SYML - Where's My Love
Taehyung, Irene'in odasının önünde durdu ve kapıyı tıklattı. Birkaç saniye bekledi ama cevap gelmemişti. Tekrar kapıyı tıklattı. Yine cevap veren olmadı. Jisoo, Irene'in uyuduğunu söylemişti. Yorgun olduğu için derin bir uykuya dalmış olmalıydı. Kapıyı yavaşça araladı. Irene'i bir sandalyenin tepesinde görmek ise, beklediği son şey bile değildi.
Genç kız kalın perde ipini tavandaki demirlerden birine sıkıca bağlamış ve üç düğüm atmıştı. İpte kocaman bir halka oluşmuştu. Taehyung şaşkınlıkla genç kızı izlerken, Irene ipin sağlamlığını kontrol etti ve kafasını o ipten geçirmek için harakete geçti. Taehyung, şoktan çıkıp Irene'in ne yapmaya çalıştığını fark ettiğinde koşmuş ve Irene'i belinden tuttuğu gibi sandalyeden indirmişti.
"Ne yaptığını sanıyorsun?" dedi şok olmuş bir halde.
Irene güldü. "Asıl sen ne yaptığını zannediyorsun? Ölmeme bile izin vermeyecek misiniz, majesteleri?"
Taehyung derin bir iç çekti ve ellerini Irene'in kollarına yerleştirdi. "Bak," dedi. "Seni anlıyorum ama-"
"Jisoo öldü mü?"
Taehyung kaşlarını çattı. "Ne?"
"Jisoo öldü mü diye sordum."
Genç adam sıkıntıyla kapattı gözlerini. "Hayır."
"O zaman nasıl anlıyorsun beni?" diyerek kollarındaki ellerden kurtuldu.
"Haklısın anlamıyorum." Irene yatağa doğru ilerlemiş ve oturmuştu. "Anlamıyorum seni, Irene. Ama çözümün intihar olmadığından eminim." Yavaş adımlarla kuzeninin yanına ilerledi. Yatağa, onun yanına, oturdu. "Özür dilerim, Irene." dedi. "Özür dilerim ama Kihyun bir suç işledi ve cezası bu."
"Cezaya kim karar veriyor ki?" Irene geriye yaslandı. "Ya da bunun suç olduğuna?" Kollarını iki yana açtı. "Bana baksana." dedi. "Hala yaşıyorum. Hala aynıyım. En küçük bir acı hissetmiyorum. Bedenimde en küçük bir çizik yok. Sadece gücüm alındı. Ama zaten dışarıda gücü olmayan binlerce insan var. Bu, neden suç olsun Taehyung?"
"Ben," Saçlarını karıştırdı. "Bilmiyorum. Özür dilemek istedim sadece Irene. Beni affetmeni diliyorum. Aramız düzelsin istiyorum. Beni umarım affedersin."
"Sonra konuşuruz." Irene yataktan kalkıp banyoya ilerlediğinde Taehyung kolundan tutarak onu durdurmuş ve çıkış kapısına doğru çekiştirmişti. "Bundan sonra bir saniye bile yalnız kalmana izin vermem. " dedi. "Jisoo ile beraber kalacaksın."
***
Jin kurumuş yaprakların üzerine basarak geçti. Sıradan bir halk mezarlığındaydı. Hafif bir rüzgar esiyor, yağmur çiseliyordu. Yürüdü, yürüdü.. Her adımı bir yük gibiydi. Göstermese de seviyordu onu. O tek arkadaşıydı. Bir zamanlar ona destek çıkan tek kişiydi. Onu ölüme kendi elleriyle göndermişti aslında, biliyordu. Fakat başka çaresi de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pied piper ❅ bts•bp ✓
Hayran KurguAteş Krallığının altında yanıyordu tüm fenerler. Gücü, asaleti tüm çıplaklığıyla yarıyordu geceyi. Bizden güçlüsü yok, diye düşünüyordu tahtında oturan genç adam. Her zaman böyle düşünürdü. Toprak Krallığının, Su Krallığının ya da Hava Krallığının b...