" Sakin olmaya çalış Arel, sadece beş dakikamız var. "
Göğsüm korkuyla dolar ve kararmaya başlayan gözlerim demir parmaklarıların arasından el ele tutuşmuş ellerimize kayarken ihtimallerin savaşı beni tüketiyordu. Ne olacaktı şimdi? Çıkabilecek miydi bu dört duvarın arasından? Yoksa bir ömür boyu onu mu bekleyecektim? Hayır, tabi ki de beklerdim. Onu bin ömür bile beklerdim ama ona yeni kavuşmuşken ayrılmak...
" Çıkacaksın değil mi buradan? " Arkan buz tutmuş ellerimi ısıtmaya çalışırcasına ovalarken gözlerindeki belirsizlik kalbime buzdan bir yumruk gibi oturuyor ve nefesimi kesiyordu.
" Büyük ihtimalle çıkarım ama bir şey yapman gerekiyor. "
Hayatımızı karartabilecek o küçük ihtimal beynimin kıvrımlarına dolanır ve beni ölümün kıyısında sallandırırken tüm varlığımla onun için bir şeyler yapabilme düşüncesine öylesine tutunmuştum ki o küçücük ihtimali göz ardı etmek benim için çok da zor olmamıştı.
" Ne istersen. "
" Sadece Demir'i ara. Malın teslim alınıp satılması gerekiyor Arel. "
Dişlerim çenemi sızlatacak bir güçle birbirine girer ve avuçlarımdaki soğuk eli bütün gücümle sıkarken kendimi bağırmamak için zor tutuyordum. " Siktiğimin parmaklıklarının ardındasın ve sen malı satmayı mı düşünüyorsun? " Arkan, karşımda susmam gerektiğini anlatmaya çalışırcasına işaret parmağını dudaklarının üzerine koyarken susmak hiç içimden gelmiyor, aksine bağırmak ve ona önceliklerinin çok farklı şeyler olduğunu haykırmak istiyordum.
" O mal bu gün teslim alınıp satılmalı Arel. Hiçbir şey bilmiyorsun. Bu gün olacaklar yaptığımız anlaşmaya atılan bir imza demek. Eğer imza atmazsak ne olur biliyorsun değil mi? "
" Buradan çıkamazsın. "
Korkudan buz tutan bedenimle öylece kalakaldığımda içine girmekte olduğum dünyanın şartlarını hiçbir zaman tam anlamıyla öğrenebileceğimi düşünmüyordum. O kadar çok ve yerine getirilmesi o kadar zorunluydular ki içimden Arkan'ı kolundan tutup bu şehri terk etmek geliyordu. Sadece ikimiz. Tek parça eşya ya da beş kuruş para olmadan. Her şeye sıfırdan başlamak.
Kulağa çok güzel geliyordu. İçinde onun olduğu diğer bütün şeyler gibi. Oysa hayat güzel değildi. Aello değildi, uyuşturucu değildi, bu parmaklıklar değildi.
" Süre bitti. " Koridorun sonundan gelen kalın erkek sesi ayrılığın ne kadar yakın olduğunu haykırırken ellerim bir öncekinden daha sıkı dolanmıştı sevdiğim adamın ellerine.
" Söz ver. Bana buradan çıkacağına söz ver. " Arkan, tutamamaktan korktuğu bir sözü vermenin tereddütünü yaşarken koridorda yankılanan kundra sesi yürmeğimin sanki mümkünmüş gibi daha fazla korkuyla dolmasına neden oluyordu.
" Size süre bitti dedim. "
" Arkan söz ver. "
Sevdiğim adam aceleyle ellerimizi koparmaya çalışırken her hücremle söz vermesine ihityacım olduğunu hissediyordum. Onun sözüne güveniyordum. Onun sözüne gerçeklerden ve gözümün gördüğünden daha çok inanırken şimdi bana söz vermeliydi. Söz vermeliydi ki sapasalam evimize gidebileyim.
" Son kez uyarıyorum. " Arkamızda öfkelenmeye başlayan adamın sesi benim için geri planda kalırken karşımda beni kendinden uzaklaştırmaya çalışan adamın gözlerindeki çaresizlik vardı her anımda. Böyle olmasını istemiyordum. Güçlü olmasını ve buradan çıkacağına emin olmasını istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırağı ve Ateş
General Fiction©Tüm hakları saklıdnır. Sen benim cesaretimsin Arel. Sen benim, bir insanın boğulmadan önceki son çırpınışlarında hissettiği umudumsun. Keşke bunun için zamanım olsa, kalbinin her santimini tek tek fethederdim. Hiç doğmamış olmayı dilerdim senden ön...