Ateş Krallığının altında yanıyordu tüm fenerler. Gücü, asaleti tüm çıplaklığıyla yarıyordu geceyi. Bizden güçlüsü yok, diye düşünüyordu tahtında oturan genç adam. Her zaman böyle düşünürdü. Toprak Krallığının, Su Krallığının ya da Hava Krallığının b...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Yoongi nerede?" Rose, Lisa odaya girer girmez sormuştu. Çünkü genç adam sadece beş dakikalığına bir yere gidip geleceğini söylemişti ama bir saat olmuştu. Lisa bir şey söylemeden dudaklarını birbirine bastırdığında Rose kaşlarını çattı. "Sizinle mi konuşuyordu?"
"Hayır," dedi Lisa hemen. Sıkıntılı bir halde en yakın dostuna baktı ve yatağın ucuna oturdu. "Rose, Yoongi Hava Krallığına gitmek için hazırlanıyor."
Genç kızın gözleri anında büyümüştü. Yoongi'nin oraya neden gideceğini çok iyi biliyordu. Hızlı bir şekilde yataktan kalktığında Lisa da onunla beraber kalkmış ve onu durdurmaya çalışmıştı. "Saçmalama peşinden gidemezsin."
"Gitmek zorundayım."
Lisa, arkadaşının omuzlarını ellerini yerleştirmiş ve tam anlamıyla önüne geçmişti. "Namjoon'un hava gücü artık yokmuş. Nedenini bilmiyoruz ama Yoongi'ye zarar veremez. Bırak Yoongi gitsin ve bu işi bitirsin artık."
"Anlamıyorsun-"
"Sen anlamıyorsun." Lisa sesini hafifçe yükseltip derin bir nefes aldı. "Rose, Namjoon seni öldürmeye çalıştı."
"Evet." dedi genç kız onaylayarak. "Fakat o Namjoon. Onun kötü biri olduğunu biliyorum. Acımasız olduğunu da.. Ama Yoongi, Namjoon değil. Yoongi onun gibi değil. Ne kadar aksini düşünse de Namjoon ile arkadaştılar ve şimdi onu öldürmek kalbinin bir yerlerinde vicdan azabı çekmesine neden olabilir. Senin de dediğin gibiyse durum, Namjoon zaten artık Hava Kralı olamaz ve bize zarar veremez." Lisa'nın omzundaki ellerini yavaşça indirdi ve kızın ellerini tuttu. "İnan bana abim umrumda bile değil sadece Yoongi'yi düşünüyorum. Namjoon kurnazdır. Güçleri olmasa bile Yoongi'nin Hava Krallığına geleceğini tahmin edebilir. Bu yüzden ben de peşinden gideceğim Lisa, lütfen beni durdurmaya çalışma."
***
Rose çıktıktan sonra Lisa onu pencereden izlemiş sıkıntıyla saçlarını karıştırmıştı. Lisa da Rose ile beraber gitmeyi istiyordu hatta söyleseler Jungkook da gelirdi ama Rose bunu istememişti. Lisa ne yapacağını bilemeyerek odasına dönmek için harakete geçti ama Rose ve Yoongi'nin odasının kapısının hafif aralık olduğunu görmek onu şüphelendirmişti.
Odaya girdiğinde öylece etrafa bakan genç bir kızla karşılaşmak kaşlarını çatmasına neden oldu. "Ne işin var senin burada?" Sertçe sorduğunda genç kız arkasını dönmüş ve Lisa'yı fark etmişti.
Gözlerini kısarak baktı. Lisa'nın Toprak Krallığının prensesi olduğunu bilmiyordu. İkisi henüz tam anlamıyla tanışmamışlardı. "Sen de kimsin?"
"Tekrar sormayacağım. Bu odada ne arıyorsun?"
Genç kız gülmüş ve kafasını iki yana sallamıştı. "Ne cüretle benimle böyle konuşursun? Kim olduğumdan haberin var mı? Ben bu krallığın en iyi komutanının kızıyım. Cho Miyeon."