(Medya: Özgür, Buğlem Ahlâ, Ali, Azra, Doğuş,Ömer)
Çalan telefonuma bön bön bakıyordum açmakla açmamak arasındaydım. Ama söyliyeceği şeyleri merak ederek telefonu açtım.
"Buğlem nerdesin sen?"dedi açar açmaz.
"Tahmin etmesi zor olmasa gerek BABA" dedim.
"Hemen eve geliyorsun. Napıyosun sen elin adamlarıyla ne işler karıştırıyosun ha?" Dedi.
"Ne zamandan beri beni merak ediyorsun acaba sorabilir miyim ? Sen beni merak etmeyi haketmiyosun" dedim.
Derin bir nefes aldı cevap vermeden önce telefondan gelen hışırtıdan anlamıştım.
"Hemen eve gel yoksa kötü olucak" dedi.
Güldüm kendime hakim olamayarak. "Baba" diye fısdadım.
"Eve dönmiyeceğimi bil ve bana zarar veremiyeceğini de bil. Sen bana en büyük zararı annemi öldürerek verdin. Bundan daha fazla zarar veremezsin bana. Sakın problem çıkarma 3 ay sonra 18 oluyorum ve o günü tahmin edemiyeceğin kadar eğlenerek kutlıycam çünkü o gün benim yeniden doğduğum. Senin de öldüğün gün olucak" deyip telefonu suratına kapattım.
İlk kez annemle ilgili birşey söylemiştim. Hissiz hissiz dikiliyordum.
Kapı çaldı. Tüm düşüncelerimden kurtulup koşarak kapıyı açtım. Ve açar açmaz kucaklarına atladım. Hep beraber sarıldık. İçeri davet ettim ve bir fazlalık olduğunu farkettim.
Bizimkileri buraya getiren Ömer pek hayal ettiğim gibi değildi. Baya gençti. Hatta belki Özgür'den bile bir iki yaş küçük olabilirdi. Ve gayet yakışıklı bir çocuktu.
Onu da içeri davet ettim ve tek kelime etmeden içeri girdi. Tekli koltuğa oturup olan bitenleri izledi.
Bizimkilerin arasına geçtim. İlk sorgulayan tabiki Ali olmuştu. "Kızım napıyosun burda neden burdayız biz ?" Dedi bana bakarak.
"Anlatıcam Aliş sabır" dedim. Sonra başladım anlatmaya hava kararmıştı. Ama biz hala sohbet ediyorduk. Özgür'le tanışmak istiyorlardı.
"Ne yani bundan sonra burda mı yaşıyacaksın?"diye sordu Azra.
"Tabikide hayır 18 olmama 3 ay kaldı. 3 ay sonra kendime ait bir eve taşınmayı düşünüyorum ama o zamana kadar Özgür'le birlikteyim" dedim.
Hepsi bana bakıyordu. Bana güveniyorlardı. Keşke bende onların bana güvendiği kadar kendime güvenebilseydim.
Tam o sırada kapı çaldı.
Heyecandan kalbim dört köşeydi. İlk kez karşılaşıp tanışacaklardı. Özgür'ün de onlarında ne tepki vericeğini çok merak ediyordum.
Koşarak kapıya gittim. Kapıyı açtım. Gülümsedim. Eve girdi. Bizimkileri görünce salona geçti. Hepsinin elini sıkıp selam verdi ve bir koltuğa oturdu. Yanına geçtim.
"Demek beraber kalıyosunuz ne vasıfla"dedi Ali beklemediğim bir şekilde çıkışarak.
Özgür'ün gerildiğini hissettim. Eli avcumun içinde yavaşca kaydı ve parmaklarını parmaklarıma kenetledi. Suratına baktım. Sonra bizimkilere döndüm.
"Bu vasıfla" dedi.
Hepsi şok olmuş ellerimize bakıyordu. "Sevgili misiniz ?" Diye sordu Azra hiç beklemediğim bir şekilde ama sorusuna ben bile şok olmuştum.Ve cevabını merak ediyordum. Ona bakmadım gerilmesini istemiyordum. "Sence" dedi.
Ellerimizi hafifce sallayarak.
Sanırım bu 'evet' demek oluyordu.Vücudum kaskatı kesildi. Şimdi bu adam benim sevgilim miydi ? Vay be.
Bir süre daha Özgür'ü soru yağmuruna tuttuktan sonra bizimkiler Özgür'ün bana zarar vermiyeceğini anladıklarında sustular.
Ben Özgür'ü tek bırakıp tuvalete gittim. Ama döndüğümde beni karşılayan manzaraya şok olmuştum.
Oysaki sadece 5-6 dakika kalmıştım. Masanın üstünde bir tavla bir köşesinde Ali bir köşesinde Özgür, Özgür'ün arkasında Doğuş omuzlarını ovuşturarak "hadi enişte" deyip duruyordu.
Azra'da Ömer'le konuşuyordu gülerek. Ağzım açık bir şekilde onları izliyordum. Özgür tavlayı Ali'nin kolunun altına sıkıştırdı.
Ve daha sonra odaya geçti. Bizimkiler de eve geçmek için ayaklandılar. Ömer'e bizimkileri bırakmasını rica ettim.
Herkes dağıldığında odaya Özgür'ün ne yaptığına bakmaya gittim. Üstünü çıkarmış yatakta uzanıyordu. Arkamı döndüm. "Ben banyoya giricektim ama" dedim.
"Yani ? Benden izin mi alıyosun güzelim?" Dedi. Kafamı iki yana salladım. Havluyu alıp banyoya girdim. Küvetin içini doldurdum. Ve kendimi sıcak suyun kollarına bıraktım.
Çıkmadan önce de küveti boşalttım ve havluya sarılıp kapıyı açtım. Galiba uyumuştu. Nefesleri düzenliydi ve gözleri kapalıydı. Havluyu üstümden atıp altıma kilodumu geçirdim. Çıkardıklarımı giymek istemiyordum en azından yıkanana kadar Özgür'ün dolabını açtım. Beyaz bir gömlek bulup üstüme geçirdim. Zaten elbise gibi olmuştu. Daha sonra tam odadan çıkıcaktım ki.
"Gelsene" dedi. Arkamı dönmemle kıpkırmızı kesilmem bir oldu.
O az önce uyumuyo muydu???
Beni çıplak mı görmüştü???"Korkma birşey görmedim"dedi.
"Hı hı" dedim. "Gelsene güzelim"dedi tekrardan kafamı olumsuz anlamda salladım.
Yataktan kalktı sinsi sinsi bana doğru yaklaştı. Elini boynuma koydu. Hafifce dizlerini kırıp bacaklarımdan tuttuğu gibi kucağına aldı.
Ben o ara kahkaha atmakla meşgulken beni yatağa bıraktı ve üstüme çıktı. Karnıma oturdu. Gömleğin üst düğmelerinden 2 tane açtı.
"Senin olsun sana daha çok yakıştı"dedi gömleği yakasından çekerek. Gülümsedim sanırım üstümde oturmasına alışmıştım artık yargılamıyordum bu durumu.
"Sen nasıl bir adamsın"dedim gözlerimin içine baktı.
"Nasıl bir adammışım" dedi ellerini bacaklarıma koydu ve çıplak bacaklarımda gezindirdi.
"Nasıl bizimkilerle o kadar çabuk anlaşabildin?" Diye sordum.
"Onların benle anlaşası varmış ki zaten anlaşmama gibi bir şansları da yoktu" dedi tehtitkâr bir şekilde.
Biraz aşağıya kaydı ve bacaklarımı iki yana ayırdı. Artık orası kalçalarımdaydı. Hissettiğim anda irkilip geri çekilmeye çalışmam bir oldu. Ama sabahtan tecrübeli olduğum için fazla debelenmedim.
Üstüme eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu sonra anlıma şuan fazla masumdu. Ama hala sertti. Sonra bir anda yana çekildi.
İkimizde tavanı izliyorduk. "Masum olmandan bazen nefret ediyorum" dedi.
Ona doğru döndüm. "Masum olmayan birşey yap bana cesur ol hemen şimdi"dedi.
Bende neyin gazına geldim bilmiyorum ama kalkıp üstüne oturdum. Kafamı göğsüne koydum. Sonra kafamı kaldırıp suratına baktım. Gülümsüyordu.
Gözlerinin koyulaştığını fark etmem uzun sürmedi. Ama farkettiğim bir diğer şey başımı döndürmüştü.
Şuan kilodum eşofmanının altındaki ona değmişti. Ve onda olan hareketliliği hissetmemle kafamı geri attıktan sonra ona sarılıp yüzüne bakmamaya çalışmam bir olmuştu.
"Senden nasıl etkilendiğimi hissediyor musun küçük ?"diye sordu. Kafamı kaldırmadım cevap da vermedim. Ellerini kalçalarıma koydu.
Ağzımı açıp birşey söyleyemiyordum donup kalmıştım o da bunun farkındaydı ve bu durumu değerlendiriyordu sanki.
Kalçalarıma üstten elleriyle bastırdı ve ileri doğru ittirdi beni. Kendime hakim olamayıp kafamı geri attım. Ve inledim.
Ellerini çekti ve beni üstünden indirdi. Kafamı yastığa koyduktan sonrasını hatırlamıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...