Imagine Dragons - Demons
"Ateş Krallığı yeniliyor."
"Biliyorum." Yoongi yüzündeki güzel gülümsemeyle kadehi dudaklarına götürdü. "Ateş Krallığı ne kadar güçlü olursa olsun, üç krallığın karşısında şansı yok."
"Şimdi ne yapacağız?" Jimin oturduğu koltuktan kalktı ve ellerini cebine sokarak Yoongi'nin yanına ilerledi.
"Ateş Krallığına gideceğiz." Yoongi kadehi bir kez parmakları arasında döndürdü ve masaya bıraktı. "Eminim bizi bekliyorlardır."
***
"Yoongi bundan emin misin? Ateş sarayına gidiyorsunuz, iyi bir plan yapmış olsanız bile onlar çok kurnaz insanlar. Sizi-"
"Rose, endişelenmene hiç gerek yok." Bileğindeki saati takarken hafifçe mırıldandı. Ardından küçük adımlarla yatakta oturan Rose'nin yanına geldi. "Her şey iyi olacak. Savaş bittikten sonra." Parmaklarını yavaşça genç kızın saçlarında gezdirdi, kızıl renginin yerini yavaşça turuncuya bırakıyor olduğu saç tutamlarını okşadı. Sevgi ve şefkat doluydu. Yoongi belki de ilk defa bu duyguları her hücresine dek hissedebiliyordu. Bu yüzden Rose sesini çıkarmadı. Yoongi'ye gitmemesini söylemek, içinde kötü bir his olduğunu açıklamak istedi. Fakat, yapamadı.
Saat gece üçe geliyordu. Yoongi, yerine Hoseok'u bıraktı. Namjoon da her olası duruma karşın sarayda kalmıştı. Yoongi, yanına Jimin'i ve güvendiği bir düzine kadar askeri aldı. Can güvenliği konusunda bir endişesi yoktu. Aslında, Yoongi yapmak istediği şeyi yaptıktan sonra ölse bile sorun olmazdı. Hayatını buna adamıştı. Sonunda, intikam alabileceği bir an gelmişti ve bunu kaçırmayacaktı.
Toprak Krallığı ile Ateş Krallığı'nın sınırına varana dek trenle ilerlediler. Sınıra yaklaştıklarında özel olarak kraliyete ayrılmış bir tren yerine, dikkat çekmemek adına, bindikleri yolcu treninden inmişlerdi. "Beni takip edin." dedi Yoongi ezbere bildiği yollardan geçerken. Sonunda mağara gibi bir yerin önüne gelmişlerdi. İçerisi oldukça karanlık görünüyordu. Askerler vakit kaybetmeden meşaleleri yaktılar ve Yoongi ile Jimin'e de birer meşale verdiler. Mağaranın içinde on dakika kadar ilerlemiş, büyük demir bir kapıyla karşılaşmışlardı. Yoongi, cebinden bir anahtar çıkardı ve sanki Toprak Krallığı'nın sarayındaki herhangi bir odayı açıyormuşcasına kilidi açtı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Tünellere."
Jimin, elindeki meşalenin sönmemesine dikkat ederek Yoongi'ye yetişti. Uzun sürecek gibi görünen dik bir merdivenden iniyorlardı. "Tüneller sadece Toprak Krallığında var sanıyordum."
Yoongi hafifçe güldü. "Bizi diğer krallıklardan ayıran önemli şeylerden biri de ne biliyor musun Jimin?" dedi. "Sizin metrelerce altınızda, binlerce tünel yapabiliriz ama siz bunu fark etmezsiniz bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pied piper ❅ bts•bp ✓
FanfictionAteş Krallığının altında yanıyordu tüm fenerler. Gücü, asaleti tüm çıplaklığıyla yarıyordu geceyi. Bizden güçlüsü yok, diye düşünüyordu tahtında oturan genç adam. Her zaman böyle düşünürdü. Toprak Krallığının, Su Krallığının ya da Hava Krallığının b...