(Medyada: Buğlem Ahlâ, Özgür, Alya)
Sabah erkenden uyandım babamla beraber şirkete gitmem gerekiyordu. Yakında 18 olucağım için bazı işlerde onunla beraber olmamı istiyordu.
Tabiki herzaman ki gibi bana soran olmadı. Ben böyle birşey istemiyordum. O şirkete bulaşmak istemiyordum. Ama sanırım yine mecbur bırakılıyordum.
Herneyse dolabın karşısına geçip mavi dar bir etek üstümede beyaz uzun kollu bir tişört geçirdim. Topuklu ayakkabılarımı da giyip alt kata indim.
Babamda hazırlanmıştı. Siyah pantolon üstüne siyah gömlek giymişti. Ali'yle dünden beri konuşmamıştık. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Gidip konuşmalı mıydım yoksa ona zaman mı tanımalıydım bilmiyordum.
Ben Ali'yi düşünürken şirketin önüne gelmiştik bile. Arabadan indim ve girişe doğru yürüdüm. Kapıda Ahmet amca bir adamla konuşuyordu. Önce onun yanına gittik. "Nasılsın Levent hayırdır kızınla beraber gelmişsin bugün"diye sordu.
Değişik bir adamdı soğuktu ama aynı zamanda sıcaktı. "Evet Ahmet bugün Buğlem benle gelmek istedi seneye 18 oluyo iş güç ne demek öğrensin dimi?" Dedi.
Ahmet amca gülümseyerek bana döndü. "Nasılsın güzel kızım?"diye sordu.
"İyiyim siz nasılsınız?"dedim bende daha sonra biraz havadan sudan sohbet ettik ve içeriye geçtik.
"Bizim oğlan da buralardaydı çağıriyim de gelsin bir görüşün" dedi Ahmet amca ve ben anında kaçıcak bir delik aramaya koyuldum.
Babama döndüm "ben senin odana geçsem sende kimle selamlaşıcaksan halledip gelirsin" diye fısıldadım.
"Hayır sende bir selam ver ayıp olur"dedi ve beni umursamadan kafasını çevirdi.
Ama o an bana yaklaşan şey hiç hoşuma gitmemişti. Daha 2 gün önce ilk öpücüğümü benden alan adam şimdi yalandan da olsa arkadaşımın sevgilisi olan yellozla kol kola bana doğru yürüyordu.
Alya beni görür görmez gülümsemeye başladı bile Özgür'den uzak durucağımı düşünüyordu hala belli ki.
Arkadaşlarımla konuştuğumu da bilmiyordu. "Merhaba"dedi Özgür babama babam başıyla selamladı.
Sonra sarı çiyan herkese selam verdi. Ben hariç tabii ki Özgür bana doğru yöneldiğinde aklıma en son yaşananlar gelince bir adım geriledim. "Naber küçük ?" Dedi.
Bakışlarımı ondan kaçırdım ve ayaklarıma sabitledim. "İyi" dedim en kısa cevabı vererek. Sonra kafamı kaldırdığımda Alya'nın 32 diş güldüğünü farkedince kan beynime sıçradı.
Neden bilmiyorum ? Kıskandım mı bilmiyorum ? Ama o an ki delilikle Özgür'ün koluna girdim. Topuklu ayakkabılarımı işaret ederek "bunlarla yürümek biraz zor eşlik eder misin ?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomanceKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...