3 ❀ 'Earth'

6.2K 507 176
                                    

Bigbang - Flower Road

'Gizemlerin ülkesi' de denilirdi Toprak Krallığına. Çünkü, ülkenin o güzel topraklarının, saraylarının, evlerinin tam altında gizli geçitlerle özenerek tasarlanmış bir ülke daha olduğu söylenirdi. Fakat, kraliyet ailesi dışında birinin bu gizemli yer altına inme gibi bir ihtimali olmadığından, kraliyet hanedanı dışında kimse bu gerçek mi yoksa sadece bir rivayet mi anlayamazdı.

Yoongi'nin kral olmasına az kalmıştı. Jimin'den birkaç hafta sonra da o da yıllardır beklediği tahta oturacaktı. Yoongi için taht, dünyadaki her şeyden daha önemli olmuştu. Yoongi kendini bildi bileli hep böyleydi. Taht; kardeşlerden önemliydi, aileden önemliydi, arkadaşlardan önemliydi. Eğer güç sizdeyse, istediğiniz her şeye sahip olursunuz. Ama değer verip, sevdiğiniz insanların olması sizi sadece zayıflatırdı. Sadece zaafınızı oluştururdu ve düşmanlarınıza sizi yenmek için bir yol verirdi.

Yoongi, odasının hemen önündeki geniş koltuğunda oturuyor ve gökyüzünü izliyordu. Güneş neredeyse batmak üzereydi. Toprak Krallığı karanlıkta; güçlü bitkileri, ki bazıları zehirliydi, gerçek bir canlı gibi davranabilen bazı topraklar ve tuzaklarla nereye gideceğinden emin olmayan biri için ölüm olabilirdi.

"Majesteleri," dedi Yoongi'nin kapısının önünde durarak. Yoongi içeri gelmesini söylediğinde hızla içeri girmişti. "Efendim, Ateş Krallığının Veliaht Prensi-"

Görevlinin bir şey söylemesine gerek kalmadan Taehyung, iki kapıyı da açtırmış ve Yoongi'nin odasına dalmıştı. Yoongi, Taehyung'un ciddi yüz ifadesine bakarak ürkmediğini söylese yalan olurdu ama neyse ki ifadesiz yüz hatlarını oluşturmada bir numaraydı.

"Ah, Taehyung." dedi yüzüne hafif bir gülümse yerleştirip oturduğu koltuktan ayağa kalkarken. "Seni burada görmek ne büyük sürpriz!"

"Ne yazık ki iyi bir haberle gelmedim." dedi Taehyung ciddiyetini bozmadan. Yoongi'nin uzattığı elini tutmuş ve onunla tokalaşmıştı. Nedensizce böylesine garip bir durumda yardım isteyecek ilk kişi olarak aklına Yoongi gelmişti.

"Sorun nedir?" diyerek odasındaki ikili koltuğu işaret etti. İkisi oraya yerleştiğinde hizmetkarlar da onlara yiyecek bir şey hazırlama amacıyla odadan çıkmışlardı.

"Sana güvenebilirim değil mi?"

Yoongi duraksadı ve sonra elini havada sallayarak, rahatlatıcı bir gülümseme sundu. Ancak, aslında Taehyungtan çok kendisini rahatlatmaya çalışıyordu çünkü 'alaycı' veliaht prensi ilk defa böylesine ciddi bir şekilde görüyordu.

"Tabii ki güvenebilirsin Taehyung, bu sorduğun bir soru mu şimdi?"

Taehyung onaylayarak kafasını aşağı yukarı salladı. "Bir rüya gördüm." dedi ardından. "Bir kız vardı. Güzel bir kız. Başta ikimiz de birer tahtta oturuyorduk, bir şölende karşılaşmız gibi hissettiriyordu ama bundan daha fazlası olduğunu da biliyordum. Ama sonra, birden kızı kalbime hançer saplarken buldum. Yoongi, ölmüştüm. O kadar gerçekçiydi ki ölümü yakından hissettim."

"Bu sadece aptalca bir rüya. Neden kafana takıyorsun ki?" dedi Yoongi kaşlarını çatarak.

"Ben de öyle düşündüm. Ama artık umursanmayacak bir rüya değil. Tam bir aydır istisnasız her gece aynı rüyayı görüyorum. Garip olan taraf, kızın üzerinde su kraliyet arması vardı. Bana, Su Krallığında bir prenses olmadığını söylediler."

