilirsiniz." Jungkook başıyla onayladığında devam etti. "Taç giymek istiyorum, Jungkook. Savaş başlamadan önce. Ne zaman olursa, hızlı bir şekilde ayarlanmalı tören. Krallığımızın gidişatını Jisung'a bırakamam."
"Nasıl istersen, hyung." dedi Kook. "Hazırlıklara başlamalarını söyleyeceğim."
***
"Jisoo," Taehyung Jungkook ile beraber saraya döndüğünde sarayın bahçesindeki bir bankta oturan Jisoo'yu görmüş, Jungkook'a veda edip genç kızın yanına gitmişti. "Çok dalgın görünüyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pied piper ❅ bts•bp ✓
FanficAteş Krallığının altında yanıyordu tüm fenerler. Gücü, asaleti tüm çıplaklığıyla yarıyordu geceyi. Bizden güçlüsü yok, diye düşünüyordu tahtında oturan genç adam. Her zaman böyle düşünürdü. Toprak Krallığının, Su Krallığının ya da Hava Krallığının b...