Bir beyaz gemiydi ayıran onları
Kadın güvertedeydi, adam rıhtımda
Şimdi unuttum yüzünü kadının
Adamın gözleri aklımda
- Ümit Yaşar Oğuzcan
Yine yapmıştım. Yine sevdiğim adamı dinlememiş ve yine onu yalnız bırakmıştım. Yaptığım hatalar beni paramparça ediyordu fakat yere düşen kendi parçalarımın yanında sevdiklerimin de, özellikle sevdiğim adamında bir parçasının olduğunu bilmek cehennem ateşinin bile yakamayacağı kadar yakıyordu içimi.
Yangın hatayı işleyen ellerimden başlıyor, kararı veren beynime doğru yayılıyor ve acıyı çeken kalbimde toplanıyordu. Bütün vücudum tekrar ve tekrar kül oluyormuş gibi hissediyordum. En kötüsü de artık küllerimden doğacak gücüm yoktu. Bir vurgunu daha kaldıramazdım. Bunu bütün benliğimle biliyordum. Eğer içinde tutulduğum bu eski depodan Ardıl ile birlikte çıkamazsam bu benim sonum olurdu. Bu, benim ruhumun ve insanlığımın sonu olurdu. Çünkü bedenimde ve ruhumda bir kayıbı, bir darbeyi daha kaldıracak direnç artık bulunmuyordu ve düşmanlarım bunun farkında gibiydi. Darbeler üst üste geliyor ve ben daha gardımı alamadan sahip olduğum her şeyi benden çalıyordu.
" Özür dilerim Arel. bir kez daha benim yüzümden bu haldesin. "
Önüme düşmüş saçlarımın arasından başımı çevirdim ve Ardıl'a baktım. Sağ kaşı patlamıştı. Sol mavi gözü kanlanmış ve altı mor halkalarla çevrilmişti. Elmacık kemiklerinin ikisi de hardalımsı bir renk almış ve patlayan dudağından süzülen kan çenesine doğru akmıştı.
Ardıl çok fazla dayak yemişti. O kadar kötü görünüyordu ki dışarıda görsem bir bakışta onu asla tanıyamazdım.
" Bu sefer kendini suçlama. Yanında olmayı ben seçtim. "
Evet, bu sefer kendini suçlamamalıydı. Sevdiğim adamın ve mantığımın bütün ikazlarına rağmen onunla birlikte olmayı ben seçmiştim. Bu kararımın sonuçlarıyla ise şu an kalbimi kavuruyordu.
" Her zaman yanlış zamanda yanlış yerde olmayı başarıyorsun değil mi? "
Gözlerimi Ardıl'dan aldım ve tam karşıya baktım. Adamlarına beni yakalamasını söyleyen yaşlı adam altına yakışmayan eski, siyah kadifeyle kaplı tekli bir koltukta oturmuş ve koltuğun yanına dayadığı sağ elini zarifçe çenesinin altına koymuştu.
tüm yüzünü kaplayan beyaz sakalları vardı ve yaşına rağmen saçı dökülmemiş sadece gümüşi bir renk almıştı.
Yaşlı adamın en tanıdık parçası ile gözleriydi.
Kalbimi yerinden oynatan bu gözler sanırım bütün Baray erkeklerine verilmiş bir armağandı ya da sırrı henüz çözülemeyen bir lanet. Çünkü hiçbir Baray erkeğinin gözleri her zaman saf mutlulukla parlamazdı. Derinlerde bile olsa hep bir öfke, acımasızlık ve kırgınlık vardı ve bu duyguların önünde aşılması imkansız bir duvar.
" Arkan sana zarar vermemi istemeyecektir. Sana zarar vermekle benim elime de bir şey geçmeyeceğine göre korkmana gerek yok. Bu iş bittiğinde seni Arkan'a teslim edeceğim. "
Ardıl yanımda rahat bir nefes alırken göğüs kafesim daralmış ve kalbim ezilmiş gibi hissediyordum. Kastettiği iş arkadaşımı öldürmekti ve arkadaşımı öldürecek olan bu adam bana korkmamamı söylüyordu.
Korkuyordum.
Korku hayata tutunan köklerimi kırıyordu ve ben devrildiğimi hissediyordum. Sonra vazgeçtiğimi. Tıpkı kökleri sökülmüş bir ağaç gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırağı ve Ateş
General Fiction©Tüm hakları saklıdnır. Sen benim cesaretimsin Arel. Sen benim, bir insanın boğulmadan önceki son çırpınışlarında hissettiği umudumsun. Keşke bunun için zamanım olsa, kalbinin her santimini tek tek fethederdim. Hiç doğmamış olmayı dilerdim senden ön...