VAVEYLA《43》

551 25 1
                                    

(Medyada: Alya)

"Hayati tehlikeyi atlattı. Çok fazla kırık var vücudunda ama iyileşecek geçmiş olsun"dedi doktor.

"Görebilir miyiz?" Diye sordum. "Tabi ama odaya gecmesini bekleyin birazdan odasına alırlar orda da kalabalık yapmayın lütfen"dedi.

Derin bir nefes çektik içimize. Hepsi bıraktı ben bırakamadım. "Bana güven demiştim gördün mü sorun yok" dedi Özgür. Tuttuğum nefesi sesli bir şekilde bıraktım. Hızla arkamı dönüp sarıldım.

Destek vermek ister gibi elini başımın arkasına bastırdı ve yüzümü boynuna gömdü.

"Seni seviyorum"dedim. Karşılık beklemiyordum sadece içimden gelmişti.

Birşey söylemedi tahmin ettiğim gibi. Elimden tuttum. Ve Ali'nin çıkmasını bekledim.

Herkes gibi. Daha sonra kapılar açıldı. Sedyeyle beraber heryeri alçıda olan Ali çıktı. Kalkıp yanına koştum.

Uyuyordu. Belki de ilaçların etkisindeydi. Bilmiyordum. Odaya kadar onla beraber gittik.

İçeri girdik. Doğuş ve ben Azra odada dinleniyordu. Belki Ali'nin çıktığından bile haberi yoktu.

Doğuş bir yanına oturdu ben bir yanına. "Ali aç gözünü kardeşim kız bana küfür et ama konuş yoksa ben ölücem oğlum hadi kalk lan kurban olayım kalk ne olur" diye yalvarıyordu Doğuş.

Suratına baktım. Birsey söyleyemedim herkes sustu.

"Alişim, babam, abim, herşeyim beni çok üzdün. Sana çok kızgınım. Ağlatıyosun beni. Sen kızarsın benim ağlamama kıyamazsın bana kalksana hadi yine kız ağlamama bak engel olamıyorum yine ağlıyorum"dedim.

Bir süre sessizlik oldu. Daha sonra hışırtılı bir ses duydum." Yamuk ağlama seni döverim" suratına bakma cesaretini gösterebildiğimde. Bana baktığını gördüm.

Bu içimi o kadar rahatlatmıştı ki. Sanki az önce yaşananların hiçbiri yaşanmamıştı.

"Ali sen - sen " dedim. Ama cümleyi tamamlayamadım. Ağlamamdan nefret ettiğini biliyordum. Ama elimde değildi.

"Ahlâ sıçtırtma ağzına kes sesini"diye kızınca göz yaşlarımı sildim. Gülümsedim.

"Ali sen benim herşeyimsin hayatımda gördüğüm en güçlü insansın beni bırakmıyacağını biliyordum"dedim.

"Lan ben sizi bıraksam siz beni bırakmıyosunuz ki aq bi salın azıcık uyuyalım lan"dedi gülerek.

Üzülmemizi istemediği için yapıyordu bunu biliyorum. Canı yanıyor muydu acaba?

"Azra nerede?" Diye sorguladı.

"Seni öyle görmeye dayanamadı. Bayıldı" dedi Ömer.

Ali göz devirdi. "Gidin uyandıysa haber verin. Aptal inek"dedi.

"Lan totoş ağladın mı yoksa sen?" Diye Doğuş'u kendine getirmeye çalıştı Ali'm.

"Ne ağlıycam lan senin için" dedi. Titreyen sesiyle.

"Dokunsam ağlıycan neyin gururu lan bu"dedi Ali dalga geçmeye devam ederek.

"Olum özür dilerim lan be-ben bilemezdim böyle olucağını senin başına birşey gelse arkandan gelirdim Ali yemin ederim özür dilerim"deyip ağlamaya başladı.

"Salak salak konuşma istersen totoşcuğum kendine gel bizim her zaman ki şakalaşmalarımızdan biriydi. Sadece benim aptallığım. Dönme dolabın tepesinde kemer sıkıyo diye kemeri açmak nedir aq bu nasil bir mantık?" Diye kendini sorguladı.

Doğuş güldü. Ben güldüm. Ömer güldü. Özgür güldü gerçi onun ki tam bir gülüş sayılmazdı ama olsun.

O sırada Azra daldı odaya. "Ali?" Diye sorguladı.

Ali bir süre de iyi olduğuna ikna etmeye çalıştı. Daha sonra bir kaç gün daha gözetim altında kalması gerektiģini öğrendik.

Ailesine haber verdi. Onalr gelince biz çıktık. Çünkü çok fazla kişi vardı iyi olduğuna ikna etmesi gereken.

"Ahlâ güzelim babam aradı. Gitmek zorundayım. Eğer istersen sen kal burda ben seni istediğin zaman alırım" dedi.

"Yok bende seninle geleyim üstümü başımı değiştirmem gerekiyor zaten şuan çok kalabalık görmem biraz zor ama daha sonra tekrar geliriz değil mi?" Diye sordum.

"Geliriz güzelim sen ne zaman istersen" dedi.

Güldüm. Elinden tuttum. Arabaya kadar öylece yürüdük. Hiç konuşmadık. Eve vardığımızda herzaman ki gibi pek beklemediğimiz biriyle karşılaştık.

Alya???

?VAVEYLA?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin