(Medyada: Buğlem Ahlâ, Özgür, Azra, Ömer, Doğuş, Ali)
Sabah ilk uyanan ben oldum. Hepsi alkolün etkisiyle hala yatıyordu. Bende boş durmak istemediğim için kahvaltı hazırladım.
Herşeyin tam olup olmadığını kontrol ettikten sonra Azra'yı uyandırmaya gittim. Odaya girdiğimde o kadar tatlıydılar ki bir an istemsizce Özgür ve bende böyle mi görünüyoruz diye düşündüm.
Ömer düz bir şekilde uyuyordu. Azra'da kafasını Ömer'in göğsüne yaslamıstı. Uyandırmaya kıyamıyordum ama mecburen dürtükledim.
Azra'yı zor da olsa gözlerini açtı. Gülümseyerek başını ovuşturuyordu. Hiçbir zaman uyanırken zorlanan insanlardan olmamıştık.
Yani belki bazen keyfimize göre. O da uyandıktan sonra elini yüzünü yıkadı. Ömer'i uyandırmaya geçti bende odaya geçtim Özgür'ü uyandırmak için.
Yatağa çıktım. Yanağına bir öpücük kondurdum. Sonra ardı arkası kesilmeyen öpücüklerimi sıraladım.
Gözlerini, alnını, kaşlarını, saçını ve en son dudağına bir öpücük kondurdum.
Yanaklarımdan yakalayıp dudaklarını dudaklarıma daha da sert bastırdı. Bir bacağımı tutup üstünden geçirdi. Öpüşmeye devam ederken. Benden ayrıldı suratımı inceledi.
Öpmek için hareketlendiğimde geri çekildi.
"Demek sinir hastası" güldüm.
"Sen unutmadın mı ya" diyerek gülmeye devam ettim.
"Emin ol dün gece yaşadığım herşeyi hatırlıyorum"dedi biraz da ithafda bulunarak.
"Asıl sinir hastası sen çıktın kelebek dün nasıl bir canavar çıktı öyle senin içinden"dedi.
"Yaa" diye göbeğine vurdum ve olduğum yerde zıplamaya başladım.
"Napıyosun kelebek ?" Dedi. Bir an duraksadım. Mal gibi kaldım. Sertce beni altına aldı ellerini kafamın iki yanına yasladı.
Bacaklarımı kaldırıp beline doladım. Bana sürtünmeye başladı.
"Seni istiyorum"diye fısıldadı kulağıma "tüm masumluğunu çalıcak da olsam istiyorum seni" dedi.
Söyledikleri ve hareketleri irkilmeme neden oldu. Belimi kıvırıp kendimi daha çok ona bastırdım. Gözlerimi kapadım.
"Ben sana yanıyorum sen bana zamanı geldiğinde kibritlerimiz birleştiğinde bu kav senide yakıcak benide yok olucaz"dedi.
Sürtünmeye devam ederken. Hızlanmaya başlamışken elimi tişörtüne attım. "Ahlââ" diye bağıran Azra'yı duyunca panikle ayaklarımı savurup Özgür'ü üstümden attım.
Büyük bir sesle yere çarpan bedenini görünce şoktan ağzımı kapadım. Ayağa kalkan Özgür kasıklarını tutarak "napıyosun kızım çocuklarımı öldürüyodun"dedi.
Kendime hakim olamayıp bastım kahkayı o da benim bu durumumu fırsat bilip sırtına aldı beni.
"Özgür bırak beni tamam özür dilerim" diye yalvarırken söylediği şeyle şok oldum dilimi yuttum desem abartmış olmam ki o da belliki söylediği şeye şaşırdı çünkü bir anda sessizlik oldu.
"Çocuklarımızın katili sus" dedi vee kolidorda büyük bir sessizlik.
ÇOCUKLARIMIZ ??? Bunun düşüncesi bile heyecanlanmamı sağlamışken ondan bir parça taşımak düşüncesi ağır gelmişti.
Bu durumu unutmaya çalışarak aşağıya indik. Ömer ve Azra'da geldiler. Ömer ve Özgür yemeğe başladılar ama Doğuş ve Ali'yi uyandırmayı unutmuştuk.
"Hadi gidip bizimkileri uyandıralım" dedim. Azra sinsi sinsi bana bakıp güldü. Kafasını olumlu anlamda sallayıp "siz yemeğinizi yiyin ve yukarıdan gelecek sesleri umursamayın" dedim.
Koşarak üst kata çıktık. Odanın kapısını açtık. Çift kişilik yatakta yan yana uzanıyorlardı. İkimizde yavaşca yatağın üstüne çıktık önce.
Sonra çığlık atarak zıplamaya başladık. Ne olduğunu anlayamayan bizimkiler korkuyla uyandı. Bir kaç saniyeliğine kendilerine gelmeleri için durduk.
Nefes nefese kalmıştık. Ali eline aldığı yastıkla Azra'nın bacağına vurdu. Doğuş'da. Bana Azra dengesini kaybedip düştü ama ben düşmedim.
"Yastık savaşııı" diye çığlık atarak yatakta ki üçüncü yastığı elime alıp sağa sola savurmaya başladım.
Ali Azra'ya öyle sert vurdu ki yastığın dikişleri patladı. Beyaz kuş tüyleri havaya yayıldı. Sonra benim yastığımın dikişleri patladı. En son Doğuş'un ki heryer heryerimiz kuş tüyü oldu.
Hepimiz yorulup yatağa yığılınca "özlemişim" dedim. Ali bana sarıldı. Azra Ali'ye Doğuş hepimize. Uzun sürmedi bu kucaklaşma "hadi kahvaltıya inelim" dedi Azra.
Biz onları ellerini yüzlerini yıkamaları için oda da bırakıp aşağıya indik. Özgür beni görünce eliyle işaret ederek yanına çağırdı.
"Uslu dur biraz ne bu hırçınlık küçük kelebek" dedi. Elini saçıma uzattı. Saçıma yapışan bir kuş tüyünü aldı. Burnuma sürttü. Güldüm. Güldü.
Kahvaltılarımızı yaptıktan sonra Azra'yla ortalığı topladık. "Bugün sahile mi insek?" Diye soran Doğuş oldu.
Ali, Ömer ve Azra onaylarken Özgür gönülsüzdü fark etmek zor değildi. "Özgür hayırdır başka planlar mı var ?" Dedi Ali.
"Yok kardeşim sadece katil olmama ramak kaldı siz de iyice iteliyosunuz" dedi kaşlarıyla beni işaret ederken.
Ali gülüp "kız bu damperli kamyon seni kıskanıyo" dedi. Sonra ağzından kaçmış gibi bir eliyle ağzını kapayıp diğer elini özür diler gibi havaya kaldırdı. Buna gülmedim çünkü gülersem onu deli ederdim biliyordum.
"Neyse gençler o zaman sahile" dedim. Odaya çıktık. Bikinimi altıma giyindim. Üstüme bir şort ve bir tişört geçirdim.
Daha sonra ufak bir plaj çantası hazırladım. Güneş gözlüğümü de gözüme takıp odadan çıktım.
"Ben hazırııım" diye bağırdım.
"Belli" dedi hepsi aynı anda.
Gülümsedim. Koşarak Özgür'ün kolunun altına girdim ve sahile doğru yürümeye başladık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...