(Medyada: Ali)
Lunaparka varmıştık. El ele yürüdük bir süre biraz dağılmıştık. Herkez farklı yerlerdeydi. Farklı seylere binmek istemişti.
Bizse sadece el ele dolaşıyorduk. "Benim için şuradaki büyük balonu alabilir misin?"diye sordum Özgür'e dönüp.
Gördüğüm en büyük helyum balonuydu. Mordu ve kalpti hoş duruyordu.
"Onu mu istiyorsun? Bu oyunlar hileli güzelim kazanmamız imkansız" dedi.
"Cidden Özgür KARA kaçıyor musun? Bir balonu bile alamayacak mısın?" Dedim.
Veee tabiki gaza geldi. Bir süre atış yaparak bardakları devirmeyi denedi. Tabiki olmadı haklıydı. Hileli bir durum vardı belliki.
Sabrını merak ediyordum. Bana döndü 'olmuyor işte'bakışı attı. Kollarımı birleştirip oynuna devam etmesini istedim.
Gözlerini devirip devam etti. Ama yine vuramadı. Çalışan çocuğa eliyle gelmesini işaret etti. Bu durum beni biraz endişelendirse de ses çıkarmadım.
"Oğlum bak sevgilim o balonu istiyor ve sabaha kadar da oynasam hileli bir oyunda kazanmam imkansız ücretini söyle alıp gidelim"dedi.
Pes etmişti bu beni güldürmüştü.
"Satılık değil sadece oynarsan kazanabilirsin"dedi çocuk.
Özgür'e gelen siniri fark etmek zor değildi. Tam sorun olmadığını söylemek için elimi omzuna uzatıyordum ki. O benden önce davrandı.
Masanın diğer tarafında olan çocuğun yakasına yapışıp masanın üstüne çıkardı.
"Tamam abi al senin olsun bırak beni allah aşkına" diye yalvarınca Özgür zarar vermeden bıraktı çocuğu.
Çocuk bana balonu uzatınca gözlerine bakamadım. Neredeyse çocuğu dövüyordu.
"Keşke şiddete başvurmasaydın"dedim.
"İstiyordun" dedi.
Elimdeki balona baktım.
"İstiyordum" dedim.
Bir elimde balin bir elimde onun eli gezmeye başladık.
Ve Doğuş koşarak üstümüze doğru geliyordu.
"Ne oldu????" Diye sordum korkuyla.
Ellerini dizlerine koyarak nefeslendi bir süre "Ali, Ali,Ali" diye cümle kurmaya çalıştı.
Ama bende kopan kopmuştu.
Bastım çığlığı "Aliiiiiiiii!!!!" Koşarak sağa sola bakmaya başladım. Özgür benimleydi sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ve o an farkettim. Çaprazımda dönme dolaptaki kalabalığı. Dizlerimin üstüne düştüm. Göz yaşlarımdan önümü göremedim.
Azra bağırıyordu. Ömer ona sarılmıştı. Doğuş küfürler savuruyordu. Özgür beni bırakıp kalabalığa doğru ilerledi.
Özgür'ü gören kalabalık dağıldı. Yerdeki kan mıydı?
Ve tekrar çığlığı bastım."Aliiiiiii!!!" Ağlamaktan kusacak hale gelmiştim.
Neredeyse sürünerek gittim yanlarına. Öylece yatıyordu. "Özgür hadi hastaneye gitmesi lazım!" Dedim.
Ama beni dinlemiyordu. "Güzelim sakin ol herşey düzelicek yüksekten düşmüş onu biz kaldıramayız yoksa zarar veririz" gibi şeyler zırvalıyıp duruyodu.
"Aliiiiii! Kalksana Aliş ne olur kalk aç gözünü " diye bağırıyodum ama nafile.
Gözlerini açmıyordu. Bana bakmıyordu. Gamzelerini göstere göstere gülmüyordu.
Hıçkırıklarıma engel olamıyordum. O sırada gelen ambulansı duydum. Onu ambulansa bindirdiler.
Üstüm başım kan içindeydi. Kafam yerinde değildi. Ali eğer ona birşey olursa ben ne yapardım bilmiyordum.
Özgür beni kucağına aldı ve arabaya kadar taşıdı. Azra bayılmıştı. Doğuş ortalarda yoktu. Hüngür hüngür ağlıyordum. İç çekiyordum. Ama dökülecek göz yaşım kalmamıştı. Akmıyordu.
Hastanenin önüne geldik. Arabadan inecek halim yoktu. Bacaklarım titriyordu.
"Güçlü olmalısın güzelim. O çok güçlü biliyorsun atlatıcak bana güvenmiyor musun?"dedi.
"Güveniyorum, atlatıcak biliyorum. O herkesden güçlüdür o herşeyi atlatır"diye zar zor karşılık verdim burnumu çeke çeke.
Özgür arabadan inmeme yardımcı oldu. Danışmaya yerini sorduk. Ameliyata alınmıştı.
Azra, Ömer, ben, Özgür hepimiz başka bir köşedeydik.
"Özgür, Do-Doğuş'u bulun lütfen kendine zarar vemesin ne olu bulun Doğuş'u"diye yalvardım.
Bir sakin, bir sinirli, bir üzgündüm. Ne hissedeceğimi şaşırmıştım ne yapacağımı.
Orayı gitmeyi ben istemiştim. Benim yüzumden olmuştu.
Ellerim saçlarıma gitti. Vücudum benden istemsiz hareket ediyordu sanki. Parmaklarımı saçlarıma geçirdim. Diz çöktüm duvara dönüp. Özgür'ün beni izlediğini biliyordum.
Saçlarımı çekmeye bağırmaya duvarı yumruklamaya başladım." Benim yüzümden oldu hepsi benim yüzümden oldu allah benim belamı versin ona birşey olursa yaşayamam ben" diye.
Özgür sağa sola vurmamam ve kendime zarar vermemem için sıkıca sarıldı. Hareket edemiyordum.
"Sakin ol senin bir suçun yok güzelim" dedi.
"Hayııır hepsi benim yüzümden Aliiiiii!!" Diye feryad ettim.
Yutkunamıyordum. Bütün herşey ellerimden avuçlarımdan kayıp gidiyordu. Ben yakalamak istiyordum da kum gibi dağılıyordu sanki her seferinde.
Daha sonra kolidorun başındaki Doğuş'u gördüm. O kadar kötü görünüyordu ki. Onu ilk kez böyle görüyordum.
Kalbime öyle bir ağrı girdi ki. Elimi kalbime götürdüm ve Özgür'e tutundum. Çok zordu. Çok ağır bir durumdu bu kaldiramıyordum. Kaçmaya çalıştıkça eziliyordum sanki.
Azra bu durumu kaldıramayıp ikinci kere bayılmıştı. Bir teleşla Ömer onu tekrar odaya götürmüştü.
Ama Doğuş'la ben öylece karşılıklı birbirimize bakıyorduk. Yanıma geldi zar zor yürüyerek ağlamıştı belliydi. Ama belli etmemeye çalışıyordu.
Sandalyeye oturdu. Yanına gittim. Kafamı omzuna yasladım.
"Suçlama sakın kendini" dedi. Derin bir nefes aldım titreye titreye.
"Çünkü benim yüzümden oldu. Ben ittim" dedi.
Öyle bir iç çekti ki. Kaldıramadım. Tüm vücudum sarsıldı. Heryerim ağrımaya başladı. Bunu bilerek yapmadığını biliyordum. Belki yine şakalaşıyorlardı. O da bunun olacağını bilemezdi.
Tam o sırada doktor ameliyathaneden çıktı. Hepimiz ayağa kalkıp yanına gittik. Konuşacak halimiz olmadığı için Özgür sordu. O an nasıl bu kadar güçlü kaldığını sorguladım.
"Nasıl iyi mi Ali doktor bey?" Diye sordu.
Doktor suratımıza baktı. Biz doktora...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...