(Medyada: Özgür KARA)
Hızla yanımdan çekip giderken kendimi onun koca sırtını izlerken buldum.
Neden beni böyle heyecanlandırıp kafamı karıştırıyordu ki. Sinirlerimi allak bullak etmişti. Ve çok sıkılmıştım bu nasıl tanışma partisiydi Allah aşkına kimsenin kimseden haberi yok herkes kendi çapında takılıyor.
Sanırım gitmeye karar verdim tam şuan. Aynı zaman da tam şuan da ne kadar kararsız bir insan olduğuma da karar verdim.
Bir an hava fazlasıyla sıcak geldi bana ve ceketimi çıkardım. Kapıya çıktığımda sırt dekolteme vuran soğuk rüzgarla irkildim.
Babamı arayıp çağırmak istemiyordum bu yüzden taksi beklemeye başladım. O sırada yanımdan geçen bir çocuk durdu.
"Selam güzelim gideceğin yere kadar ben bırakabilirim istersen?"diye sordu alkolün etkisi açık bir şekilde ortadaydı.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp istemediğimi belirttim ama galiba anlamadı veya içkili olduğu için anlamak istemedi.
Elini belime koyduğunda çıplak belimdeki elini hissettiğim an irkildim ve kurtulmaya çalıştım.
"Bıraksana beni!" Diye tısladım. Gülümsedi." Kasma be güzelim gidiceğin yere kadar bırakıcam işte"dedi artık fazla sinir bozucu olmaya başlamıştı bu durum.
"Bırak beni çek elini üstümden!" diye bağırdım. O sırada biri adamı itti adam sendeleyerek geriye çekildi.
Kim olsa şaşırırsınız tabiki de Özgür. "Napıyosun lan sen!!!" diye öyle bir kükredi ki bana bağırmamasına rağmen ben bile yerimde sıçradım.
Ama adam sanırım içkinin etkisiyle umursamadı bile. "Sen kimsin kardeşim gittiği yere kadar bırakıcam o da bana bişeylerini bırakıcak bundan sanane çek git" dedi.
Ben söylediklerine şaşırarak ağzımı kapadım. Ama Özgür'e baktığımda pek iyi göründüğünü söyleyemezdim. Sinirden kıpkırmızı olmuştu ve titriyordu.
"Siktim belanı" dedi ve yumruğu geçirdi adamın suratına ben çığlık atıp elimi ağzıma götürdüğümde korkudan titriyodum artık.
Özgür adamın üstüne çıkmış aralıksız yumruklar atıyordu. O ara ben adamın ölüceğini düşünüp ağlamaya başladığımda mekandakiler Özgür'ü kollarından tutup zar zor kaldırdılar ama Özgür'ün siniri hala yatışmamıştı kollarını savurup kurtulmaya çalışıyordu.
Bir anda gelen deli gücüyle karşısına geçtim sakinleştirmek için. Ama beni görmedi bile hala ellerinden kurtulmak için sallanıp duruyordu.
"Bırakın lan beni evine kadar bırakıcam bakalım bana ne vericen piç kurusu öldürücem lan seni"diye haykırıyodu.
Ben ağlamama hala engel olamıyodum. O da sakinleşmiyordu. Elimi göğsüne koydum. O an afalladı ve bana baktı ama hala çırpınıyordu.
Elimi çenesine kaydırdım ordan da yanağına hareketleri yavaşladı biraz "sakin ol"dedim.
Ama pek uzun sürmedi yine çırpınmaya başladı. Adamla ilgilenenlere dönüp "hemen götürün onu burdan"dedim ve tekrar tüm dikkatimi Özgür'e verdim.
"Özgür bana bak!" dediğimde artık gözlerimin en içine bakıyordu en derinlerime şuan karşısında çırılçıplaktım sanki. "Sakin ol lütfen"dedim.
"Öldürücem onu"diye fısıldadı. Kollarını tutanlara bakıp "bırakın onu " dedim.
Ve ne ben birşey söyledim ne de onun birşey söylemesine izin verdim. Kollarımı beline doladım.
Boyum ona göre çok daha kısa olduğu için kafam kalbinin üzerine denk geldi. "Kalbin çok hızlı atıyor sanırım çok fazla debelendin"dedim.
Güldüğünü duyar gibi oldum. "Seni eve bırakalım"diyip ayrıldı benden ki o zaten sarılmamıştı ben koala gibi yapışmıştım çocuğa.
