BTS - 134340
"Uzun zamandır görüşmüyorduk, Yoongi." dedi Taehyung. Karşılıklı koltuklarda oturmuş kahve içiyorlardı. Yoongi birkaç saat önce buraya gelmeye karar vermiş ve kendini birden Ateş Krallığında bulmuştu. Ani ziyareti Taehyung'u şaşırtsa da, dostunu gördüğü için iyi hissetmişti. "Ama neden aniden geldin?" dedi Taehyung. "Sen acele kararlar almayı sevmezsin. Önceden haber verirdin."
Taehyung, Yoongi'nin buraya bir sebeple geldiğini anlayacak kadar zekiydi. Yoongi'nin dudakları yavaşça kıvrıldı. "Haftaya evleniyorum." dedi ve gözlerini Taehyung'un gözlerine odakladı. "Ve en yakın arkadaşıma bizzat kendim söylemek istedim."
"Evleniyor musun?" dedi Taehyung şaşkınca. "Bak işte, bunu beklemiyordum. Peki, kimmiş bu şanssız gelin adayı?"
Yoongi gülerek kafasını iki yana sallamıştı. "Rose. Namjoon'un kız kardeşi."
Taehyung'un içtiği kahve boğazında takılı kalırken, kahveyi püskürtmemek için kendini zor tutmuştu. Yoongi'nin evleneceği gerçeği çok uzak geliyordu zaten fakat bunun Hava Krallığı'nın prensesi Rose ile olması daha da ilginçti. Krallıklar arasında bu şekilde evlilikler pek olmazdı. Aynı zamanda hoş karşılanmazdı da. Yoongi, Rose ile evlenmeyi kendisi istemiş olsa bile, Namjoon buna nasıl izin vermişti?
"Rose ile mi?" diyerek elindeki fincanı sehpaya bıraktı. "Bu tür evliliklerden hoşlanmadığını sanıyordum. Aynı şekilde Namjoon'un da."
"Öyle zaten," dedi Yoongi omuz silkerek. "Ama bazen farklı olaylar yaşanabiliyor. Sanırım Namjoon, Rose'u Hava Krallığından uzaklaştırmak istiyor. Benim de kral olmam için bir an önce evlenmem gerek."
Taehyung bir şeyler söylemek için dudaklarını aralamıştı ki, oturdukları odanın kapısı tıklandıktan hemen sonra aralanmış ve içeriye Jungkook girmişti. Yoongi, Jungkook'u kısaca süzerek hafifçe gülümsedi ve oturduğu koltukta geriye yaslandı. Jungkook şaşkınca bir Taehyung'a bir de Yoongi'ye bakmıştı. Bugün, Yoongi'yi burada görmeyi beklemiyordu.
"Hoşgeldin Jungkook," dedi Taehyung. "Yoongi de yeni gelmişti, bize katıl istersen." Taehyung kahvesinden bir yudum daha alırken, Jungkook omuz silkerek onaylamış ve koltuklardan birine yerleşmişti. Yoongi ile göz teması kurabilirse ona neler olduğunu sorabilirdi ama Yoongi, Jungkook'a bakmıyordu bile.
"Evet," dedi Yoongi. "Nerede kalmıştık? Bu tür evliliklerin ben de uygun olduğunu düşünmüyorum aslında Taehyung. Kendi sarayından birini bulabilecekken başka bir saraydaki prensesle evlenirsen melez çocuklara sahip olursun. Melezler iyi değildir."
"Haklısın," dedi Taehyung. "Ben Jennie'nin ya da Jungkook'un böyle bir evlilik yapmasına izin vermem. Kendim de yapmam zaten. Melezler her zaman sıkıntılar doğurur."
Yoongi, Jungkook geldiğinden beri ilk defa bakışlarını Jungkook'a çevirmişti. Tam gözlerinin içine baktı. "Evet, ben de izin vermem."
Jungkook yutkunarak dehşete düşmüş bir şekilde Yoongi'ye baktığında, Yoongi hafifçe gülmüştü. Yoongi biliyor, diye düşündü Jungkook. Yoongi her şeyi biliyordu.***
"Yoongi hyung," dedi Jungkook. Yoongi koridorda hızlı adımlarla ilerliyordu ve Jungkook'un ona yetişmek için neredeyse koşması gerekiyordu. "Yoongi hyung," dedi tekrar Jungkook. "Lütfen, bekle." Yoongi iç çekerek adımlarını durdurmuş kendisini takip eden çocuğun yetişmesini beklemişti. Sert ve soğuk bakışlarını Jungkook'a yönlendirdiğinde, Jungkook irkildiğini hissetmişti. Yoongi'nin bu bakışlarının odağı hiçbir zaman Jungkook olmazdı. Yoongi Jungkook'a her zaman samimi davranırdı.
"Acaba," dedi Jungkook zorlukla. "Sen.."
"Evet," dedi Yoongi tok bir sesle. "Lisa ile olan ilişkini biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pied piper ❅ bts•bp ✓
FanficAteş Krallığının altında yanıyordu tüm fenerler. Gücü, asaleti tüm çıplaklığıyla yarıyordu geceyi. Bizden güçlüsü yok, diye düşünüyordu tahtında oturan genç adam. Her zaman böyle düşünürdü. Toprak Krallığının, Su Krallığının ya da Hava Krallığının b...