İçinde nefes almakta zorlandığım lacivert elbiseyle aynanın karşısında bir o tarafa bir bu tarafa dönerek bir çıkar yol bulmaya çalışıyordum. Elbise her ne kadar nefes kesici olsa da Selin'indi ve bu da kesinlikle bana uygun olmadığı anlamına geliyordu.
Tabi bunu anlamak için sadece elbisenin Selin'e ait olduğunu bilmeye gerek yoktu. Derin sırt dekoltesi ve iki santimlik etek boyu ile tam anlamıyla bu elbiseye ait durduğum söylenemezdi ve içinde ettiğim her harekette etrafa bana ait olmadığını haykırıyordu. Sanki biri tarafından ödünç verilmişti.
" Bence saçlarını at kuyruğu yapmalıyız. Çok fazla uzunlar sırt dekolteni kapatmak istemiyorum. "
Selin, giydiği topuklu ayakkabılarla benim boyumu geçmiş bir şekilde arkamda durarak bir yandan konuşuyor bir yandan da rahatça saçlarımı toplamakla uğraşıyordu. Bense dudaklarımdaki huzursuz gülümsemeyle devam ettim.
" Aynı şeyi ne benim ne de bütün bunlardan haberi olmayan sevgilim için söyleyemeyeceğim. "
Bunu söylerken ses tonumdaki hoşnutsuzluk kesinlikle dikkatten kaçacak bir şey değildi. Ona üzerimde aldığı her kararla ilgili bütün hoşnutsuzluklarımı söylüyordum evet ama ona engel olmuyordum. Denemiyordum bile ve bunun nedeni ne bilinç altımda ne de ruhumda kazılıydı. Sadece olayları akışına bırakmış ve sonuçlarına katlanmaktan korkmamayı öğrenmiştim.
Selin, saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaparken bana bütün iplerimi Arkan'ın eline vermem ve kendime dair hiçbir kararı benim almamamla ilgili homurdanırken onu dinlememeye çalıştım. Söyledikleri şu an için gerçekten umrumda değildi. Düşünmem gereken tek şey bu gece oraya gitmedeki amacımı nasıl gerçekleştireceğimdi.
Onlara hiçbir gruba dahil olmadığımı anlaşılır ve şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde belli etmem gerekiyordu fakat aklıma bunu gerçekleştirebilecek hiçbir yol gelmiyordu ve itiraf etmeliydim ki böyle şeylerde iyi olan kişi hep Selin olmuştu.
Tam küçücük bir an için boş bulunup ondan bunun için bir yol üretmesini isteyecektim ki konuşmak için ciğerlerime çektiğim derin nefesi içimdeki sıkıntıyı atmak istercesine dışarıya üfledim. Bunu yapamazdım. Eğer ona böyle bir amacım olduğunu söylersem beni vazgeçirmek için elinden gelen her şeyi yapardı ve Tanrı biliyordu ya ona direnmek için asla yeteri kadar çabalamazdım.
" Ben hazırım ayakkabılarını giy de çıkalım. " diyen Selin aynaya doğru eğilmiş taşan rujunu temizliyordu. Bense gözlerimi onda daha fazla oyalamadan önceden çıkardığım ayakkabıları giymiştim.
İşte hazırdım. Yeni başlayan ve kesinlikle zayıf temeller üzerine kurulmuş bir ilişkideki ilk yalanımı söylemeye ve binevi ihanet etmeye hazırdım. İçimdeki suçluluk duygusu pençelerini kalbime geçirir ve küçük parçalara ayırmaya başlarken arkadaşımın arkasından odadan çıkmış ve asansöre binmiştim.
İkimizde konuşmuyorduk ve bu sessizliğin nedeni apaçık ortadaydı. Ben Arkan'dan gizli iş çevirdiğim için suçluluk duygumla boğuşuyordum. Selin ise ben kendimi suçlu hissettiğim için içinde kabaran öfkesiyle boğuşuyordu ve ikimiz içinde en iyisi en azından içinde bulunduğumuz an için sessiz kalmaktı. Sessiz kalmak ve olası bir tartışmanın önüne geçmek.
İkimizde birbirimizi ağır kelimelerle hırpalamak istemediğimiz için ne taksi beklerken ne de bütün o uzun yol boyunca tek kelime dahi etmemiştik. Selin bütün bu süreç içerisinde telefonuyla uğraşmış ve saçma yüz ifadeleriyle vakit geçirmişti. Bense telefonuma bakmaktan dahi korkuyordum. Arkan ile ilgili olan en ufak şey dahi gözümü korkutmaya yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırağı ve Ateş
General Fiction©Tüm hakları saklıdnır. Sen benim cesaretimsin Arel. Sen benim, bir insanın boğulmadan önceki son çırpınışlarında hissettiği umudumsun. Keşke bunun için zamanım olsa, kalbinin her santimini tek tek fethederdim. Hiç doğmamış olmayı dilerdim senden ön...