(Medyada: Yağız)
Şirkete geldiğimizde Özgür arabadan inip kapımı açtı. Daha sonra arabanın anahtarını valeye verip elimu tuttu ve şirkete girdik. Kendi odasına çıktık.
Bende önce lavaboya uğradım. Daha sonra ise yanına geçtim. Ki kapıyı açar açmaz artık gördüğümde şaşırmadığım bir manzarayla karşılaştım.
Özgür sandalyesinde oturuyordu. Alya'da bir bacağını masaya koymuş Özgür'le birşeyler konuşmaya çalışıyordu.
İçeri girdiğim an Alya bana döndü ve pis pis sırıttı. "Seeelaaamm" dedi en sevmediğim şekilde kelimleri uzatarak.
O an ağzının ortasına yumruğu geçirmek istedim. Masaya doğru ilerledim. Elimle bacağını ittirerek aşağı inmesini sağladım.
"Ee Özgür nasılsın?"diye sordu. Özgür cevap vericekti ki ondan önce davranıp "iyi" diye cevap verdim onun yerine Özgür'ün bu hallerime güldüğünü biliyordum.
Ama elimde olmadan yapıyordum. Kız bana bakıp gülümsedi. "Son zamanlarda pek ofise gelmiyosun nerelerdesin ?" Diye sordu tekrardan.
Tam Özgür cevap vericekti ki yine lafını kesip "benimle beraber canım ya benimle uğraşmaktan buralara hiç gelemiyor"dedim.
Yavaş yavaş benim de onun da sabrı taşıyordu farkediyordum. Özgür'ün yanına geçtim ve ne düşünüceğini umursamadan sırf o kızı atlata bilme ve deli edebilme umuduyla gelen cesaretime sığınarak Özgür'ün kucağına oturdum.
Gülüyordu. Ama birşey söylemiyordu. Elini belime koyup sıvazlamaya başladı.
"Ee sende duyduğuma göre Ali'yle ayrılmışsın Alya'cım hayırdır inşallah hiç de TERKEDİLECEK bir kıza benzemiyosun ama pardon ya senin ikinci terkedilişindi dimi bu alışmışsındır sen" dememle Alya'nın odayı terketmesi bir oldu.
"Ağır mı oldu sanki biraz güzelim" dedi Özgür.
Yüzümü yüzüne dönüp "hiçte bile gayet hakediyordu" dedim. Elini belimden popoma indirdiğini hissettiğimde benim bu boşluğundan yararlanmasına izin vermeyerek kalktım kucağından.
Bunun yapmamdan rahatsız olduğunun farkındaydım ama sonuçta buraya çalışmaya gelmişti.
Koltuğa geçip kıyafet ayakkabı falan bakmaya başladım. O da o sırada bilgisayarıyla birşeyler yapıyordu. Daha sonra telefon sesi odanın içinde yankılandı.
Özgür masasının üstündeki telefonu açtı bir süre birşey söylemeden dinledi. Daha sonra sadece "tamam getir" deyip telefonu kapadı.
Bir süre sonra kapı tıklatıldı ve içeriye bir kız girdi. Elinde dosyalarla dosyaları Özgür'e götürüp imzalattı. Sanırım sekreteri gibi bişeydi.
Güzel kızdı. Herneyse bir süre daha onun çalışmasını izledikten sonra sıkılıp ona da haber vererek odadan çıkıp şirketin kantinine indim.
Bir çikolatalı milkshake alıp Özgür'ün odasına doğru yürüyordum ki. Şu tanışma partisinde bana gül veren çocukla karşılaştım.
İlk başta adını hatırlayamasam da pek uzun sürmedi bu durum. O da beni farkedince bana doğru yürüdü.
"Merhaba" dedi sevecen bir şekilde.
"Merhaba" diye karşılık verdim düz bir şekilde.
"Nasılsın görüşmeyeli?"diye sordu.
"İyiyim sen?" Dedim.
Sıradan bir konuşma geçti aramızda daha sonra gitmem gerektiğini söyleyerek yanından ayrılacaktım ki kolumdan tutup serce kendine doğru çekince vücutlarımız birbirine değdi.
Hemen bir kaç adım gerilerdim. "Pardon bu kadar sert çekmek istememiştim"dedim iyi niyetimden ödün vermeyerek "önemli değil" dedim.
"Bir akşam birşeyler mi yapsak ?" Diye sordu. Kibarca reddettim.
"Neden ki bir yemeğe çıksak fena mı olur?" Diye sorunca "Özgür'ün bu durumdan pek hoşlanacağını sanmıyorum" dedim.
"Ha yani siz baya baya berabersiniz ama bak güzelim bu söylediklerimi iyi dinle o adam seni çok üzer canını çok yakar şansın varken gel bana" dedi.
Gözlerimi kısarak baktım suratına. Tam gidicekken tekrar kolumdan yakaladı. Kolumu sertce çekip elinden kurtardım.
"Sakın bir daha bana dokunma!" Diye uyararak koşarak medivemlerden çıktım.
Son söylediğime o da sinir olmuştu ki arkamdan birşeyler fısıldadı ama ben anlamadım.
Odaya çıktığımda Özgür hala bilgisayarından birşeylerle uğraşıyordu.
Milkshake'imi masaya bırakıp yanına gittim eğilerek bilgisayarın ekranını görmeye çalıştığımda kafasını bana çevirdi.
Bende aynı anda ona dönünce burunlarımız birbirine çarptı. Saçlarımı kavrayıp yüzümü yüzüne yaklaştırdı.
"İşim bitti sayılır sinemaya gitmek ister misin ?" Diye sordu.
"Olur bana herşey uyar hem beraber vakit geçirmiş oluruz" dedim.
Gözlerini kapayıp açtı. Olumlu anlamda. İşleriyle bir süre daha oyalandıktan sonra saat akşam 9 gibi şirketten çıkmak için hazırdık.
El ele aşağıya indiğimizde Yağız'la tekrar karşılaştık.
"Nasılsın Özgür?" Diye sordu Yağız ama Özgür daha çok bana adapteydi şuan. Elini havaya kaldırarak "sonra" dedi.
Özgür'ün o hareketi üstüne Yağız'ın gözlerinden çıkan zehri görmek zor degildi. Bu gün bende Özgür de onu sinirlendirmiştik.
Herneyse şuan onu düşünebilefek durumda değildim umrumda da değildi. "Saat geç oluyor bu saatte açık sinema salonunu nerede bulucaz ki?"
Diye sordum. Özgür gözlerini devirdi. Ve arabayı kullanmaya başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
RomantiekKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...