İşler ilginçleşmeye başlayınca Yoongi ellerini kucağında birleştirdi ve öne doğru eğildi. "Doğru, yok. Eskiden vardı. Yanılmıyorsam kızın ismi Jisooydu. Ben de pek hatırlayamıyorum ama küçük yaştayken öldüğü söylenmişti bize. Bir göle düşüp boğulmuş."

"Su Krallığının su bükebilen bir üyesi nasıl bir gölde boğulmuş? Başka kimse yok muymuş yanında?"

"Bilmiyorum." diyerek omuz silkti Yoongi. "Saçma olduğunun farkındayım ama daha önce hiç sorgulamadım. Umrumda değildi çünkü."

Taehyung iç çekerek arkasına yaslandı. Gördüğü rüya sinirlerini artık Jungkooktan bile daha fazla bozmaya başlamıştı. Sürekli aynı şeyleri tekrar tekrar görüyordu ve kızın yüzünü bir türlü unutamıyordu. Ölmüş olması da olayları daha garip hale getiriyordu.

"Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi Taehyung?"

"Yapmak zorundayım." dedi Taehyung derin bir nefes alarak. "Bu yüzden yanına geldim. Benimle gelir misin?"

Yoongi yutkundu. "Hiçbir sorun olmayacağına emin misin?"

"Evet, eminim. Orası neredeyse bizim sömürgemiz altında olan bir yer. Sessizce gidip, geri döneceğiz. Su Krallığına gitmek için en kısa zamanda yola çıkmamız gerek."

"Pekala, sana katılacağım."

Taehyung onaylayan mırıltılar çıkardığı anda koridorda bir gürültü olmuş, sanki koca bir şey kırılmış gibi güçlü bir ses yayılmıştı.

"Bu da ne?" dedi Taehyung şüpheli bakışlarını koridora fırlatırken.

"Sadece pencere kapandı." diyerek cevapladı Yoongi. Lisa olmalı, diye düşünmüştü. Bu kıza başkalarının konuşmalarını gizlice dinlememesi gerektiğini öğretmeliyim. "Rüzgar çok fazla olduğu için çarpıp duruyor."

Taehyung fazla üstünde durmamıştı. Düşünecek gereğinden fazla şey vardı zaten. Tek dileği bir an önce Su Krallığına gidip sorunu çözmek ve şu saçma kabustan ebediyen kurtulmaktı.

***

Rose, ayakkabılarının çıkardığı hafif topuk sesleriyle beraber koridorda ilerliyordu. Sarayın içinde bile aniden hava soğumuştu bu yüzden uzun ceketini yanına aldığı için memnundu. Rose, buraya sık sık gelip giderdi çünkü kraliyet aileleri dost olmasa da onlar Lisa ile uzun zamandır yakın arkadaştılar.

İç çekerek ilerlemeye devam ettiğinde, önüne aniden çıkan Hoseok ile biraz irkilmiş ama sonra güzelce gülümseyerek başıyla selamlamıştı genç prensi.

"Oh, Rose." dedi Hoseok kocaman gülümserken. "Lisa'yı ziyarete gelmiş olmalısın."

"Evet, uzun zamandır görüşmüyoruz."

"İyi yapmışsın." dedi Hoseok kafasını onaylar biçimde sallarken. "Fakat, bu koridorda ne işin var?"

Rose yutkundu ve elleriyle ceketinin uçlarını sıktı. Biraz gergin hissediyordu. Buradaki insanlarla hele de kraliyet ailesiyle -Lisa hariç- konuşmaktan pek hoşlanmıyordu aslında.

"Sadece lavoboya gitmek için çıkmıştım ama sonra Lisa'nın odasının yerini hatırlayamadım." Hafifçe gülümsedi. "Kayboldum sanırım."

Hoseok da gülümsemesine karşılık verdi. "Şu ilerideki koridordan sağa dön. Karşına çıkacak en büyük kapıdan gir. Orası Lisa'nın odası."

"Çok teşekkür ederim." diyerek tekrar bir baş selamı vermiş ve hızlı adımlarla zaten yolunu ezbere bildiği odaya gitmişti.

×××××

Yaşasın yeni bölüm!! Merak ediyorum beğendiniz mi? ❤❤

Sınav haftam is coming... (Kendini battaniyeye sararak odasının köşesine çöküp bir kutu çikolata ile hıçkırarak ağlama emojisi)

pied piper ❅ bts•bp ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin