Akşam üzeri arkadaşlarımla dolaşıyorduk. Doğuş, Ali, Azra ve ben boş boş konuşup saçma sapan espiriler yapıyorduk ve yaptığımız espirilere gülüyorduk.
Daha sonra Doğuş'un telefonu çaldı. Ve bize eve gitmesi gerektiğini söyledi. Herkes dağıldı. Tek kaldım. Herzaman ki gibi.
Eve doğru yürüyordum. Uzun bir çıkmaz sokağın sonunda oturuyorduk. Evin önünde durdum. İçimde iğrenç midemi bulandıran bir his vardı.
Nedensiz bir şekilde. Evimizin ışıkları kapalıydı. Salona geçtim önce bugün annemin ve babamın evde olması gerekiyordu ama ikisinden de ses seda yoktu.
Daha sonra onların odasına çıkmaya karar verdim. Yavaş adımlarla çıplak ayaklarımın yerde çıkardığı 'şap şap' seslerini dinleyerek üst kata çıktım ve odanın önünde durdum.
Derin bir nefes aldım ve kapının kolunu aşağıya doğru indirdim. Ve gördüğüm şey beni en derinlerimden yıktı. Hem de bulup kendimi kurtaramıyacağım kadar derinlerimden.
O an öyle bir feryat ettim ki sesim kendi kulaklarım da çınladı "ANNEEEE !!! " bu feryadımı hayatım boyunca unutamayacağımı biliyordum.
Hemen gidip boynuna sarıldım. Hem çığlık çığlığa yardım istiyordum. Hemde anneme soruyordum. "Anne neden ? Neden kendine bunu yaptın ? ANNEE!!!" " YARDIM EDİİİİNN!!" diye öyle bir çığlık attım ki sanırım kendi kulaklarım bile zedelenmişti.
Kapıdan içeri bir kaç kişinin daldığını gördüm o sırada birileri "Ambulansı arayın!" diyordu.
Kulaklarım uğulduyordu. Bayılmaya çok yakındım. Daha sonra herkes yok oldu sanki o odada sadece ben, annem ve kanlı yatak örtüsü vardı.
Annemin suratına bakmaya cesaret edememiştim. Ama ileriden bize doğru uçan bir kelebek gördüm. Uçarak geldi ve annemin kanlar akan bileğinin üzerine kondu.
Elimle onu kovdum anneme benden başka kimse dokunmasın istiyordum. Ama kelebek uçmadı sanki annemin katili oymuş gibi kelebek annemin bileğine baktı ben kelebeğe o sırada sağlık görevlileri içeri girdi ve beni uzaklaştırmaya çalıştılar ama sanki annemin kafası benim bacaklarıma yapışmıştı. Oturduğum yerden kalkamadım.
Biri beni kollarımdan tutup kenara çekti. Annemin artık benden gittiğini biliyordum. Artık çok geçti ve bir daha bana geri dönmeyecekti bunu biliyordum.
Son gücümle bir çığlık daha kopardım annemi o iğrenç siyah poşedin içine koyarlarken "ANNEEE !!!" Diye feryat ettim son kez sanki beni duyabilirmiş gibi daha sonra poşedi kaldırıp ambulansın önüne indirdiler içimden çıkabilecek son nefesimle görevlilere " durun ne olur son kez göreyim annemi" dedim durdular o siyah mide bulandıran şeyi bir kenara bıraktılar.
Fısıldayarak açmaya başladım poşedin fermuarını " anneciğim sen bembeyaz tertemiz bir kadındın neden bana bunu yaptın neden bu simsiyah pis şeyin içine koydular seni annem " diye fısıldadım.
Fermuarı tam olarak açtığımda yüzünü gördüm ve gözlerim bulanıklaştı ama gram gözyaşı dökemedim nedenini bilmiyordum. Ama o poşetin içinden çıkan bir şey çarptı gözüme dizlerimin üzerindeyken mor kanatları olan orta boylarda annemin bileğine konan o katil kelebeği gördüm. Uçtu, uçtu, uçtu...
Daha sonra annemin o güzel yüzünü kapayıp götürdüler. Beni olduğum yerden kaldırmak istediler ama kalkmadım. Kaldırım taşının üzerinde dizlerim acıya acıya oturdum.
Ve karşıdan bana doğru gelen 3 kişi gördüm ve o an anladım içinde bulunduğum durumu benim annem gitmişti ve ben artık ne yapacaktım. Hala ağlayamıyordum.
Doğuş diz çöktü karşımda sesi titredi adımı söylerken "Ahlâ" kafamı kaldırdım. Masmavi gözlerinin içine diktim ruhsuz gözlerimi irkildi. Artık nasıl görünüyorsam.
"Gitti" diyebildim. Titremeye başladım dizlerim acıyordu. Beni kucağına aldığını hissetim ama sonrasını hatırlayamadım.
○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●
Islak saçlarımı tarayan Azra'nın gözleri kızarmıştı. Ağladığı çok belliydi ama sorsam ağlamadım derdi. İnatçı keçi.Babam hala ortalarda yoktu. Daha sonra Doğuş odaya girdi. Azra'ya baktı. Hafifce başını salladı. Koluma girdiler yürümekte zorlanıyordum.
Çünkü üzerimde sanki dünyanın tüm katil kelebekleri tepiniyordu. Mezarına defnettik annemi.
Herkes ağlıyordu. Bana acıyan gözlerle bakıyorlardı. Arkadaşlarım hariç.
Herkes dağıldığında beni yalnız bırakmalarını istedim. Ve arkadaşlarımı da yolladım itiraz etselerde anlayışla karşıladılar.
Daha sonra tahtadan üzerinde annemin adı yazılı olan mezar taşına baktım. Elimi güç almak ister gibi üzerine koydum.
Babam hala yoktu. Ama bunu dert edicek kadar aklım yoktu. Kalan aklımı annem için zorluyordum. Toprağa bakarak sordum.
"Neden?" Hala ağlayamıyordum. Tam o sırada sanki yine aynı kelebek mor kanatlı katil kelebek gelip annemin mezar taşına kondu.
Korktum ondan ellerimi savuşturdum uzaklaşması için. Bu sefer korktuğumu anladı sanırım ve çekip gitti.
Evet artık kelebekler herkesin düşündüğü kadar masum değiller. Benim annem de bir kelebekti. Hemde bembeyaz kanatları olan bir kelebekti.
Saf, temiz, göz alıcı ama benim beyaz kelebeğimi siyah iğrenç bir pakete koyup sonsuza kadar bu toprağın altına hapsettiler.
Ve benim beyaz kelebeğimin katili mor bir kelebekti. Kimsenin duyduğunda inanamayacağı bir korkum vardı artık evet kelebeklerden korkuyordum.
KATİL KELEBEKLERDEN...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...