51 ❀ 'Air' × Part 2

2.9K 301 109
                                    

Starset - Satellite









"Çok garip." dedi Jin. Namjoon'un mezarının başında duruyordu. Hemen arkasında duran Rose'ye baktı. "Bu sabah kralları öldüğü için halk yasa boğuldu. Ama akşam ben tahta geçeceğim, taç giyeceğim ve bir şölen düzenlenecek. Benim tahta geçişim ve dört krallığın barış imzalaması şerefine."

"İnsanlar hep böyle değil midir?" dedi Rose. "Aslında kimin tahtta olduğu önemli değil, iyi yönettiği sürece. İnsanlar böyle düşünür."

***

"Nereye gidiyorsun?" Irene Jisoo'nun arkasından seslendiğinde Jisoo Hava Krallığının koridorlarında yürüyordu. Ablasının sesini duymasıyla duraksadı ve arkasını döndü. "Taehyung taht odasında bekliyor." diye devam etti Irene.

"Ufak bir işim var. Geleceğim."

Irene onaylayıp taht odasına ilerlerken Jisoo da koridorda yürümeye devam etmişti. Bir barış göstergesi olarak dört krallığın kraliyet aileleri, Jin'in taç giyme töreni amacıyla Hava Krallığında toplanmışlardı. On beş dakikalık yürüyüşün sonunda görmek istediği kişiyle karşı karşıya kalmıştı. Jin, saray duvarlarının ortasındaki minik kare bahçede dikiliyordu. Bahçenin ortasındaki çeşmeye bakıyordu ve düşünceli gözüküyordu. Jisoo derin bir nefes alıp ilerledi ve Jin'in tam yanında durdu. Genç adamın bakışları hemen Jisoo'ya çevrilmişti.

"Hoşgeldin-"

"Bana yalan söyledin." Jin dudaklarını diliyle ıslatıp Jisoo'nun tam karşısına geçtiğinde genç kız konuşmaya devam etti. "Sana güveniyordum ve seni arkadaşım sanıyordum ama sen bana yalan söyledin. Bana ve Irene'e. Ateş Krallığının bir komutanı olduğunu zannediyorduk ama sen-"

"Bir casustum, evet." Jin hafifçe gülümsedi. "Ama bunun için beni suçlayamazsın, Jisoo. Namjoon'un beni ve Rose'yi sürekli bilgi alışverişi için bir yerlere gönderme huyu vardı."

"Ama Rose senin aksine Namjoon'un isteklerini reddetti. Sense savaş başladıktan sonra bile Ateş Krallığında kaldın."

"Yine de sana zarar vermedim Jisoo. Vermem de. Olması gerekeni yaptım. Orada sadece seni korumak için bulunuyordum. Daha fazla yalan yok." Birkaç adım adıp Jisoo'nun tam önünde durdu. "Artık bana güvenebilirsin."

Jisoo kafasını iki yana salladı. Jin'in tek yaptığı bilgi alışverişi değildi. Jin aynı zamanda çok da iyi bir oyuncuydu. Önce Irene'in sonra da Jisoo'nun arkadaşı olmuş ve onların güvenini o kadar iyi kazanmıştı ki iki genç kız da Jinden şüphelenmeyi bir saniye bile akıllarından geçirmemişlerdi.

"Artık sana güvenemem." Jisoo arkasını dönüp Taehyung'un yanına ilerlerken Jin sadece arkasından baktı. Jisoo'nun güvenini kazanmak ya da kazanmamak artık o kadar da önemli değildi.

pied piper ❅ bts•bp ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin