16. Bölüm : Cennet

41K 1.5K 187
                                    

  Soğuk ve karanlık... İçine doğru düşmekte olduğum dipsiz kuyuyu tasvir edebilecek en iyimser iki kelime. 

  " Kurtulacağını düşünmüş olman senin aptallığın. " 

  Sözler beynime ulaşıp bütün sınırlarımı yerle bir ederken tutunabileceğim küçük bir dal aramaya başladım fakat yoktu. Kafama dayatılmış metalin çıkardığı fırtına tutunabileceğim her şeyi benden uzağa sürüklemiş ve beni yalnız başıma bırakmıştı. Kafamda tutunabileceğim bir hayal dahi bulamıyordum ve yerden kesilmeye başlayan ayaklarım bütün bedenimi metalin çıkardığı kasırgaya kaptırmama bir adım daha yaklaştırıyordu çaresiz benliğimi. 

  " Bütün istediğim ona, onu sevdiğimi söyleyebilmekti. " 

  Ses tellerimden çaresiz bir fısıltı olarak yükselen ve varlığımın bütün temellerini yakıp yıkarak hayat bulan bu cümle içimdeki umutsuzluk tohumlarının kocaman bir ağaç olduğunu ve bu ağacın kalın köklerinin bütün bedenime yayılıp bana bir kez daha her şeyin sonunun geldiğini hatırlattığı o andaydım. Her şeyin bittiği o an.

  " Umarım ne kadar acınası göründüğünün farkındasındır. " 

  Gözlerim gelecek olan ebedi karanlığın beklentisiyle sonuna kadar kapanır ve bedenimdeki korku dolu titremeler yerini beklentiyle dolu bir sakinliğe bırakırken kendimi garip bir şekilde hazır hissediyordum. Ne için olduğu önemli değildi. Sadece hazırdım.

  " İyi gelecer Arel. " 


  Bütün bedenim şiddetli sarsıntıların etkisinde yalpalarken kastığımı fark ettiğim bedenimi gevşetmeye çalışarak gözlerimi açtım. Beynim, az önce gördüklerinin geçmişin kırıntılarını taşıyan kabuslar olduğunu yeni yeni kavrarken başımda dikilmş Selin'in varlığını çok sonradan fark edebilmiştim.

  " Hadi ama anlıyorum yorgunsun ama annen yarın gidiyor. " 

  Sarsılmış bedenimle doğrulmaya çalışırken kısık gözlerimle Selin'le birlikte kaldığımız küçük ve bir hayli dağınık yurt odasını taradım. Annemi görememenin yarattığı sersemlik dalga dalga bedenime yayılırken aynanın karşısında kıyafetlerini incelemekte olan Selin aynanın hemen solundaki masadan parfümünü alırken devam etti.

  " Annen bizim gibi iki koca tembelle uğraşamayacağını söyleyip kahvaltıya bizsiz indi. " Acele etmeliydim. Annemi bunu bilebilecek kadar iyi tanıyordum ve Selin'den duymaya ihtiyacım yoktu. Annem bekletilmekten nefret ederdi.

  Başımdaki yersiz dönmeyle ayaklarımı yataktan sarkıtırken ellerimle yüzümü ovalamaya başladım. Ayılmalıydım ama bedenim bu konuda bana yardım etmekten çok uzaktı.

  " Umarım Arkan'ın yanında da böyle uyanmıyorsundur. " Alaycı sesi beynime işkence saatinin başladığıyla ilgili dayanılmaz sinyaller gönderse de bunu bile özlediğimi fark ederek anı bölmek adına hiçbir şey yapmamaya karar verdim.

  " Arkan demişken dün gece gerçekten mükemmeldi! " ses tonundaki neşe elimde olmadan yorgun dudaklarımın yukarıya doğru kıvrılmasına neden olurken sonunda bedenimi ayağa kalkmaya ikna edebilmiş ve banyonun yolunu tutmuştum.

  " Sana diyorum kızım! Salak salak gülmede bir şey söyle. Ne düşünüyorsun? "  Yıkadığım yüzümü kurularken ve hala suratımdaki aptal gülümsemeye bir çare bulamadığımı fark ederek devam ettim.

  " Ben... Bilmiyorum. Sadece mutluyum. "  Selin evladının mezuniyet törenindeki bir annenin bakışıyla ellerini çenesinin altında kavuşturmuş beni süzerken yavru köpek severken kullandığı ses tonuyla devam etti.

Kırağı ve AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin