Medyada: Buğlem Ahlâ, Özgür
Kararsız biri olduğumu söylemiştim. Ama sanırım bu düşüncemden net bir şekilde vazgeçiyorum.
Çünkü artık bir çok şeye karar verebiliyorum. Mesela ona onu sevdiğimi söylemeye karar verdim.
Tatile çıkmaya karar verdim.
Şuan bavul hazırlamaya karar veriyorum.
Yanıma alıcağım pek bir eşyam yok. Çünkü buraya geldiğimden beri aslında üstüme giyindiğim hiçbirşey bana ait değil.
Bana ait olan kıyafetlerim. O evdeydi. Herneyse evde olan seçtiğim bir kaç tişört ve bir kaç jean i katlayıp bavula yerleştirdim.
Ama bunlar günlük kıyafetlerdi. Gece dışarıya çıkarsak diye bir kaç elbise almalıydım. Bunun için alt kata inip ikna aşamasına geçmeliydim. Hemen alt kata indim ve koltukta oturmuş televizyon izleyen Özgür'ün omzunun altına yerleştim.
"Naber güzelim" diye karşılayınca ikna etmenin kolay olucağını anladım. Ama pek de anladığım kadar kolay olmadı.
"İyiyim" dedim kısaca. Bir süre sessizce onu izledim. Am hiçbir şekilde konuşmama izin vermiyordu gözleri ve dikkati tamamen televizyondaydı.
Ayağa kalkıp önüne geçtim. "Bir şey söylemem lazım" ayağıyla bacaklarımdan itip önünden çekilmemi sağlayarak "söyle güzelim" dedi.
Ama hala dikkati bende değildi. Ve bu durum fazlasıyla sinir bozucuydu.
Dikkatini çekmek için sert bir şekilde koltuğa oturdum ve kollarımı birbirine doladım. "Bana bakmıycak mısın ?"diye sordum.
"Bir şey izliyorum güzelim ne oldu söyle" dedi. Ama hala bana dönmemişti. Sinirimi bozmaya başlayan bu durumu engellemek için serçe çenesinden tutup kendime çevirdim.
Ve dudaklarına yapıştım. Ama çok sürmeden benden ayrıldı ve tekrar televizyona döndü.
Sinirlenmeye başlamıştım. Koluna bir cimcik attım. Bu sefer bana dönüp "ne yapıyorsun güzelim görmüyor musun televizyon izlemeye çalışıyorum" dedi.
Üzgün bir şekilde dudaklarımı büktüm. Bu hareket burun direğimin sızlamasına neden olmuştu bu da gözlerimi doldurmuştu.
Yaş akmasada dolu gözlerle yüzüne baktım. "Beni dinliycek misin artık" dedim.
Bana dönüp bakmasıyla beni şoka sokan bir tepki vermesi bir oldu. "Bana öyle bakma" demesiyle elindeki kumandayı sertce televizyona fırlatması bir oldu.
"Sikerim televizyonunu da sporunu da" dedi. Televizyona saplanan kumandayı görmemezlikten gelerek Özgür'e döndüm.
"Böyle birşeye gerek yoktu" dedim. Ama konuşmadı. Ellerini yanaklarıma koydu ve alnını alnıma yasladı.
"Senin bir damla göz yaşına katil olurum ben televizyon çok mu?" Diye sordu. Cevap vermedim.
Bu tarz sinirli hareketleri beni korkutuyordu. Çünkü elinden neler gelebileceğini tahmin edemiyordum.
"Ne oldu güzelim?" Diye sordu.
"Alışveriş yapmam gerekiyor" dedim net bir şekilde. Kafasını olumlu anlamda salladı dudaklarıma kısa ama anlamlı bir öpücük kondurarak arabayı hazırladı.
Bende hemen üstüme bir şeyler geçirip arabaya doğru koştum. Daha önce sinema izlemeye geldiğimiz şu büyük alışveriş merkezine gelmiştik.
