45 ❀ 'Fire' × Part 2

2.9K 316 94
                                    

Halsey - Nightmare








Ateş Krallığında hava bulutluydu. Yağmur yağıyor, gök gürlüyordu. Hafifçe esen rüzgar etrafı esir almıştı. Saraydakiler şimdilik eski Kral Jisung ile vedalaşmışlardı. Jisung'un tabutu onunla vedalaşmak isteyen halk için başkentte gezecek, ülkede üç günlüğüne yas ilan edecekti. Öğleden sonra doğru ise tabut diğer ölmüş kraliyet ailesi üyelerinin yanına gömülecekti.

"İyi misin?" Taehyung, pencereden dışarıyı izleyen Jisoo'nun omzuna koydu elini. Genç kız omzunun üzerinden bakmış ve hafifçe başını sallamıştı. Jisung'un saray kapısından çıkarılan tabutuna bakıyordu. Saçları at kuyruğu yapılmıştı ve uzun kollu siyah bir elbise giyiyordu.

"Üzülemiyorum Taehyung." dedi. "Bu beni kötü biri yapar mı?"

"Hayır," diye cevapladı Taehyung, hemen. "Onu tanımıyorsun. Bir kez bile oturup konuşmuşluğunuz yok, bu gayet doğal. Kendini kötü hissetme."

"Babam Su Kralı Doyoungtu, öyle zannediyordum. Hala da öyle sanırım çünkü seni sevmeyen biyolojik babandansa sana baban gibi davranan birini seçersin değil mi? Evet, beni o zindana kapattı. Ama her gün gelip beni ziyaret ederdi. Oyunlar oynardık. Annem bile her gün gelmiyordu ama o çok meşgul bir kral olmasına rağmen her gün aynı saatte gelir ve benimle oynardı. Ona, her geldiğinde, ne zaman dışarı çıkacağımı sorardım. Her seferinde az kaldığını söylerdi. Yalan söylediğini biliyordum fakat bu düşünce bana garip bir umut verirdi. Bu umut olmasaydı çoktan kafayı yemiştim. Şimdi neden beni sakladıklarını anlıyorum ama hala kaybolan yıllarımı geri vermiyor bana."

"Savaş bitsin." dedi Taehyung. "Sana söz veriyorum, nereye istersen götüreceğim seni. Ne yapmak istersen yaparız. Kılık değiştirir dünyayı gezeriz. Ama önce, Yoongi ve Jimin buradayken, onlarla görüşmek zorundayım. Yoongi, ailesinin intikamını aldı. Savaşması için bir neden yok. Barış imzalamalıyız."

***

Irene ağlamaktan kızarmış gözleriyle ön bahçedeki kamelyada oturuyordu. Artık ağlamıyordu fakat tüm bu şeyler gerçekmiş gibi hissettirmiyordu. Sanki toplantı odasına girecek, orada baş köşedeki sandalyelerden birinde oturan babasıyla karşılaşacaktı. Babası sadece gözlerinin içine bakacak ve hafifçe tebessüm edecekti. Nasıl olduğunu sormayacaktı, ona sarılmayacaktı ve saçlarını okşamayacaktı. Ama bu bile Irene için yeterliydi.

"Oturabilir miyim?" Kihyun'un sesini duyduğunda, genç kız gözlerini saraydan çekti ve yeni uyanmış gibi silkelendi.

"Tabii." Sesi boğuk çıkmıştı. Ağladıktan sonra kimseyle konuşmamıştı ve bu gayet doğaldı. Bu zamana dek ağladıktan sonra onu teselli eden biri olmamıştı zaten ve Irene bu tür basit şeyler için üzülmeyi de bir kenara bırakmıştı.

pied piper ❅ bts•bp ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin