Gözlerimi binbir güçle aralamayı başardığımda kalbimde bir ağırlık olduğunu hissettim ve aynı zamanda gözümün önünde aralayamadığım bir perde duruyordu.
Anılar ben önlerine kendimce güçlü bir set koyamadan zihnime doluşmaya başladığında ise, Ah, tam anlamıyla nefesim kesilmişti. Tanrı biliyordu ya elimde olsa asla bu yataktan çıkmazdım.
Hayır, beni utançtan öldüren kısım sevdiğim adamın önünde kendimi kaybederek dans etmem değildi. Elbette, bu beni daha önce utanmadığım kadar utandırmıştı fakat garip bir şekilde hoşuma gitmişti. Bir nevi özgüven tazelemek dahi diyebilirdik. Arkan'ın beni istemesi, hatta çok fazla istemesi kendimi hayatımda ilk kez ona layık hissetmeme neden olmuştu. Hayatımda ilk kez onun ihtiyaçlarını karşılayabilecekmişim gibi hissemiştim ve bahsetmeye çalıştığım kısım kesinlikle bu değildi.
Kusmuştum!
Evet, kulağa iğrenç ve utanç verici geliyordu ve lanet olsun zaten öyleydi. Söylediğim ve içten içe nasıl söylediğimi bilmediğim o aşk dolu ve buram buram edebiyat kokan cümlenin hemen ardından mükemmel bir öpüşme beni bekliyordu fakat midem bütün gece dayanmasına rağmen o beş, on hayır hayır yirmi dakikayı sakin kalmaya çalışarak geçirmeyi başaramamış ve ben karşımda üzerime eğilen mükemmel yüzü iterek kahrolası banyoya koşmak zorunda kalmıştım ve bilin bakalım ne olmuştu? Arkan da peşimden gelmiş ve bütün o utanç verici anlar boyunca yanımda durmuş ve saçlarımı yolumda çekerek sırtımı sıvazlamıştı.
Ona söylemiştim. Gitmesi gerektiğini, eğer gitmezse çok kötü hissedeceğimi fakat o her zamanki beni umursamamış ve güvenliğim için hislerimi göz ardı etmeyi seçmişti. Bütün bu süreç içinde ise utancımın altında hissettiğim başka bir duygu vardı; aile gibi hissetmiştim. Gerçek bir aile ve bir an için, gerçekten çok kısa bir an için bilinç altım bana değişik ve çok uzak bir senaryo kurdu.
İleri de, belki yani hayal etmekten dahi korktuğum bir zamanda Arkan ile bir ailem olduğunu düşünmek. Onun kadını ve çocuğunun annesi, bütün o mide bulantılarına kahrolası birkaç bardak içki yerine küçük Arkanların neden olduğunu düşünmek.
Paha biçilemezdi!
Yani, düşüncesi bile vücuduma, bana iki yıl yetecek kadar endorfin hormonu salgılarken bu fikrin gerçek olması.
" Başının çatlaması gerekmiyor mu? "
Arkan'ın uykulu sesi kulaklarıma dolduğunda buna hakkının olmadığını düşünüyordum. Sistemimi böyle tehdit etmeye ve bütün kalkanlarımın altından sızıp beni tamamen savunmasız bırakmaya.
" Kesinlikle çatlıyor. " dedim cümlemin tam tersi bir ifadeye bürünerek, gülümseyerek. Arkan ise araladığı tek gözüyle yüzümdeki gülümsemeye baktı ve bana eşlik etti. " Kesinlikle Arel, kesinlikle akşamdan kalma görünüyorsun. "
Arkan'ın yüzündeki gülümseme iç organlarımı eritirken bacaklarıma dolanan yorgandan tekmeleyerek kurtuldum ve yatağın içinde dizlerimin üzerinde durarak Arkan'ın üzerine çıktım.
" Sana bir şey sorabilir miyim? " dedim elimde olmadan neşeli çıkan sesimle. Arkan ise artık ezberlediği bir yolu izleyerek ellerini kalçalarıma yerleştirdi. " Bir şeyler sorman yerine, sanırım bir şeyler yapmanı tercih ederim. " Kalçamda hissettiğim baskıyla, aralanan dudaklarımın arasından kaçan kıkırtıya engel olamadım ve ellerini kalçamdan çekerek parmaklarını parmaklarıma kenetledim.
Tanrım Mutluydum! Gerçekten!
" Senin çocuğunu doğurmamı ister miydin? " Arkan'ın dudakları daha da genişleyerek bana bir öncekinden daha içten ve şaşırmış bir gülümseme bahşederken, uykusunun tamamen kaçtığını düşündürecek bir şekilde gözlerini araladı ve koyu renk gözlerinin üzerindeki kavisli kaşları hayretle yukarı kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırağı ve Ateş
General Fiction©Tüm hakları saklıdnır. Sen benim cesaretimsin Arel. Sen benim, bir insanın boğulmadan önceki son çırpınışlarında hissettiği umudumsun. Keşke bunun için zamanım olsa, kalbinin her santimini tek tek fethederdim. Hiç doğmamış olmayı dilerdim senden ön...