İlk olarak çok güzel elbiseler olan bir mağazaya diktim gözlerimi ve içeri daldım.
Girdiğim ilk mağazada pek birşey bulamadım. Ayrıca kendimi fazlasıyla garip hissediyordum çünkü alıcağım şeyleri o ödeyecekti ve bu durum nedense beni rahatsız ediyordu. Evet belki bu tarz konulara takılmamalıydık ama benim elimde HİÇ BİRŞEY olmayınca mecburen kafama takıyordum.
2. Girdiğim mağaza daha güzeldi. Ve diğerine göre daha ucuzdu.
Gözüme kestirdiğim ilk elbise belinde ip detayları olan sırt dekolteli kırmızı diz üstü seksi bir elbiseydi.İkincisi yine kırmızı ilkine göre daha kapalı sırt ve bacak dekoltesi olan bir elbiseydi.
Bir tane de günü kurtarmak için siyah bir elbise seçtim.
Ve bir de deri etekli transparan kırmızı üstlü bir kombin yaptım.
Bir süre daha mağazada dolaştıktan sonra gözüme fazlasıyla seksi yine kırmızı ip detaylı bir elbise ilişti. Bunu giymeme belki izin vermezdi. Ama ondan gizli bir şekilde giyicektim işte.
Onu da diğerlerinin arasına attım. Ben niye böyle kırmızıya düşmüştüm bilmiyorum ama aldıklarımın bir tanesi hariç hepsi kırmızıydı.
Daha sonra oradan çıktık. Özgür beni bir kaç dakikalığına bıraktığı için hemen ilk gördüğüm ayakkabıcıya daldım.
2 ayakkabı ilişti gözüme ikisine de bayıldım. Birini bir elime diğerini diğer elime aldım ve çalışanlardan birine fiyatlarını sordum.
Ki duyduğum fiyatlarla elimde ki bombaları aldığım yere bırakmam bir oldu. Hemen orayı terkettim. Ama aklım kalmıştı çok güzellerdi.
Daha sonra bikini mayo ve iç çamaşırı satan bir yere girdik. 5-6 çeşit bikini ve mayo aldım. Ve tabi iç çamaşırı onları da ödedikten sonra fazlasıyla yorulmuştum.
Özgür elimdeki poşetleri taşımak istedi ama izin vermedim. Ne kadar ısrar ederse etsin zaten ona fazlasıyla yük oluyordum. Gerek yoktu böyle birşeye.
"Acıktın mı ?" Diye sordu. Ama öyle bi sordu ki. Böyle benim de içim sevgiyle doldu sanki.
Elimdeki poşetleri yere bıraktım. O da bir an duraksadı. Koşup boynuna atladım. O da ellerini belime doladı.
Kısa bir süre sarıldıktan sonra dudaklarına ufak bir öpücük bıraktım. "Teşekkür ederim" dedim.
"Etme diyorum güzelim. Şu aldığımız şeylerin bana hiçbir zararı yok ama yararı var seni mutlu ediyorlar anlıyor musun? Sen benim küçüğümsün sana bunları almıycaksam neden beraberiz ki" dedi.
Gülümsemekle yetindim.
"Şimdi aç mısın küçük?" Diye sordu.
Açıkcası alışverişten dolayı fazlasıyla yorulmuş ve acıkmıştım. Kafamı olumlu anlamda salladım.
2-3 pakedi sağ eline aldı. Bende bana kalan 2-3 pakedi sol elime aldım. Ve diğer elim avcunun içinde kaydı. Parmaklarımız kenetlendi.
Yemek katına çıkıp karnımızı doyurduktan sonra. Arabaya doğru yola çıktık. Ordan da eve.
Eve geldikten sonra saat artık geç olmaya başlıyordu. Aldıklarımı katlayıp bavula koyduktan sonra. Yatakta yatan Özgür'ün yanına girip sarıldım.
Ve kafamı boynuna gömdüm. Sonrasını hatırlamıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
Любовные романыKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...