9 ❀ 'Fire'

5.5K 442 296
                                    

Sia - Bird Set Free

Ateş Krallığı'nda sıradan bir gündü. Hava yağmurluydu, bulutlar her tarafı kaplamıştı bu yüzden de saray her zamankinden daha karanlıktı. Jennie, odasındaki pencerinin önünde durarak yağmuru izliyordu. Kapının aniden açılmasıyla bakışlarını kapıya çevirdi. Moonbyul olduğunu anlamıştı çünkü Moonbyul ve Irene hariç hiç kimse odaya böyle dalmaya cesaret edemezdi.

"Majesteleri," dedi Moonbyul elindeki zarfla koşar adım Jennie'nin yanına ilerlerken. "Size bir mektup var."

Moonbyul odadan içeriye girdikten sonra Jennie hızla kapıyı kapattı ve Moonbyul'dan mektubu alıp okumaya başladı.

'Sevgili Ateş Krallığı Prensesi Jennie,

Bana yardım etme kararı aldığınız için çok onurlandım. Sonunda o krallıktaki birinin mantıklı düşünebildiğini görmek güzel. Sizden haber bekleyeceğim.

Saygılarımla,'

Jennie derin bir nefes alarak mektubu katladı ve odadanın köşesindeki şömineye attı. Moonbyul ne olduğunu anlayamayarak arkadaşına bakıyor, bir şey söylemesini bekliyordu. Jennie ise sessiz kaldı. Bunu yapmakta haklı olduğunu düşünüyordu, evet yapabileceği en iyi şeydi bu. Birinin mantıklı kararlar alması gerekiyordu, mektupta da dendiği gibi. Bu yüzden üzgün veya pişman hissetmedi Jennie. Ya da sadece kendini avutuyordu.

***

Geniş yemek salonunda, Taehyung, Jungkook ve Jisoo beraber yemek yiyorlardı. Kral toplantılar yüzünden yemeği bir iki saat önce yemişti, Jennie ise yemeğe gelmek istememişti. Ne Jisoo'nun ne de abisinin yüzünü görmek istiyordu. Bu gerçekten onun sinirlerini bozuyordu.

Taehyung ve Jisoo yemek sırasında sürekli bir şeyler konuşuyor, Jisoo heyecanlı bir şekilde birçok şeyi Taehyung ile paylaşıyordu. Taehyung, genç kızın tam da beklediği gibi biri olduğunu görmüştü ve bu işleri daha da ilginçleştiriyordu.

Jungkook ise Jisoo'nun anlattıklarına gülmemek için kendini zor tutuyordu. Burası, genç kızın cehennemi olabilirdi; ama bundan henüz haberi yoktu.

"Nasıl," dedi Taehyung. "Buraya alıştın değil mi?" Kadehindeki içkiden bir yudum almış ve bakışlarını Jisoo'nun yüzünde gezdirmişti.

"Evet, alıştım. Sonunda özgür olmak çok güzel hissettiriyor."

"Haklısın," diyerek başıyla onayladı onu Taehyung. "Öyle olduğuna eminim."

"Size gerçekten çok teşekkür ederim." dedi Jisoo derin bir nefes alarak. "Hayatımda tanıdığım en nazik ve iyi kalpli insansınız."

Jungkook bu sefer kahkahalarını tutamamış ve uzun zamandır gülmediği kadar gülmüştü. Taehyung ateş saçan sert bakışlarını Jungkook'a yolladıysa da, genç adam umursamamıştı. Jisoo anlamsızca Jungkook'a bakıyor, neden güldüğünü anlamaya çalışıyordu.

Jungkook sonunda gülmeyi kesmiş, oturduğu sandalyeden kalkarak bir şey söyleme gereği duymadan salondan çıkıp gitmişti. Jisoo bu sefer de meraklı bakışlarını Taehyung'un üzerinde gezdirdiğinde Taehyung omuz silkti.

"Onu takma," dedi hafifçe gülümseyerek. "O, bu sarayın delisidir. Her sarayda bulunur bir tane bilirsin."

Jisoo kafasını aşağı yukarı sallayarak Taehyung'u onaylamış ve önündeki yemeği yemeye devam etmişti.

"Cidden çok şaşırtıcı," dedi Taehyung birkaç dakika sonra. "O odada o kadar yıl boyunca nasıl kaldın? Benim dayanmam mümkün olmazdı sanırım."

pied piper ❅ bts•bp ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin