°•○● 1 HAFTA SONRA ●○•°
Tüm bu olaylardan kurtulmak için herşeyden uzaklaşmak için sahile inmeye karar verdim.
Babam hala ortalarda yoktu. Hemde ona en çok ihtiyacım olduğu zamanda nerde olduğunu merak etmiyorum diyemem. Ama bu zamanda yanımda değilse bir daha hiç olmasın zaten.
Belki annemin öldüğünden bile haberi yoktur. Ne trajikomik değil mi ?
Üzerime tülden beyaz bir elbise giydim. Anneleri ölünce kızları ağlamaz mıymış ? Ben neden ağlayamıyorum.
Sahile indim. İnce kumların üzerinde oturdum ve uçsuz bucaksız denizi izlemeye başladım.
Gözümden burnumun kenarına ordan da dudaklarıma ılık bir sıvının indiğini hissettim.
Ağlıyor muydum ? İnsanlar tepkisiz ağlayabilirler miydi ?
Canım acımıyordu neden bilmiyorum sadece kafamda çok fazla soru işareti vardı.
Sol gözümden de bir damla yaş düştü. Yağmur yağmaya başladı. Önce çiseliyordu. Ama sonrasında öyle bir yağmaya başladı ki. Bende sırılsıklam olmaya başladım.
Yağmur gizler diye mi bilmiyorum ama o an yağmura sığındım. Ve ağlamaya başladım.
Ama sanki ağlayan ben değil de bir başkasıydı. Ben sadece titriyordum. Tüm bedenim titriyordu. Sarsılıyordum resmen sırılsıklam olmuştum.
Resmen yağmur beni yıkamıştı. Daha sonra ayağa kalktım. Ama bir anda hava karardı sanki.
Gündüzken gece oldu hiçbirşey göremedim tüm vücudum uyuştu dudaklarım bile dizlerimin bağı çözüldü.
Ama yere düşmedim sanırım birisi beni kucakladı. Anlayamadım...
○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●
Gözlerimi araladığımda hiç tanımadığım bilmediğim bir yerdeydim. Bir yatak odası simsiyah bir yatak odası siyah saten tertemiz bir kumaş siyah duvarların üzerindeki tablolar siyah bir masanın üzerindeki siyah bir bilgisayar.Bacaklarımı yataktan sarkıttım. Birşeyleri idrak etmem zamanımı almış olsada bilincim yerime gelince olduğum yerden hızla kalkıp kıyafetlerime baktım.
Üzerimde bir kazak vardı. Dışarıda hala deli gibi yağmur yağıyordu ama akşam olmuştu. Hızlı adımlarla hatta koşarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım.
Ama bu sefer gördüğüm manzara beni şaşırttı odanın aksine kocaman ışıltılı bir avizenin aydınlattığı büyük bir salon karşıladı beni.
Kısık bir sesle ve temkinli bir şekilde yürüyerek "kimse yok mu?" diye sordum. Bir kadın gördüm mutfaktaydı. Yanına gittim.
"Sonunda uyandın güzel kızım iyi misin ?" diye sordu. Hızlıca başımla onaylayıp " burası neresi? Beni buraya kim getirdi? Üzerimi kim değiştirdi? Neden burdayım? " diye soruları ard arda sıraladım.
Karşımdaki kadın gülümsedi ama sorularımın hiçbirine cevap vermedi sadece suratıma bakmakla yetindi.
Arkamdan gelen fazlasıyla erkeksi öksürük sesiyle hızlıca arkama döndüm. Döner dönmez nefesimi tuttum. Karşımda gördüğüm adam öyle bi adamdı ki tarif edemem benden yaşca büyük olduğu belliydi.
Ama kimdi bu adam ? "Gel benimle." dedi sesi öylesine ikna ediciydi ki hiç birşey söylemeden onu takip ettim.
Bir odaya gittik çalışma odası gibi bir yerdi galiba çünkü masa ve dolaplardan başka birşey yoktu. Koltuğu işaret etti eliyle.
Oturdum sanırım üzerimdeki kazak ona aitti. "İyi misin küçük?" diye sordu.
Afalladım. Küçük ?? Anlam veremedim önce bana saçma bir şekilde güvende hissettiriyordu ama kim olduğunu bile bilmiyordum daha gözlerine bile bakamamıştım.
"Kimsin sen" dedim sorusuna soruyla karşılık vererek. Beni umursamadan sorusunu sert bir şekilde hatta emir verir gibi tekrar etti.
" İyi misin?" Kafamla onayladım aynı zaman da da kelimelere döktüm. " Ben iyiyim ama sen kimsin ve ben neden burdayım." dediğimde yalandan yere sırıttı.
Egoist bir şekilde yanıma oturarak "cidden beni tanımıyor musun ?" diye sordu. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Ben Özgür KARA Türkiyede ki sayılı iş adamlarından birinin oğluyum." dedi. Cidden neydi bu ego. Umursamadım.
"Bende Buğlem Ahlâ KAYA " gülümsedi neye gülümsediğini anlayamadım. Ama sorgulamadım da.
"Elbisem nerede artık eve gitsem iyi olur" dedim ama tepkisiz bir şekilde suratıma baktı.
"Neden ağlıyodun küçük ?" diye sordu hiç beklemediğim bir anda. Ama şaşırdığımı veya canımın yandığını belli etmedim.
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum ve bana birdaha küçük deme." diye hafif tehtitkâr bir şekilde söylendim.
Bu sefer yüz hatları gerildi. "Gitmek mi istiyosun?" diye sordu. Bu ne saçma bir soruydu. Tanımadığım her ne kadar güvenli olduğunu hissetsem de hakkında hiçbirşey bilmediğim bir adamın yanında kalacak değildim tabiki gitmek istiyordum. Yani galiba...
"Evet" dedim kısaca. Başıyla beni onayladı ve kıyafetimi getirdi. " Al giyin kapıda arabada bekliyorum" dedi.
Karşılaştığım en soğuk en sert adamdı nasıl bir adamdı bu. Sanki yoldan geçen birini gözleriyle öldürebilecek kadar güçlüydü. Tabi bananeydi bunlardan.
Eve vardığımda babam evdeydi. Onu görür görmez dünyam başıma yıkıldı sanki çünkü yalnız değildi. Şok geçirdiğimi sandım.
Rüyada olduğumu falan sandım. Gözlerimi kapadım açtım ama hala karşımda oturuyorlardı. Ne oluyor lan burda. Diyebildim kendi kendime ama hiçbirşey yokmuş gibi üst kata çıktım.
Hiçbirşey söylemeden hiçbir tepki vermeden odama çekildim. Yatağın altına girdim ve sessiz sedasız ağlamaya başladım.
Telefonuma bir bildirim geldi. Kafamı örtünün altından çıkardım ve burnumu çeke çeke telefonumu komidinin üstünden aldım. Ekranın ışığı ağlamaktan sızlayan gözlerimi daha da sızlattı.
Bildirime bakmadan önce ekranın ışığını kıstım. Daha sonra bildirimin üzerine tıkladım bir sms di.
Ve bilinmeyen bir numaradan gelmişti.Mesajda yazanları görünce afalladım.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Gerçekten iyi olduğuna emin misin küçük, hikayeni merak ediyorum.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...