" Anlatmayacak mısın? " diye mızmızlandı Selin yorganı tekmeleyerek kıvrımlı bedeninin üzerinden atarken.
Elimden geldiğince onu duymazdan gelerek kafamı elimdeki kalın kitaba sanki mümkünmüş gibi daha çok gömdüm.
Arkan hayatıma girdi gireli rutinimi bozmuş ve içinde oradan oraya sürüklendiğim toz fırtınası geleceğimle ilgili planlarımı görmemi engellemişti.
" İneklemenin zamanı değil Arel, dün gece seni çok merak ettim. Lanet olsun ki telefonum Merve'nin evinde kalmıştı ve yurt kapandığında telefon isteyebileceğim herkes uyumuştu. " İçimdeki bir taraf bahanesinin gayet mantıklı olduğunu söylerken diğer taraf avaz avaz bana karşı çıkıyordu. Ben onu her umursamazlığında affettikçe o daha fazla umursamazlaşacak ve o lanet olası arkadaş grubunda yobazlaşmaya devam edecekti.
" Areeel, lütfen neler olduğunu merak ediyorum. " bütün irademi kullanarak gözlerimi gözlerinden kaçırmaya çalıştım ama hızla kırptığı kirpikleri ve iri gözbebekleri bu konuda hiç yardımcı değildi.
Yenileceğimi baştan beri bildiğim için direncimi Arkan ile olan cevapları bulma konusundaki savaşımıza sakladım ve yazılı kağıdı önüme geldiğinde pişmanlıktan delireceğim bir şey yapıp kucağımdaki kalın kitabı kocaman bir küt sesiyle kapatıp diğerlerinin yanına, çalışma masama koydum.
Selin sevincin verdiği sarhoşlukla hızla yattığı yerden doğruldu ve beni kocaman bir kızlar gcesindeymiş gibi hissettirecek şekilde bağdaş kurup az önce kafasını yasladığı yastığı alarak dizlerinin üzerine koydu ardından bakımlı elleri çenesinin altında birleşti.
İşte hazırdı ama bu sefer ona istediğini vermeye niyetli değildim. Bu kadar çabuk olmazdı. " İlk önce sen bana olanları anlatmaya ne dersin? "
Bir dakika öncesine kadar sevinçle parlayan gözleri şaşkınlıkla kırpışınca bu sefer ben zafer sarhoşluğuyla onu taklit ederek yatağıma oturdum.
Gözlerim onun benden kaçırmaya çalıştığı gözlerine kilitlenince karşı karşıya olan iki yatakta birbirine cephe almış iki silahşörmüşüz gibi hissediyordum.
Silahlar çekilmişti.
" Vazgeçmeyeceksin değil mi? " dedi gözlerini kısarak. Bu cümle her ne kadar dün gecenin anılarını gözlerimin önüne getirsede görüntülerden kurtulmaya çalıştım.
" Ha-yır. " dedim alaycı bir şekilde başımı iki yana sallarken. Selin teslim olurcasına yastığı arkasına koydu ve duvara yaslandı.
" Dün Merve bana- " Kucağımdaki yastığı alıp öfkeyle suratına fırlattım. " Demir ve Arkan'ın buraya geldikleri geceden başla Merve umrumda değil! "
Bu ani çıkışıma her ne kadar şaşırsada omuz silkti ve devam etti. " Siz gittikten sonra Demir benimle bir şey konuşmak istediğini söyledi. " beynimde dolaşan Demir ve Selin'in görüntüleri gülümsememe neden olmuştu. Demir onunla bir yurt odasında düşündüğüm şeyden başka ne konuşabilirdi ki?
" Öyle gülümseme düşündüğün şey değil. " dedi Selin iç çekerken. Yüzümdeki gülümseme solarken Selin'in birbiri ardına akan ve yüzünü ıslatıp boynuna damlayan gözyaşlarına baktım. Çok fazla ağlıyordu ve bu kadar çok gözyaşı bana ne yapacağımı şaşırtmıştı.
" Ben aptal gibi ona gülümsedim. Tam bir gerizekalı gibi görünüyordum Arel. Gerçek bir gerizekalı. "
Lanet olsun! Burnu da akmaya başlamıştı. Birbirine dolaşan ellerimle yatağın yanındaki komodinden bir tuvalet kağıdı alıp Selin'in yanına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırağı ve Ateş
General Fiction©Tüm hakları saklıdnır. Sen benim cesaretimsin Arel. Sen benim, bir insanın boğulmadan önceki son çırpınışlarında hissettiği umudumsun. Keşke bunun için zamanım olsa, kalbinin her santimini tek tek fethederdim. Hiç doğmamış olmayı dilerdim senden ön...