Hiçbirşey söylemedim ve gelen arabaya bindik. Arabayı kullanıyodu ama havada hala gergin bir ortam vardı.
Bende hem bu ortamı dağıtmak için hemde onu tanıyabilmek için "kaç yaşındasın?" dedim.
Gülümsedi. "25" o kadar göstermiyordu ama 20'lerinde olduğunu zaten tahmin etmiştim.
"Bir de bana küçük diyorsun aramızda kaç yaş var sanki"dedim. Gözlerini devirip tekrar bana baktı.
Bana aramızdaki yaş farkından dolayı küçük demediğini zaten biliyordum. Sırf ortamdaki gerginlik dağılsın diye saçmaladım işte.
"En sevdiğin renk ne?" diye sordum bana bakmadan "mor" dedi. Bana sormamasına rağmen "ben mordan nefret ederim dünyadaki en vasıfsız renk" dedim.
İlk kez bir şeyi merak ederek " nedenmiş o?" diye sordu. "Çünkü ne kıyafetlerde güzel duruyo ne eşyalarda ne de herhangi bir şeyin asıl rengi gökyüzünün ve denizin mavi olması gibi " dedim.
Ama asıl sevmeme nedenimi anlatmamıştım. Mor benim annemin katilinin rengiydi...
"Hmm"dedi. Sadece uzatmak istemediğini düşündüm ama yanlış düşündüğümü sorduğu soruyla farkettim.
"Asıl hikayeni merak ediyorum" arabayı deniz kenarına geldiğimizde sağa çekti ve bu sorunun asıl cevabını beklermiş gibi dik dik suratıma bakmaya başladı.
"Bir hikayem yok annem vefat etti. Babamla yaşıyorum. 3 tane de dostum var"dedim.
Hayatımla alakalı hiçbirşeyden bahsetmeden ama onun verdiği cevapla irkildim.
"Ha yani daha erken seni tanımıyorum bile tanısamda herkese anlatmam hayat hikayemi diyosun"dediğinde sadece suratını inceledim.
Nasıl bu kadar içimden geçenleri okuyabilmişti ki. "Bu arada da şu sevgili olayı çözülmüş oldu belliki yalnızsın kafedekilerle de arkadaşsın bir an her önüne gelen erkekle sarılıyorsun sanmıştım" dedi kaşlarını çatarak.
"Onları en iyi özetleyebildiğim kelimeler onlar benim hayatımın özeti" dedim.
Söylediğime şaşırdı sanırım. Yüz ifadesine bir anlam veremedim. Arabayı tekrar kullanmaya başladı evime yaklaşmıştık.
"Korktuğun bir hayvan var mı ?" diye sordum. Kafasını olumsuz anlamda salladı. Ki zaten basit bir kişi olmadığı her halinden belliydi yani bana 'örümcek,yılan' falan demesini beklemiyordum.
"Senin ?" dedi hiç beklemediğim bir anda. Bu sorunun cevabı onu güldürecekti biliyordum. Ya da benimle dalga geçicekti. Söyleyip söylememe arasında kaldım ama bir anda çıktı dudaklarımın arasından o kelime "KELEBEK" bana döndü suratını anında.
Sonra hemen önüne döndü. "Cidden hikayeni daha fazla merak ediyorum kelebekten korkucak kadar ne yaşadın çok merak ediyorum" dedi.
Kafamı sağa çevirdim ve onu cevapsız bırakarak cama baktım. Aslında şuan yalan söyledim cama değil camdaki onun yansımasına baktım.
"Geldik" dedi. "Teşekkür ederim" dedim "Etme" dedi.
Yüzüne baktım son kez bir daha ne zaman göreceğimi bilmiyordum. O da bana baktı. 2 dakika falan oldu sanırım birbirimize bakalı.
"Beni etkilemek istemezsin senden etkilenirsem canının yandığı yerlerden tekrar yakarım. Yanan yeri nasıl yakıcaksın diye sorma YAKARIM. Git şimdi" dedi.
Ve üzerimden uzanıp kapıyı açtı. Şok içinde hiçbirşey söylemeden arabadan indim.
Bu da ne demekti şimdi. Neden kalbim boğazımda atıyordu. Hem kalbimi hemde yolumu kaybetmiştim şuan.
Söyledikleri üzerine bütün vücudum sızladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...