19. Bölüm: Seni Karanlığıma Sarmak

28.8K 1.1K 84
                                    

  " Kapayın çenenizi siktiğimin yavşakları! " derinden ve gerçek bir öfkeyle dolu sert bir tonda kulağıma dolan bu kükreme beni en derin hücrelerime kadar sarsmıştı.

  Sinirliydi. Hatta sinirli kelimesi gözlerinden fışkıran hiddetle karşılaştırılınca yavru kediye takılan bir isim gibi geliyordu. O, sinirliden daha çok vahşi görünüyordu. Damarları, bölgesine girmiş erkek aslanların onda yarattığı gerilimle belirginlemiş ve boynundaki bir tanesi ritmik olarak gözlerimin önünde atmaya başlamıştı.

  Ben mi? 

  Korkudan altıma sıçmak üzereydim.

  Etrafımdaki insan kalabalığı görsel şölenin bitmesi üzerine yeni eğlenceler bulmak amacıyla dağılır ve ilgilerini kıvrılan başka kalçalara çevirirken odağını bulmakta zorluk çeken gözlerim yanımdan koşarak geçen bir bedenin tanıdık simasına takılmıştı.

  Hissettiğim bütün dengesizliği umursamadan sertçe kavradığı bileğimi sıkıp beni kendine çeken Arkan, manzaranın netleşmesini engellemişti ama beynim bazı imge ve tahminleri bir araya getirip. Yanımdan koşarak geçen bedenin Demir'e büyük ihtimalle ondan kaçan bedenin ise Deniz'e ait olduğunu söylüyordu.

  Yine şans yüzüme gülmüştü anlaşılan (!) Deniz, bu gece bu lanet ve tamda onun tarzı olan mekana gelmeseydi ben bu gece için amaçladığım bütün boktan şeyleri yerine getirebilecek ve geriye kalan tek sorunum devasa bir vicdan azabı olacaktı. 

  Tanrı şahidim olsun ki şu an içinde bulunduğum durumdansa o vicdan sızılarının keskin bıçaklar gibi derimi deşmesini tercih ederdim çünkü hiçbir şeyin şu an Arkan'ın gözlerindeki hayal kırıklığı kadar canımı yakamayacağını biliyordum. 

  Arkan, ayakta durmakta zorlanan bedenimin acizliğinden ve etrafımızdaki belki yeni bir şov çıkar umuduyla bekleyen insanların bakışlarından sıkılmış olacak ki eve gitme sürecini hızlandırmak adına beni kucağına aldı ve  uzun, aynı zamanda insana ' Ben tehlikeliyim. ' diye haykıran bedenine kolayca yol açan insanların arasından geçerek beni gerçek temiz havayla buluşturdu.

  Suratımdaki saçma ve iplemez gülümsemeyle ciğerlerime derin bir nefes doldururken Arkan'ın iki kolunun üzerine yerleşmiş bedenimi gerdim ve ona daha çok sokuldum. Onun yaptığı tek ise daha önce duymadığınıza yemine debileceğim yaratıcı küfürlerini bir bir sıralamaktı.

  " Sakın uyuma kadın! " diye tıslar ve kucağındaki bedenimi sarsarken benden bunu istemesinin altındaki neden tüylerimi ürpertmişti. 

  Onun için kolay olanı benim uyumam ve yarınki baş ağrımla boğuşurken beni azarlaması olmayacak mıydı? Neden şimdi uyanık olmamı istiyordu. 

  Bütün bedenim beklentiyle gerilirken derinliklerime sinmiş uyku gölgesine varana kadar terk etmişti  hala olanlara mantıklı bir kılıf bulamayan zihnimi ve yorgun bedenimi. Onun yerine iyice açılmış küçük gözlerimle aklıma doluşan binlerce ihtimali değerlendiriyordum. 

  Arkan'ın kucağında taşıdığı bana rağmen tek bir yorulma belirtisi göstermeden bir biri ardında attığı hızlı adımlar kesilir ve bedenim bir arabaya bindirilirken ön taraftan gelen doğulu aksanı bindiğimiz arabanın bir taksi olduğunu anlamamı sağlamıştı.

  " Hastahaneye mi delikanlı? " 

  Arkan, arabayla bütünleşen bedenimi kaldırır ve göğsüne yatırırken binmeden önce çıkardığı deri ceketini de bacaklarıma örtmüştü. Bana çok kızgındı, hatta büyük ihtimalle öldürmek istiyordu ama hiçbir şey onun bu korumacı tavrına engel olmuyordu. 

  " Hayır abi. "  derken boğazımın derinliklerinden gelen küçük kıkırtımla ekledim. " Henüz. " Arkan'ın kaşları çatılır ve gözleri inatla onu süzen gözlerimin barındığı ufak yüzüm yerine yola odaklanırken kolları da daha fazla konuşmamam için uyarırcasına sıkmıştı ufak bedenimi. 

Kırağı ve AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin